16-06-2021
'Öfkeyle kalktım, ama çok şükür zararla oturmadım'
Gümülcine'nin Yuvacılı köyünden kiraz üreticisi Recep Yakup, dört yıl önce aniden aldığı bir kararın hayatını nasıl değiştirdiğini GÜNDEM'e anlattı.
Gümülcine'nin Yuvacılı köyünden kiraz üreticisi Recep Yakup, dört yıl önce aniden aldığı bir kararın hayatını nasıl değiştirdiğini GÜNDEM'e anlattı.
Recep Yakup, "Bir gün aniden aldığım bir karar hayatımı önemli ölçüde değiştirdi. Bir gün bahçedeki bütün kiraz ağaçlarını kestim. Öfkeyle kalkan zararla oturur derler. Benim için öyle olmadı. Ama neden olmadı? Gençleri, uzmanları, ziraat mühendislerini, YAKA kiraz tesisindeki arkadaşların yönlendirmesiyle hareket etmeyi kabul ettiğim için olmadı. Bana gerçekten yol gösterdiler. Yeniliğin ne demek olduğunu yaşayarak anladım. Allah onlardan razı olsun." diye konuştu.
Hayatını çiftçilikle kazanan Recep Yakup, "Ben heyecanlı bir insandım. Gençliğimde de ani kararlar alırdım. Bir gün yaşadığım bir olay bana yine böyle ani bir karar aldırdı. Bir anda bütün kiraz ağaçlarını kestim. Elektrikli testereyi elime aldığım gibi işe başladım. Kısa bir süre sonra bütün ağaçları yere serdim. O kararı aldığıma bugün şükrediyorum. İyi ki ağaçları kesmişim. İyi ki sonrasında YAKA şirketinin yönlendirmesiyle kiraz bahçesini sıfırdan yapmışım. Bugün aile olarak bize yol gösteren bu arkadaşlara teşekkür ediyoruz. Sağ olsunlar var olsunlar." diye konuştu.
Rodop ili Yassıköy Belediyesi'ne bağlı Yuvacılı köyünde dünyaya gelen Recep Yakup, tüm Yaka bölgesinde yaşayan insanlar gibi çok küçük yaşta kirazla tanıştığını anlatarak, "Kiraz bizim Yaka bölgesinde hayatın bir parçası. Eskiler 'kiraz parası çerez parası' derlerdi. Tabi bazı aileler için bir ek gelir, bazı aileler için ise son yıllarda temel geçim kaynağı oldu. Biz kiraz üretimini babamızdan, büyüklerimizden veya konu komşudan gördüğümüz şekilde yapardık. Yakına kadar bilimsel bir şekilde kiraz yetiştiren kimse yoktu. Veya yok denecek kadar azdı. Birkaç yıl önce Yaka'ya bir fabrika kurulacağını duyduk. Rahmetli milletvekilimiz Dr. Sadık Ahmet'in oğlu iş adamı Levent beyin fabrika için çalışmalara başladığını duyduk. İnanın ki o günlerde adeta yeniden doğdum. Yıllarca hayalini kurduğumuz, acaba bir gün bir fabrika açılır mı, ürettiğimiz bu kirazı bir tesiste toplar mıyız diye düşünürdük. Bu haberi aldığımda köyün altında çınarların orada davul zurna tutup çaldırasım geldi. O kadar sevindim." diye konuştu.
"O HIŞIMLA BÜTÜN KİRAZ AÄžAÇLARINI KESTİM, İYİ Kİ KESMİŞİM"
Tesisin açılmasıyla birlikte bölgede üretilen kirazın YAKA tesisi tarafından satın alınmaya başlandığını belirten Recep Yakup, "Biz ürettiğimizin kirazın en iyisi olduğuna inanırız. Ülkenin farklı bölgelerinde veya dünyada başka yerlerde üretilen kirazları gerektiği gibi bilemeyiz. Ama kendi malımızın çok iyi olduğuna inanırız. Yine kiraz teslim ettiğimiz bir gün tesisteki görevli arkadaşlar kirazın kalitesinin iyi olmadığını söylediler. Öyle deyince ben kızdım. Biraz da üzüldüm. 'Nesi var bu kirazın, baksana ne güzel kiraz' diye karşılık verdim. 'Cinsi iyi değil abi' dediler. Ne varmış cinsinde diye kirazımı savundum. Bir anda kızdım. Güzelim kiraz işte neresi kötü, neresi kalitesiz diyerek o anda kafaya taktım. Hanımı alıp eve götürdüm. Elektrikli testereyi aldığım gibi kendimi bahçede buldum. O hışımla bütün kiraz ağaçlarını kestim. Madem ki bu kiraz iyi değilmiş ben de hepsini keserim dedim. Hatta keserken de cep telefonuyla videoya çektim. Sonra da bu videoyu sosyal medyaya koydum. Ama öfkeyle yaptığım o olayı iyi ki yapmışım diyorum. Sonuçta pişman değilim. Ama Levent Sadık Ahmet ve YAKA tesisi sayesinde pişman değilim. 'Madem ki bütün ağaçları kestin gel bizi dinle, bizim yönlendirdiğimiz gibi sıfırdan başlayalım dediler.' Ben de onları dinledim. Bugün şükrediyorum. Gerçekten haklı çıktılar. Anladım ki işi uzmanına bırakmak lazım. Bir işi bilimsel olarak yapan insanlara inanmak ve güvenmek lazım. Şu anda YAKA tesisi ve Levent kardeşimizin önerdiği şekliyle bahçeyi sıfırdan yeniden yaptık. 250 adet ağaç ektik. Farklı bir cins ağaç diktik. Gizela cinsi. Şu anda yeni ağaçlar üçüncü yılında. Ve ürün almaya başladık. Ürünümüzün tamamını YAKA kiraz tesisi alıyor. Bu yıl tüm ürünümüzü en az 1,5 euronun altında olmamak kaydıyla YAKA ile özel anlaşma yaparak satıyoruz. Kaliteden de, fiyattan da çok memnunuz." ifadelerini kullandı.
"BU GENÇLER BİZİM ÇOCUKLARIMIZ, BİZİM İNSANIMIZ. ONLARA İNANMAK DURUMUNDAYIZ."
YAKA şirketiyle olan işbirliğinden çok memnun olduğunu söyleyen Recep Yakup şöyle devam etti: "Ben ürettiğim kirazın iyi olmadığı veya gereken kaliteye sahip olmadığı sözüne hiddetlenip ağaçları kestim. Yani öfkeyle hareket ettim. Sonra Levent bey ve çalışma arkadaşları geldiler. Sağ olsunlar yol gösterdiler. Yardımcı oldular. Ben de onların söylediklerine harfiyen uydum. Türkçede güzel bir söz var. 'Öfkeyle kalkan, zararla oturur' derler. Ben öfkeyle hareket ettim. Ama çok şükür zararla oturmadım. Talih bana yardım etti ve bu gençlerle çalıştık. Doğru yolu ve yöntemi bulduk. Çok şükür şu anda eskisine oranla çok daha iyi kazanıyorum. İyi ki bu kardeşlerimizi dinlemişim. Ağaçları kestiğimde eşim çok üzülmüştü ve aynı zamanda da çok kızmıştı. Şimdi o da benden helallik istiyor. Sana çok kızdım ama bugün çok memnunum diyor. Biz toplum olarak zor bir toplumuz. Uzman da olsa karşımızdakine kolay kolay inanmıyoruz. İnanamıyoruz. Bize bir şeyler anlatıyorlar ama biz inanamıyoruz. Belki de geçmişte yaşadıklarımız veya bilimsel tarım nedir bilmediğimizden olabilir. Duyduğumuza ve okuduğumuza değil, gördüğümüze inanıyoruz. Bu kirazları bahçeye ekerken bile içimde bir şüphe vardı. Ama bütün bu şüphelerimde veya korkularımda haksız olduğumu gördüm. Bu gençler bizim gençlerimiz. Bunlar bizim çocuklarımız. Bizim kötülüğümüzü neden istesinler. Onlara inanmak ve güvenmek zorundayız. Ben bunu acı bir tecrübeyle anladım. Üç yıldır çiftçiliği planlı ve programlı bir şekilde yapıyoruz. İlaçlamayı ne zaman yapmamız gerektiğini, sulamayı nasıl ve ne zaman yapmamızın daha doğru olacağını, kirazı nasıl ve ne zaman toplayacağımızı ve diğer bütün ayrıntıları bize bildiriyorlar. Üstelik de bütün bilgiler cep telefonumuza geliyor. Bizi bu şekilde yönlendiriyor ve bilgilendiriyorlar. Biz de ona göre hareket ediyoruz. Bizim için de rahat oluyor. Çok memnunuz."
Sendelli köyünden Hüseyin Halil ise tesisle yaptığı anlaşmadan sonra rahatladığını ve çok sistemli bir çalışmaya yöneldiğini söyledi. her gün topladığı kirazı YAKA'ya getirip teslim ettiğini anlatan Halil, "Çok memnunuz. Buradaki arkadaşların tavsiyelerine uyduk. Yeni bir ürünle çalışıyoruz. Mahsulün tamamını buraya teslim ediyoruz. Fiyat ne olursa olsun en az 1,50 eurodan satış yapmak için anlaşmaya vardık. Kirazın kilosu daha fazla olduğunda daha yüksek fiyata satıyoruz. Ama en az 1,50 euro. Bu işi hanımla birlikte senelerce yapıyoruz. Bu çocukları dinledik huzurumuzu bulduk. Hem ben, hem hanım çok memnun. İnşallah böyle devam eder." diye konuştu.