01-08-2022
EFA Siyasi Danışmanı Butcher: "Batı Trakya Türk Azınlığı ile dayanışma içindeyiz"
Avrupa Hür İttifakı (EFA) Siyasi Danışmanı Paul Butcher, Batı Trakya Türk Azınlığı'nın verdiği mücadelede dayanışma içinde olduklarını söyledi.
DEB Partisi kurucusu Dr. Sadık Ahmet için düzenlenen anma törenine katılan EFA Siyasi Danışmanı Butcher, "Yunanistan’daki Türk azınlığın tanınma mücadelesi bazı açılardan oldukça aşina olduğumuz bir durum. Avrupa’da benzer sorunlarla mücadele eden pek çok topluluk var ve burada dayanışma içinde olduğumuzu belirtmekten mutluluk ve gurur duyuyoruz." dedi.
EFA Siyasi Danışmanı Paul Buthcer'in yaptığı konuşma şöyle:
"Burada olmak bir onurdur. Bu nazik davetiniz için tüm EFA Sekreterliği ve Bürosu adına, teşekkürlerimi iletiyorum ve bugün size katılabilecek tek kişi olduğum için özürlerimi iletmeme de izin verin lütfen. Ne yazık ki anma töreni, Başkanımız Lorena Lopez de Lacalle’nin önceden sözünü verdiği ve katılması gereken Galiçya Ulusal Günü ile örtüşüyor.
Fakat bu gün burada hepinizle tanışma ve EFA’yı temsil etme fırsatına sahip olduğum için çok mutluyum. EFA’ya 2022 yılının başında Siyasi Danışman pozisyonunda katıldığım için çoğunuzla ilk kez tanışıyorum. Sadece altı ay oldu, ancak çok hareketli bir altı aydı bu. Bu zaman dilimi, sadece sizin değil, Avrupa çapında pek çok self determinasyon (kendi kaderini tayin etme) mücadelesini yakından görmemi sağladı. Ve şunu söylemeliyim ki, Yunanistan’daki Türk azınlığın tanınma mücadelesi bazı açılardan oldukça aşina olduğumuz bir durum. Avrupa’da benzer sorunlarla mücadele eden pek çok topluluk var ve burada dayanışma içinde olduğumuzu belirtmekten mutluluk ve gurur duyuyoruz.
Ayrımcılık, tanınmama, önyargı, devlet müdahalesi veya düşmanlık... bunların hepsi üye partilerimizin çoğu için yüzleşilen gerçeklerdir.
Ben, bir İskoçyalı olarak Dr. Sadık Ahmet’in hikayesinden çok etkilendim. Aslında benim ve İskoç bağımsızlığının diğer destekçileri için oldukça tanıdık bir hikaye bu. Şöyle ki: bazı yönleriyle İskoçya, EFA’da yer alan başarı öykülerinden biridir. İngiliz devleti, sonucu başarısız olsa bile, 2014’te bağımsızlık referandumu yapmamıza izin vermiştir. Ancak, bazı çok şüpheli durumlar da dahil olmak üzere, İngiliz devleti tarafından uzun bir dönem engel koyma, muhalefet ve müdahale durumlarıyla karşı karşıya kaldık. 1970’lerde, avukat ve önde gelen İskoç bağımsızlık destekçisi Willie McRae, İskoçya Dağlık Bölgesi’nde arabasında ölü bulunmuştur. Bizlere intihar ettiği söylendi: kendisini başının arkasından vurmuş. İki defa. Ve kendini vurduktan sonra da silahı arabadan birkaç yüz metre ötedeki bir dereye atmış. İmkansız bir hikaye, özellikle de İngiliz siyasetçilerle ilgili uygunsuz materyallere sahip olabileceği düşünülürse. Ancak bugüne kadar ölümü intihar olarak kayıtlara geçmiştir. Neredeyse tüm üye partilerimizin buna benzer hikayeleri var. Sadece birkaç ay önce Katalonya’da, Genel Sekreterimiz ve Parlamento Üyesi Jordi Sole'de dahil olmak üzere neredeyse bağımsızlığı destekleyen tüm siyasetçilerimizin Pegasus casus yazılımı tarafından hedef alındığını ve telefonlarının izlendiğini öğrendik.
Tüm bunlara rağmen EFA, devletin bazen bize karşı savaş açmasının aksine, devlete karşı savaşmaya yeltenen bir parti değildir. Kendimizi, özerklik haklarımızı elde etmenin tek yolunun barışçıl, adil, işbirliğine dayalı ve demokratik yollardan geçtiğine inanıyoruz. Geçmişi arkamızda bırakıp şu anki gerçeklere odaklanmaktan yanayız. Birçok durumda gerçeklerin gösterilmesi hala zor olsa da.
DEB Partisi ile yaptığımız çalışmalar her zaman verimli ve cesaret verici olmuştur: Avrupa düzeyinde sizin adınıza ne zaman bir adım atsak, medyanın büyük ilgisini çekiyor. Birkaç ay önce Avrupa Eşitlikten sorumlu Vekiline okullarınızdaki durumla ilgili endişelerimizi dile getiren bir mektup gönderdik. Bu Avrupa çapında medyanın ilgisini çekti.
Keşke AB’den gelen tepkinin de aynı derecede güçlü olduğunu söyleyebilseydim. Ne yazık ki, pek çok durumda olduğu gibi, AB bu durumun üye devlet Yunanistan için bir iç mesele olduğunu düşünüyor. Ancak azınlık haklarını üye devletlerin sorumluluğuna bıraktığımızda ne olduğunu biliyoruz. 2017’de Katalonya’da oy kullanmaya çalışırken polis seçmeni döverken de aynı şeyi söylediler; Aynı şeyi, Coronavirüs karantinaları sırasında devletler sınırlarını kapattığında ve sınır topluluklarını ikiye böldüğünde de söylediler.
Bu nedenle EFA, yeni ve farklı bir Avrupa için savaşmaktadır - bu Avrupa'nın sadece devlet çıkarlarının bir birleşimi değil, halkların gerçek bir Avrupa’sı olması için. Her topluluğun kendini istediği gibi tanımlama ve sadece üye devlet tarafından değil, Avrupa düzeyinde de tanınma ve destek alma hakkına sahip olduğu bir yer. Bu nedenle 2024’te yapılacak Avrupa seçimleri çok önemli olacak. Bu seçim, özerklik hakkımızı en güçlü koridorlarda duyurma fırsatımız olacak. Ve şu anda -Katalonya, Korsika, Bask Ülkesi, Flandre ve İtalya’dan- tüm milletvekillerimizin sadece kendi anavatanlarını değil, tüm EFA topluluklarını ve bölgelerini temsil etmek için yerlerini aldıkları konusunda sizi temin ederim. Brüksel’deki mücadeleniz bu kişiler aracılığıyla ve benim de üyesi olduğum EFA Sekreterliği aracılığıyla görülmüştür.
Ve eğer Avrupa Konseyi kabul ederse - yine, eğer devlet çıkarları aşılabilirse - bir sonraki seçimlerin Avrupa çapında uluslar ötesi bir aday listesini de içerme olasılığı var. Bu gerçekleşirse, EFA’nın ilk kez Avrupa’daki tüm EFA partilerini temsil etmek adına kendi başına aday koyabileceği anlamına gelecektir. Bu adaylar, mecliste doğrudan sandalye kazanamayacak durumda olan daha küçük EFA partilerinin çıkarlarını ve endişelerini ön plana çıkarmak için daha büyük fırsatlara sahip olacaklar.
Bu süreç yakında 2024 Avrupa seçimleri için EFA manifestosunun hazırlanmaya başlanmasıyla başlayacaktır. Gelecek yıl bu manifestoyu birlikte yazmak için Strasbourg’da buluşacağız. DEB Partisi temsilcilerini orada ağırlamayı dört gözle bekliyorum. Çok fazla ortak noktamız var. Ve bir kez daha bugün burada olmaktan ve paylaştığımız tüm bu şeyleri hatırlamaktan onur duyduğumu belirtmek istiyorum. Teşekkürler."