Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu, Dışişleri Bakanlığı’nın müftülüklerle ilgili düzenlemenin Batı Trakya Türk Toplumu temsilcileriyle istişare sonrasında hazırlandığına dair açıklamasında tepki gösterdi. ABTTF, bunun doğru olmadığını ifade etti. ABTTF Başkanı Halit Habipoğlu “Ülkemiz bilinçli olarak gerçekleri çarpıtmaya devam ediyor” açıklaması yaptı.

Konuyla ilgili olarak ABTTF’den yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Ülkemiz Yunanistan Dışişleri Bakanlığı, 4 Ağustos 2022’de Müftülüklerin modernleştirilmesi hakkında yeni yasaya ilişkin yaptığı açıklamada yeni yasanın Azınlık temsilcileriyle ile kapsamlı istişareler sonrasında hazırlandığını ileri sürdü.

Dışişleri Bakanlığı, yeni yasanın Batı Trakya’daki müftüler ve müftülükler için modern ve geniş kapsamlı kurumsal bir çerçeve getirdiğini ve yasanın Yunanistan Anayasası, Yunanistan’ın Lozan ile tanımlanan yükümlülükleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadının yanı sıra İslam’ın ilkeleri ve uygulamaları ile uyumlu olduğunu iddia etti.

Bakanlık yeni yasa ile tanımlanan Müftülerin seçilmesi hususunun her aşamasında şeffaf olduğunu belirterek yeni yasa ile oluşturulacak Batı Trakya’dan Müslüman vatandaşlardan oluşacak Kurul’un devlet müdahalesi olmaksızın müftülükler için en uygun kişileri aday göstereceğini kaydetti.”

Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) Başkanı Halit Habipoğlu yaptığı açıklamada şunları dile getirdi: “Dışişleri Bakanlığı’nın yaptığı açıklama alışageldiğimiz bir tutumun tekrarıdır. O da gerçekleri hiçe sayarak çarpıtılmış bir gerçeklik yaratmak! Müftülüklerin modernleştirilmesi hakkındaki yasanın Batı Trakya Türk toplumu temsilcileriyle kapsamlı istişare sonrasında hazırlandığı doğru değildir. Zira bunun ispatı için SİRİZA İskeçe Milletvekilimiz Hüseyin Zeybek’in Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı açıklamaya bakmak yeterli olacaktır. Zeybek’in dediği gibi Hükümet, karşılıklı fikir alışverişi sonucunda alınması gereken ve Batı Trakya Türkleri için son derece önemli olan Müftülükler konusunda toplumumuzun görüşlerini önemsemeden otoriter bir tavır ile yasayı hazırladı. Müftü adaylarını belirleyecek olan Kurul’un yapısı konusunda da Zeybek’in meclisteki konuşmasının altını çizmek isterim. Kurul, toplumumuzu temsil etmeyecektir zira Kurul, hali hazırda devletin atama yolu ile görevlendirdiği kişilerden oluşacaktır. Bu noktada merhum İskeçe Seçilmiş Müftümüz Ahmet Mete’nin cenazesine katılan Batı Trakya Türklerine bakıldığında toplumumuzun devletin atadığı müftüleri ve din görevlilerini kabul etmediği aşikardır. İkinci olarak yeni yasanın Lozan’a, AİHS’ye ve AİHM içtihadına uygun olduğu iddiası da gerçek dışıdır. Bu yasa ile 1913 Atina Antlaşması’nın geçerli olmadığı iddia edilerek Lozan’daki dini özerklik de yok sayılmaktadır. Ayrıca yasanın AİHS’ye aykırı olduğu oldukça açık, zira din özgürlüğü açıkça ihlal edilmeye devam etmektedir. AİHM içtihadı konusunda ise Yunanistan’ın AİHS ve AİHM kararları ve içtihadına ne denli saygılı olduğu ortadadır. Yunanistan, AİHM kararlarını uygulamayan ülkeler arasında ilk 10’da yer alıyor. İsminde geçen Türk kelimesi nedeniyle kapatılan ve kayıt edilmeyen derneklerimiz ile ilgili Bekir Usta dava grubunda da 2008 tarihli AİHM kararlarını ısrarla uygulamıyor. Uzun lafın kısası ülkemiz bilinçli olarak yeni ve yanlış bir gerçeklik yaratmaya çalışsa da gerçek apaçık ortada!”