15-11-2022
İlhan Ahmet'in Ankara ziyareti ve 'algı yaratma' gayretleri
Hatırlayacaksınız, geçen haziran ayında Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu, yani azınlığımızın en üst karar organı, PASOK - KİNAL Milletvekili İlhan Ahmet hakkında ihraç kararı almıştı.
Hatırlayacaksınız, geçen haziran ayında Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu, yani azınlığımızın en üst karar organı, PASOK - KİNAL Milletvekili İlhan Ahmet hakkında ihraç kararı almıştı.
İlhan Ahmet'in, "azınlıkla tüm duygusal bağlarını yitirdiğine, kimliğimiz, mevcudiyetimiz ve istikbalimizin onun için bir kıymet ifade etmediğine" kanaat getiren Danışma Kurulu, söz konusu kişinin amaçlarıyla Danışma Kurulunun hedefleri arasında bir uyumsuzluk olduğuna karar vermiş ve İlhan Ahmet'le yollarını ayırdığını kamuoyuna duyurmuştu.
En son, Gümülcine'den yayın yapan Hronos radyosuna "Azınlığın iç işleri konsolosların görevi değildir" , "Bölgede din unsuru siyasi amaçlarla kullanılıyor" gibi açıklamaları, tayinli vakıf yönetimiyle görüşmesini paylaşmasıyla başlayan ve Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu'ndan ihracıyla devam eden süreci, İlhan Ahmet'in azınlık basınına yönelik ithamları izlemişti. Üstelik bu ilk de değildi.
"Demokratik toplum", "demokratikleşme" söylemlerinin ardına sığınarak kendini "demokrasi havarisi" ilan eden İlhan Ahmet, Danışma Kurulunun ihraç kararının ardından sürekli bir algı operasyonu peşinde.
Türkiye'deki televizyon kanallarına çıkma, azınlık etkinliklerinde "ben de varım" görüntüsünü yaratma çabaları dikkatlerden kaçmıyor.
Sizin anlayacağınız, küçük siyasi oyunlar...
Bu algı operasyonuna son olarak da Ankara ziyareti eklendi. "Görün bakın ben Ankara'da mecliste temaslarda bulundum." "Demokrasi havariliğinden" sonra da "barış havariliği"...
Ankara'da resmi ziyaret ve temasların ne şekilde olduğu konusunda birazcık bilgisi olanlar, Ankara'ya yapılanın bir "çat kapı" ziyareti olduğunu hemen anlıyor.
Meclisin içinden ve dışından paylaşılan tek kişilik pozlar, TBMM'ye resmi ziyarette bulunanlara uygulanan protokol kuralları ve resmi ağırlama geleneği ile uyuşmuyor.
Bu arada, Türkiye'nin Gümülcine Başkonsolosluğunu ziyaret eden veya Başkonsolosla fotoğraf çıkan azınlık üyesi yerel yöneticileri ve temsilcileri eleştiri yağmuruna tutan, hedef gösteren ve adeta "Yunanistan'ın düşmanı" ilan eden malum çevrelerin, İlhan Ahmet'in Ankara ziyaretine tepki göstermeyi bırakın, bu ziyareti övmesi de ayrı bir soru işareti olsa gerek.
Aklımıza takılan bir diğer konuya gelince...
TBMM, Yunanistan'ın Ege'deki karasularını 6 milin üzerine çıkarma ihtimaline karşı, askeri bakımdan gerekli görülecek olanlar da dahil olmak üzere, Türkiye Cumhuriyeti hükümetine, tüm yetkilerin verilmesine karar vermişti. TBMM'nin bu kararı, Yunanistan'da "casus belli" yani savaş nedeni olarak yorumlanmış ve bunun üzerine 1995 yılından bu yana TBMM ile Yunan Meclisi arasındaki resmi temaslar kesilmişti.
Hal böyle iken, Yunan Meclisinin bir üyesi olan İlhan Ahmet'in Ankara'yı, hele hele de TBMM'yi ziyaretini herhalde partisinin ve mensubu olduğu Yunan Meclisi'nin onayını almadan yapmış olması pek mümkün görünmüyor.
Doğal olarak aklımıza şu sorular geliyor: Ülkemiz Yunanistan "casus belli"yi artık bir sorun olarak mı görmüyor? Ya da TBMM ile Yunan Meclisi arasında temaslar yeniden başlayabileceği anlamına mı geliyor?
Eğer iki meclis arasında gerçekten de resmi veya gayri resmi temaslar başlayacaksa, buna en çok sevinen herhalde Batı Trakya Türk Azınlığından başkası olmayacaktır.