Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) eski Milli Savunma Bakan Yardımcısı, PASOK Larissa eski milletvekili ve Akdeniz Çalışmaları Vakfı Başkanı Dr. Theodoros Stathis’in Batı Trakya Türk Azınlığı ile ilgili yaptığı açıklamaları kınadı. ABTTF Başkanı, Yunanistan’daki siyasetçiler tek bir ağızdan ‘Lozan’a göre Yunanistan’da Müslüman, Türkiye’de ise Ortodoks Rum azınlığı olduğu” iddialarını eleştirdi.

ABTTF’den yapılan yazılı açıklamada, Stathis’in, “Larissa. net”e yazdığı “Erdoğan için kriz zamanı yaklaşıyor” başlıklı makalede, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın söylemlerinin aksine Batı Trakya Türk toplumunun Yunanistan’da müreffeh bir yaşamı olduğunu iddia ettiği belirtildi.

Açıklamada, “Makalesinde Theodoros Stathis, Erdoğan’ın ‘Yunanistan’da olmayan Trakya Türk azınlığı’nın dini inançları nedeniyle zulme uğradığını iddia ettiğini belirterek, Trakya’da 120 bin nüfusa sahip ‘Müslüman azınlığın’ yüzlerce cami ile birlikte müreffeh bir biçimde yaşadığını ileri sürdü. Stathis, buna karşılık Türkiye’de geçmişte 120 bin nüfusa sahip Rum azınlığın nüfusunun bugün 4 binin altına indiğini söyledi.” ifadeleri yer aldı.

Konu ile ilgili olarak ABTTF Başkanı Halit Habipoğlu, “Ülkemizde tüm siyasetçiler tek bir ağızdan aynı şeyi söylüyor: Lozan’a göre Yunanistan’da Müslüman azınlık, Türkiye’de ise Ortodoks Rum azınlığı var! Oysa tüm siyasetçiler de, Stathis de gayet iyi biliyor ki Lozan’a göre ülkemizdeki Azınlık Müslüman ise Türkiye’deki azınlık da gayrimüslim azınlık! Stathis, Batı Trakya’da azınlığın 120 bin nüfusu ve camileri ile müreffeh bir yaşam sürdüğünü, oysa İstanbul’daki Rumların nüfusunun 4 binin altına düştüğünü söylüyor. Fakat Stathis, geçmişte devletin kendisinin bizim için ‘Türk Azınlık’ tanımını kullandığını, okullarımızın üzerinde Türkçe ve Yunanca olarak ‘Türk ilkokulları’ yazdığını söylemiyor. Stathis, ilkokullarımızın sayısının son 25 yılda 231’den 99’a düştüğünü yazmıyor. Yine Stathis, 19. madde nedeniyle 60 bin Batı Trakya Türkünün vatandaşlıktan atıldığından bahsetmiyor, isminde ‘Türk’ kelimesi geçen derneklerimizin kapatıldığını söylemiyor. Rodos ve İstanköy’de ise Onikiadalar 1947’de Yunanistan’a devredildiğinde adalardaki Türk toplumunun iki dilli okulları varken bunların kapatıldığını, önceleri müftü varken müftülük kurumunun ortadan kaldırıldığını, adalarda camiler ibadete açıkken bugün sadece Rodos’ta bir caminin sınırlı bir biçimde ibadete açık olduğunu söylemiyor. Ülkemizdeki siyasiler İstanbul’daki Ortodoks Rum toplumunun sorunlarını konuşacaklarsa toplumumuzun sorunlarını da tüm çıplak gerçekliği ile konuşmalılar!” dedi.