Muhtemelen çoğumuz Fredi Beleri ismini ilk kez geçen yıl mayıs ayında Arnavutluk’ta gerçekleşen yerel seçimler sırasında duyduk. Arnavutluk’ta Yunan azınlığın yaşadığı küçük bir belediye olan Himara’da belediye başkanlığı için adaylığını koyan Beleri, 14 Mayıs tarihli seçimlerden iki gün önce “seçimlerde aktif yolsuzluk” yaptığı suçlamasıyla gözaltına alındı.

Yapılan soruşturmada, Beleri’nin "Himara ve köylerindeki vatandaşlara seçimde yarışan adaylardan birine oy vermeleri karşılığında belirli miktarlarda para teklif ettiği" yönünde oy satın alma faaliyetlerine karıştığı şüphesinin bulunduğu kaydedildi.

Beleri, 14 Mayıs’ta Himara Belediye Başkanı seçildi ancak Arnavutluk Yolsuzluk ve Organize Suçlara İlişkin Özel Mahkeme hakkında tutuklama kararı aldı ve Beleri’ye verilen iki yıllık hapis cezası geçtiğimiz günlerde onandı. Arnavutluk Merkez Seçim Komisyonunun Beleri’nin belediye başkanlığı görevini feshetmesinin ardından da yeni seçim tarihi olarak 4 Ağustos açıklandı.

Beleri’nin tutukluluk halinin devam etmesi, Arnavutluk ve Yunanistan ilişkilerini hayli gerdi. Atina’nın tepkilerine duyarsız kalan Rama hükümeti ise geri adım atmamakta direndi.

Atina, bu kez 9 Haziran Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerini fırsata çevirmeye çalıştı. Miçotakis’in kararıyla, Yunanistan ve Arnavutluk çifte vatandaşlığı bulunan Beleri YDP’nin AP milletvekili listesinden aday olarak yer aldı.

Miçotakis’in bu atağı ise muhalefet partilerinin tepkisini çekti. Miçotakis aşırı milliyetçi oyların peşine düşmekle suçlanırken, Beleri’nin geçmişte ırkçı Altın Şafak ve aşırı sağcı LAOS ile yakın ilişkide olduğu, Beleri’nin geçmişte Arnavutluk’tan Yunanistan’a silah ve askeri üniforma getirirken yakalandığı ve Yunanistan mahkemelerince suçlu bulunarak mahkum edildiği gibi konular gündeme getirildi.

Neticede Beleri 9 Haziran’da AP milletvekili seçildi ve çok yönlü baskılara dayanamayan Arnavutluk’un verdiği beş günlük izinle de 16 Temmuz Salı günü Strazburg’ta gerçekleşen AP genel kuruluna katıldı.

Atina “Yunan azınlık” üyesi ve “Kuzey Epirli” Beleri için AP hamlesini kullanırken, aynı seçimlerde Batı Trakya’daki Türk Azınlığın partisi DEB’in Rodop ve İskeçe illerinde elde ettiği başarı büyük rahatsızlık yarattı.

Durum böyle olunca, her iki ilde de birinci parti olan ve AP seçimlerinde üst üste üçüncü kez ülke siyasi haritasında yarattığı farklılıkla dikkat çeken DEB Partisi hedef tahtasına dönüştü.

Son günlerde basında yer alan haberlere göre, iki akademisyen, Yargıtaydan (Arios Pagos) DEB’in AP seçimlerine katılma kararını iptal etmesini istediler.

Yargıtayın, Yunan hukuk düzenine aykırı hareket etmekle suçladıkları DEB Partisinin AP seçimlerine katılması kararının yasa dışı ve anayasaya aykırı olduğunu iddia ettiler.

Kendisini “sözde Türk ve sahte Makedon azınlıkların temsilcisi” ilan eden, “milli çıkarlara ve uluslararası anlaşmalara aykırı davranan” DEB Partisinin faaliyetlerinin durdurulmasını istediler.

Hoşgeldik çifte standartlar ülkesine…

Beleri, Arnuvutluk’taki Yunan azınlık mensubu oluyor, Himara Kuzey Epir bölgesi olarak tanımlanabiliyor. Bunda bir sakınca görülmüyor. Ama DEB Partisinin Türk ve Makedon azınlıktan bahsetmesi “milli tehdit” ve “anayasal düzene aykırı” olarak tanımlanıyor. Batı Trakya diye bir coğrafi tanımlama da ülkenin egemenlik haklarına saldırı olarak nitelendiriliyor.

Beleri’nin Strazburg’taki AP oylamalarına katılacak olmasını “hakkaniyetin yerini bulması olarak tanımlayan Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Margaritis Shinas’ın konuyla ilgili "seçme ve seçilme hakkına saygının her hukuk devletinin temel unsuru olduğu" paylaşımının altına imzamızı atıyoruz.

Tabii ki bizim seçme ve seçilme hakkımıza da saygı duyulması şartıyla…