Gümülcineli Türk azınlık temsilcileri, ifade vermek üzere Gümülcine Adliyesine çağrıldı. Savcı tarafından görevlendirilen Sulh Ceza Mahkemesi yargıcına ifade vermeleri istenen temsilciler, 23 Aralık Pazartesi günü adliyeye gitti.

Gümülcineli gazeteci Nikos Arvanitis’in, 17 Türk azınlık temsilcisi aleyhine yaptığı suç duyurusu üzerine mahkemeye çağrılan Yassıköy Belediye Başkanı Caner İmam, Kozlukebir Belediye Başkanı Erdem Hüseyin, DEB Partisi Genel Başkanı Çiğdem Asafoğlu, Gümülcine Türk Gençler Birliği Başkanı Sedat Hasan, Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği Başkanı Aydın Ahmet, Kozlukebir eski Belediye Başkanı Rıdvan Ahmet, Doğu Makedonya-Trakya Eyalet Başkan Danışmanı ve Eyalet Meclis Üyesi Rıdvan Molla İsa ile DEB Partisi eski Başkanı Mustafa Ali Çavuş, avukat İlker Çavuşoğlu eşliğinde adliyeye gitti.

Azınlık temsilcilerinin, iddianamenin örneğini aldıkları ve yazılı ifade sunmak üzere 7 Ocak tarihine kadar süre talep ettikleri belirtildi.

İfade vermek üzere Gümücine Adliyesine giden azınlık temsilcileri bugün (24 Aralık Salı) sosyal medya hesaplarından yaptıkları paylaşımda şunları dile getirdi:

“Son yıllarda Yunanistan kamuoyunda, özellikle de bölgemizdeki bir internet sitesinde, Azınlık mensubu siyasetçi, yerel yönetici ve kurum-kuruluş temsilcilerine yönelik mesnetsiz iddialar, hakarete varan ve özel kişilik haklarına saldıran haberler yer alıyor. Bu da yetmezmiş gibi fotoğraflarımızı da yayınlayarak bizleri hedef gösteren yazılar peşi sıra yayınlanınca, bugün adliye kapılarına davet edilen bizler, kimsenin ismini zikretmeden bu husustan duyduğumuz rahatsızlığı beyan eden bir açıklamayı ortak imza ile yayınlamıştık.

Bizim, adresi belli olmayan bu açıklamamızdan sonra ‘bana yapıldı’ diyerek sahiplenen zat-ı muhterem, şahsımıza yaptığı tüm hakaretleri ve bizzat fotoğraflarımızı yayınlayarak bizleri hedef gösterdiğini kabul ederek, ilgili makamlar nezdinde aleyhimize şikâyette bulunmuş. Azınlık mensubu ulusal ve yerel siyasilerimiz, kurum – kuruluş temsilcilerimiz, kısacası, Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu’nun büyük bir bölümünü oluşturan 17 Azınlık temsilcisinin bir takım suçlar işlediğini iddia ederek yargılanmamızı talep etmiştir. Dün, avukatımız aracılıyla oluşturulmakta olan iddianame dosyasını alıp inceledikten sonra gördük ki, iki yıl süren bir muamelenin neticesinde, dava hızlandırılmış. Yine dosyadan gördüklerimiz kadarıyla, hakkımızda yapmış olduğu mesnetsiz iddiaları adli merciler nezdinde de tekrarlayıp, Azınlık mensuplarının kendisini haksız şekilde suçladığı için mağdur olarak göstermektedir. Ancak, bizler, bize karşı tekrarlanan bu davranışı kabul etmeyip, adalet nezdinden gereken her hukuki adımı atmaya hazırız. Aynı zamanda, hiçbir sınır tanımadan şahsi ve kolektif insan haklarımızın en bariz şekilde çiğnendiği için karşı dava açma hakkımızı şimdilik saklı tutuyoruz.

Oysa açıklamamızda, tüm iyi niyetimizle, bölgemizin iyiliği ve refahı için savcılık da dâhil olmak üzere, tüm ilgili makamları basın yoluyla yapılan bu mesnetsiz haberlerle ilgili görevlerini yapmaya davet etmiştik. Mağdurun sesini duymayanlar bizleri apar topar ifadeye davet ederek, mağduriyetimizi artırmakta kararlı olduklarını düşünmekteyiz. Maalesef, bölgemizde güçlünün hukuku ve demokrasisi işliyor. İnsan ve azınlık hakları hak getire. Kimliğimizi ifade etmek suç, uğradığımız haksızlıkları dile getirmek suç, fikir hürriyeti kapsamında söylenen her ifade suç… Kısacası varlığından rahatsızlık duyulan azınlık mensupları her daim potansiyel suçlu.”