Atina’daki İran Büyükelçisi ile Fas ve Endonezya Büyükelçilikleri görevlilerinin 12-13 Mayıs’ta Batı Trakya’yı ziyaret ettiklerini öğrendik. Diplomat grubunun Meriç, Rodop ve İskeçe illerinde tayinli müftü naipleriyle, tayinli vakıf heyetleriyle görüşmeler yaptığını, bazı camileri, Seyyid Ali Sultan Dergahını, Gümülcine’de İdadiye Azınlık İlkokulunu ve medreseyi ziyaret ettiğini yerel basından okuduk.

Bu ziyaretin, yabancı ülkelerin Batı Trakya’ya yönelik ilgisinden mi kaynaklandığı, yoksa her şeyin yolunda olduğu algısı için çalışan ülkemiz makamlarının bir tanıtım (PR) çalışmasının parçası mı olduğu bilinmez.

Basına yansıyanlara göre, ziyaret tek taraflı bir içeriğe sahip. Neden tek taraflı? Türk kimliğimizi inkar eden, Türk birliklerimizi kapatan ve uluslararası yargı kararlarına rağmen açmayan, Türk ibaresiyle yeni dernekler kurulmasına izin vermeyen, seçilmiş dini idaremizi tanımayan, ulusal düzeyde kendi partimizle temsili engelleyen seçim barajını getiren, vakıflarımıza el koyan, azınlık okullarımızı adeta bitirmek için çalışanların anlattıklarıyla sınırlı kalması ve onların çizdiği oldukça dar çerçeveye hapsolması nedeniyle hem tek taraflı hem de yarım kalmış görünüyor.

Aklımıza şu sorular geliyor:
Yabancı diplomatlar Türk kimliğinin inkâr edildiğini biliyorlar mı? Seçilmiş müftülerin ve halk desteğinin arka planını merak ediyorlar mı? Vakıflara el konulduğundan haberdarlar mı? Azınlığın siyasi temsilinin engellenmesi için ulusal seçim barajının getirildiğini duymuşlar mı? Türk Azınlık okulların azınlığın elinden adeta eriyerek yok olmasını sağlayan, okulların esas yöneticileri encümen heyetlerini yok sayan sistemi incelemişler mi? “Türk” kelimesinin yasaklanmasının yanında, resmi kayda rağmen yargı yoluyla “Batı Trakya” ifadesinin yasaklanmak istendiğinin farkındalar mı? Batı Trakya’nın neden ülkemiz Yunanistan’ın en fakir bölgesi olduğunu merak ediyorlar mı?

Bu soruların cevabı iç dünyalarında “Evet”, resmiyette “Hayır, her şey yolunda diye biliyoruz.” “Evet”in de en temel kaynağı şu: uluslararası örgütlerin toplantılarında kayda geçirilenler, AİHM kararları ve İslam İşbirliği Örgütü kararları.

Mutlaka kafalarında çok soru vardır. Belki de bunları sordular. Ama bu şekilde uygulanan bir ziyaretten bu sorulara ya cevap alamamışlardır ya da “Her şey yasal, mevzuat böyle, Müslümanlar memnun, sorun çıkartanlar belli çevreler… Sıkıntı mıkıntı yok.” denip geçiştirilmiştir. Bunlar tabii akla gelen ihtimaller.

Şayet gerçekten Batı Trakya’ya ilgi duyuyor ve bölgeyi anlamak istiyorlarsa, bu diplomatları; Gümülcine ve İskeçe Seçilmiş Müftülükleriyle, kapatılan İskeçe Türk Birliği, Gümülcine Türk Gençler Birliği ve Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği açılamayan diğer Türk dernekleri, Azınlık Okulları Encümen Heyetleri, siyasi temsilcimiz Dostluk Eşitlik Barış Partisi ile ve Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kuruluyla görüşmeye davet etmek isteriz. Bizleri bir de bizden dinlemelerini arzu ederiz.

Ev sahibi ülke, yani ülkemiz Yunanistan makamlarını rahatsız etmek istemediklerinden bunu yüksek bir ihtimal olarak görmüyoruz, ama bizi de dinlemezlerse mesleklerinin gereğini, yani meseleleri tüm boyutlarıyla değerlendirmeyi yapamamış olurlar. Aynı şekilde, keşke ülkemiz makamları da bizi dinlese demeden edemiyoruz.

Yukarıdaki senaryo gerçek oldu diyelim. Batı Trakya Türk Azınlığı oldukça içerikli bir program hazırlayacaktır hiç şüphesiz. Bu içerikli programa, son ziyaretlerinde olduğu gibi okullar da eklenebilir ve İskeçe Azınlık Ortaokulu ve Lisesini de ziyaret ederek içler acısı durumu kendileri de yerinde görebilir.

Son olarak, yerel basına yansıyan bir haberde, Gümülcine Tayinli Müftü Naibi Cihat Halil’in yabancı diplomatlara “durumun bundan daha iyi olamayacağını” söylediği yer alıyor. Gerçekten söyleyip söylemediğini bilemeyiz, ama gerçekten söylediyse, şahsı açısından durumun bundan daha iyi olamayacağı kesin.

Türkçe’de güzel bir deyim vardır: “Dostlar alışverişte görsün.” Bu ziyaretin de, Batı Trakya’daki gerçekleri değil, her şeyin “tıkırında” olduğu algısını sergilemeye yönelik bir vitrin çabası olduğu izlenimini vermesi bakımından bu deyimle özetlenmesi yerinde olur.