Atina, Türkiye’nin Avrupa savunma sanayisinin gelişimine katılımını mümkün olduğunca sınırlandırmaya çalışıyor. Kathimesi gazetesinin haberine göre, Yunanistan bu amaçla Avrupa savunma sanayisine üçüncü ülkelerin katılım şartlarını belirlemeye yönelik bir girişim başlattı.

Habere göre Yunanistan Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği başkentlerindeki Yunan büyükelçilerinden, görev yaptıkları ülkelerin dışişleri ve savunma bakanlıklarıyla temasa geçerek Yunan tezlerini aktarmalarını istedi. Büyükelçilere, Atina’nın tüm bu girişimlerinin çözüm bulmaya ve konsey toplantısında olası bir çıkmazı önlemeye yönelik olduğu mesajını vurgulamaları talimatı verildi.

Dönem başkanı Polonya’nın, üçüncü ülkelerin katılımıyla ilgili yeni düzenlemenin, mümkünse 27 Mayıs’ta yapılacak Genel İşler Konseyi toplantısında kabul edilmesini istediği kaydedildi.

Yunanistan’ın bu hamlesi, Avrupa Komisyonunun “Avrupa için Stratejik Teknolojiler Platformu” (SAFE) düzenlemesi kapsamında, üçüncü ülkelerin projelere katılımını “nitelikli çoğunluk oylaması” ile mümkün kılan yeni önerisine bir tepki olarak öne çıkıyor. Söz konusu mekanizma hayata geçerse, Yunanistan gibi ülkeler Türkiye’nin dâhil olacağı savunma projelerini veto etme yetkisini kaybedecek.

Atina, ayrıca mevcut koşullarda Türkiye’nin AB ile güvenlik ve savunma alanında ortaklık kurmasının mümkün olmadığını savunuyor. Gerekçe olarak ise Türkiye’nin AB Ortak Dış ve Güvenlik Politikası (CFSP) ile uyumsuzluğu ile Kıbrıs sorunundaki çözümsüzlük gösteriliyor.

Vasilis Nedos ve Manolis Kostidis imzasıyla yayımlanan haberde, Yunanistan’ın Fransa ile birlikte, üçüncü ülkelerin savunma sanayi konsorsiyumlarındaki pay oranının %35’ten %15’e düşürülmesini talep ettiği belirtiliyor. Bu adımla Avrupa dışına teknoloji ve finansal kaynak akışının sınırlandırılması hedefleniyor.

Haberde ayrıca, Türkiye’nin savunma sanayisinde uzun süredir üretim kapasitesini artırdığı ve şu anda yaklaşık 800 milyar euroluk Avrupa yeniden silahlanma programından pay alma hedefiyle hareket ettiği vurgulandı. Baykar’ın İtalyan Piaggio Aerospace’yi satın alması ve Airbus ile TUSAŞ’ın ortak üretim projeleri, Türkiye’nin Avrupa savunma projelerine dahil olma isteğini açıkça gösteriyor. Ayrıca, Türk İHA’ları ve zırhlı araçları dünya çapında birçok ülkeye ihraç ediliyor.

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte de geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, Türk savunma sanayisinin İttifak için vazgeçilmez bir üretim gücü haline geldiğini vurgulayarak Türkiye’nin rolünü övdü. Ancak AB içindeki tartışmalar, Türkiye’nin bu gelişmiş kapasitesine rağmen siyasi kriterler nedeniyle sınırlandırılmak istendiğini ortaya koyuyor.