25-05-2025
Değişmeyen sorunlar, yenilenen umutlar…
Gündem gazetesi gelecek yıl 30. yaşını kutlayacak. Ben ise gazetecilik serüvenimde 36 yılı geride bırakıyorum. Bu uzun yolculukta nice gelişmelere, değişimlere, kırılmalara tanıklık ettim. Ama ne yazık ki, kalemimin en çok meşgul olduğu konu başlıkları neredeyse hiç değişmedi: Azınlık hakları, eğitim, dini özgürlük, kimlik mücadelesi, örgütlenme özgürlüğü, temsil sorunları…

Gündem gazetesi gelecek yıl 30. yaşını kutlayacak. Ben ise gazetecilik serüvenimde 36 yılı geride bırakıyorum. Bu uzun yolculukta nice gelişmelere, değişimlere, kırılmalara tanıklık ettim. Ama ne yazık ki, kalemimin en çok meşgul olduğu konu başlıkları neredeyse hiç değişmedi: Azınlık hakları, eğitim, dini özgürlük, kimlik mücadelesi, örgütlenme özgürlüğü, temsil sorunları…
Bu hafta GÜNDEM’de, geçen şubat ayında Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu Başkanlığına seçilen İskeçe Müftüsü Mustafa Trampa ile yaptığımız röportaja yer veriyoruz. Müftü Trampa’nın söyledikleri, azınlık sorunlarının yıllardır aynı yerde saydığını, temel meselelerde hiçbir ilerleme sağlanamadığını bir kez daha gözler önüne seriyor.
Azınlık eğitimi hâlâ büyük bir yara. Her yıl öğrenci azlığı bahanesiyle, bir daha açılmamak üzere okullarımız kapatılıyor. Encümen heyetleri sistemli bir şekilde işlevsizleştiriliyor. Okul müdürleri, encümen heyetlerinin görüşü alınmadan değiştiriliyor; bu heyetler en temel karar süreçlerinin bile dışında bırakılıyor. İskeçe Azınlık Ortaokulu ve Lisesi ise yıllardır eğitime uygun olmayan bir binada hizmet vermeye çalışıyor.
Yunanistan’ın Batı Trakya Türk Azınlığına yönelik yaklaşımında kayda değer bir değişiklikten söz etmek bugün de ne yazık ki mümkün değil. Devlet, bu meseleleri hâlâ bir “iç güvenlik” sorunu olarak ele alıyor. Azınlık hakları, devletin dokunulmaz kırmızı çizgileri arasında tutulmaya devam ediyor. Sorunları çözmek yerine görmezden gelmeyi tercih ediyorlar.
Evet, hiçbir şey değişmiyor. Ama yine de umutlarımız tükenmiyor.
Çünkü artık yalnızca kendi içine kapanmış bir azınlık değiliz. Dünyaya açılan, uluslararası platformlarda söz söyleyen, sesini duyurabilen ve hatta temsil edilen bir topluluğuz.
Ve elbette umutluyuz. Çünkü pırıl pırıl gençlerimiz var. Toplum olarak geliştiğimizi, bilinçlendiğimizi onların gözlerinde parlayan kıvılcımlarda görebiliyoruz.
Bugünün gençleri sadece dijital çağın içinde büyüyen bireyler değil; aynı zamanda geçmişin yükünü, bugünün mücadelesini ve yarının sorumluluğunu taşıyacaklarına inandığımız bir kuşak. Artık sadece izleyen değil, düşünen, sorgulayan, hakkını arayan bireyler.
Ben inanıyorum ki bu gençlik, gelecekte bu bayrağı çok daha güçlü bir şekilde taşıyacak.
Daha bilinçli, daha donanımlı, daha özgüvenli gençlerimiz geliyor. Geleceğe dair umudumuzun en güçlü dayanağı da işte onlar.
Bir gün gelir, bu topraklardaki güzel gelişmeleri yazmak da belki nasip olur. Çünkü umut dediğimiz şey, o günü bugünden düşleyebilme cesaretidir.