Anasayfa

18-08-2025
Milli ve dini değerlerimize sahip çıkmak
Bir milletin ayakta kalması millî ve manevî değerlerine sahip çıkmasıyla mümkündür. Çünkü bu değerler, milletlerin birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde yaşamalarını sağlamaktadır.
18 Ağustos 2025 Pazartesi

Bir milletin ayakta kalması millî ve manevî değerlerine sahip çıkmasıyla mümkündür. Çünkü bu değerler, milletlerin birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde yaşamalarını sağlamaktadır.

Dini ve milli hasletlerimize hava ve su kadar muhtacız. Ancak bu sayede bizler yaşadığımız çağın gereklerinden doğru ve ölçülü bir biçimde, kendimizi kaybetmeden; tarihimize, kültürümüze, dinimize kısaca milli ve dini kimliğimizden uzaklaşmadan bilinçli bir şekilde kullanabiliriz.

Millî ve manevî değerlerine sahip çıkmayan ve başka milletleri körü körüne taklit edip kültürel değerlerini kaybeden toplumlar tarih sahnesinden silinip gitmişlerdir. Bu yüzden, bir toplumu içten yıkmak isteyenler; dinî ve millî değerlerini yok etmeye, örf, adet ve geleneklerini unutturmaya çalışmaktadırlar.

Yüce Allah, dinî ve ahlâkî prensiplere sahip çıkmamızı, O’nun bizim için seçip beğendiği hayat tarzından başka bir yol aramamamızı emretmiş ve şöyle buyurmuştur: "İşte bu, benim dosdoğru yolum. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar, sizi parça parça edip, O’nun yolundan ayırır İşte bunlar, kendisine karşı gelmekten sakınmanız için Allah’ın size emrettiği hususlardır."(En’âm, 6/153)

Manevî değerlerimiz; dinimizin iki ana kaynağı olan yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim ve Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in sünnetine dayanmaktadır. Bunlardan sonra da Peygamberimizin varisleri durumunda olan âlimlerimizin takip ettiği, güzel ahlâk ve davranışları ile İslam’a samimi bir şekilde bağlanıp gönül veren, asırlarca bu dine hizmet eden ecdadımızın Kur’an ve sünnete uygun örf ve adetleridir.

Kaynağı ilahi öğretiye dayanmayan, hevâi aklın eseri olan yanlış kurallar sebebiyle meydana gelen fırtınalar, öyle bir sosyolojik ve psikolojik hava oluşturmaktadır ki, toplumu inançlarından, kutsal değerlerinden koparmaya kadar götürür. Sağlıklı toplum için gerekli olan bazı prensipler yok olmaya yüz tutar. Meselâ İtimad diye bir değer vardır. İnsanlar birbirlerine inanmalı ve güvenmelidir. “Söz vermek borç gibidir" kuralı gereğince kişi söz verdiği zaman mutlaka onu yerine getirmeli ve böylece de güven duygusu devam etmelidir. Eğer bu toplumsal kurallar kaybolursa hem verilen sözlerin birçoğu yerine getirilmeyecek, hem de insanlar birbirine itimat etmeyerek güven duygusu kaybolacaktır.

Yine toplumun huzuru için gerekli olan önemli bir değer de Sıdk / sadakat yani doğruluktur. Eğer doğruluk kaybolursa onun yerine yalan ortaya çıkar. Yalan da kötülüklerin anahtarı, güven duygusunun kaybıdır. Bir toplumda yalancıların ve buna bağlı olan sahtekârlığın çoğalması demek o toplumun da yıkılması demek olur.

Güven ve sadakat duygularının canlı kalması için, önce insanın kendisine güven duymalıdır. Kendisine güvenen başarıya da ulaşır. Onun için bu duygu başarının da anahtarıdır diyebiliriz. Güven duygusuna sahip, doğruluk üzerine hareket eden, dini ve milli değerlerine sımsıkı sarılan bireylerden oluşan toplum da birlik ve beraberlik içinde kardeşlik bağları sağlam olur. Batı Trakya Müslüman Türk Toplumu olarak bizler bu duygulara bağlı kaldığımız sürece birlik ve beraberliğimizi hiçbir güç parçalayamaz, kardeşlik bağlarımızı koparamaz. Bugüne kadar azınlığımızın milli kimliğini bölmeye çalışanlar, şimdi de meclisten yasa çıkararak dini kimliğimizi bölmeye yelteniyorlar. Dini ve milli kimliğimizin ne olduğunu kimsenin belirlemesine ve tayin etmesine ihtiyacımız yoktur. Biz ne olduğumuzu gayet iyi biliyoruz ve diyoruz ki; Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı milli ve dini kimliğiyle bir bütündür, parçalanamaz. Parçalamaya ve bölmeye çalışanlara geçmişte 29 Ocaklarda en güzel cevabı almış olmaları gerekir.

İşte yukarıda da belirttiğimiz gibi, güvenilir, sadakat sahibi bireyler olmamız için İslâm’ı kaynağından; olmazsa olmaz dini kuralları iyi öğrenip hayatımıza tatbik etmemiz gerekir. Tatbik etmediğimiz ve daha da kötüsü, hayatımızdan tamamen çıkardığımız takdirde dinimizden, kültürümüzden daha açıkçası Müslümanlığımızdan ve Türklüğümüzden koparmaya, milli ve dini kimliğimizi bölüp parçalamaya çalışan akımların hile ve tuzaklarına düşeriz Allah korusun. Böyle olunca da artık “din”, “kültür”, “namus” “Türklük” gibi kavramlar hayatımızdan çıkmış olur. Bu durum bizi millet olarak bir arada tutan, sevgi ve saygı temelinde bizi birbirimize bağlayan kendi örf ve adetlerimizin unutulmasına, zamanla yok olup gitmesine yol açacaktır Allah muhafaza…

Mayamızda var olan birlik ruhunu kaybetmemek dileğiyle Mehmet Akif Ersoy’un şu dizeleri ile yazıma son vermek istiyorum:
“Girmeden tefrika bir millete düşman giremez.
Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.”

Haberler


Adalardaki limanlar yaşlı ve yetersiz

Düğün dönüşü facia: TIR gişelerde bekleyen araçlara çarptı

Azınlığı “güçsüzleştirme stratejisi”nde yeni adım

Batı Trakya Türklerini bölme düşüncesinden vazgeçmeyen anlayış

Milli ve dini değerlerimize sahip çıkmak

Yangınlarla ilgili yasakları ihlal eden 3 kişi gözaltına alındı

Egnatia Otoyolu’nda trafik yeniden açıldı

Emeklilere 250 euroluk yardım

Egnatia Otoyolu geçici olarak trafiğe kapatıldı

Gümülcine - İskeçe otoyolunda feci kaza

Şiddetli sağanak ve yıldırım uyarısı

“Kişisel Nurama” için geri sayım