18-08-2025
Batı Trakya Türklerini bölme düşüncesinden vazgeçmeyen anlayış
Hükümetin meclise getirdiği ve kabul ettiği “Bektaşi–Alevi tüzel kişiliği” yasası, Batı Trakya Türk Azınlığı içinde büyük tepkiyle karşılandı. Nedir bu düzenleme? Batı Trakya Türk Azınlığı üyesi Bektaşi – Alevi soydaşlarımıza ayrı, farklı bir hukuk tüzel kişiliği verme yasasıdır. Ağırlıklı olarak Meriçi ilindeki Türk köylerindeki Bektaşi – Alevi kardeşlerimizi Batı Trakya Türk Toplumundan ayırma girişimi – projesidir.
18 Ağustos 2025 Pazartesi
Hükümetin meclise getirdiği ve kabul ettiği “Bektaşi–Alevi tüzel kişiliği” yasası, Batı Trakya Türk Azınlığı içinde büyük tepkiyle karşılandı. Nedir bu düzenleme? Batı Trakya Türk Azınlığı üyesi Bektaşi – Alevi soydaşlarımıza ayrı, farklı bir hukuk tüzel kişiliği verme yasasıdır. Ağırlıklı olarak Meriçi ilindeki Türk köylerindeki Bektaşi – Alevi kardeşlerimizi Batı Trakya Türk Toplumundan ayırma girişimi – projesidir.
Belli ki Atina’daki “Trakyalog”lar hazırladıkları projeyi öyle ince işlemişler ki, yasa tasarısının oylanmasını da Batı Trakya’da belki de en tarihi etkinlik olan Seçek Şenliklerine denk getirmişler. Hatta yasa tasarısını oyladıktan hemen sonra Eğitim Bakanı Sofia Zaharaki, eski eğitim bakan yardımcısı ve uluslararası ilişkiler uzmanı Angelos Sirigos’un kılavuzluğunda Meriç’e gelerek Ruşenler köyünü ziyaret etti. Köy meydanından “Sizin kimliğinizi, inancınızı tanıdık müjdeler olsun” şeklinde açıklamalarda bulundular.
Ne kadar ironik, ne kadar ikiyüzlülük! Vallahi pes. Sen Yunanistan’da hiçbir azınlık tanıma, “Türkler yok” de, “Makedonya yok” de, “Makedonca zaten yok” diye iddia et, “Arnavutlar hiç olmadı” de, ama Ruşenler’den “Bizi sizi tanıdık. Bektaşilere – Alevilere tüzel kişilik verdik” diye sözde insan hakları havariliği yap! Ne güzel dünya!.
Hükümetin yasalaştırdğı bu düzenleme, ilk bakışta “inanç özgürlüğü” gibi sunulsa da gerçekte Batı Trakya Türk Azınlığı’nı “inanç temelli” parçalama, içinden “farklı kimlikler üretme” ve nihayetinde yeni bir topluluk yaratma amacını taşıyor.
Batı Trakya Türkleri bu girişimi “azınlık içinde azınlık yaratma” çabası olarak nitelendirdi bile. Nitekim azınlığın üç milletvekili Hüseyin Zeybek, Özgür Ferhat ve Burhan Baran hem meclis kürsüsünden yaptıkları konuşmalarda hem de kamuoyuna verdikleri açıklamalarda yasa teklifini sert sözlerle eleştirdi. “Bu düzenleme, toplumumuzu ayrıştırır, fay hatları oluşturur, bizi birbirimize yabancılaştırır” diyen vekiller yasanın yanlış olduğunu açıkça dile getirdi.
Tepkiler yalnızca politik değil. Batı Trakya Türk Azınlığı’nın sivil toplum kuruluşları, dini kanaat önderleri, eğitimcileri ve kanaat sahibi insanları da yasa tasarısına karşı net duruş sergiliyor. 3 Ağustos Pazar günü düzenlenen SEÇEK Şenlikleri’nde sahne alan tüm konuşmacıların gündeminde de, başka etkinliklerde yapılan konuşmalarda da gündemde bu konu vardı. “Asırlardır aynı tas sofralarında lokmamızı paylaştık. Bizi bölmek isteyenlere fırsat vermeyiz” sözleriyle dile getirilen ortak irade, toplumun bu oyunu bozma kararlılığını ortaya koydu.
Yunanistan’ın bugüne dek azınlık hakları konusunda ortaya koyduğu sicil ortada:
- Yunanistan; Türk kimliğini tanımıyor.
- AİHM kararlarına rağmen Türk derneklerini de tanımıyor.
- Türk azınlığın seçtiği müftüleri de tanımıyor.
- Yeni Türk dernekleri kurulmasına da izin vermiyor.
- Yeni Türk azınlık okulu açılmasını da kabul etmiyor.
- Seçilmiş vakıf yönetimleri de istemiyor.
AMA ne hikmetse Alevi – Bektaşi soydaşlarımızı ayrı bir tüzel kişilik olarak kabul eden yasa hazırlıyor ve bunu kabul ediyor.
Demek ki bazı şeyler de kabul edilebiliyormuş. Yeter ki Batı Trakya Türk Azınlığı’nı bölmeye yönelik olsun!
On yıllardır uluslararası hukuk, Lozan Antlaşması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları hiçe sayılarak “homojen vatandaş” yaratma gayretinden vazgeçmeyen Atina yönetimi, söz konusu Batı Trakya Türk Azınlığı’nı bölmek olunca bir anda “çoğulculuk” maskesini takabiliyor. Azınlık milletvekillerinin bile muhatap alınmadığı, toplumun görüşünün sorulmadığı bu düzenlemenin hedefi birlik duygumuzu parçalamaktır.
Bugün Alevi–Bektaşi kardeşlerimize “ayrı tüzel kişilik” diyenler yarın başka bir grubu “farklı azınlık” “farklı topluluk” ilan etmeye kalkarlarsa hiç şaşırmayacağız.
Bu tür adımları, “azınlık içinde azınlık yaratma” çabası olarak görüyoruz. Açık konuşmak gerekirse; bu tür düzenlemeler, azınlık toplumlarını parçalamaya yönelik bir siyasi mühendisliktir. Kimliğimizle, inancımızla, kültürümüzle biz zaten bir bütünüz. Bizi farklı kimlikler altında sınıflandırmak, tanımlamak ya da bölmek isteyenlere karşı çok net bir duruşumuz var ve bunu kabul etmiyoruz. Bektaşilik ve Alevilik, Türk tarihinin, inanç dünyamızın, kültürümüzün ayrılmaz birer parçasıdır. Bunlar ayrı birer din ya da tüzel kimlik değil; İslam’ın içinde yer alan kadim yollar, tasavvufi geleneklerdir. Dolayısıyla farklı bir hukuki statü verilmesi, hem dini hem toplumsal hem de siyasi açıdan bizi bölmeye yöneliktir.
Batı Trakya Türk Toplumunu bölüp parçalama girişiminden ve bu düşünceden bir türlü vazgeçmeyen, bu sakat düşünceyi bir türlü aşamayan bir anlayış söz konusu.
Şundan kimsenin şüphesi olmasın; Batı Trakya Türk Azınlığı bu oyunu görüyor ve bu tuzağa düşmeyecek. Gerçek azınlık hakları, insanları bölerek değil, bir arada tutarak korunur. Kimliğimizi biz tanımlarız, geçmişte de bir çok kez denendiği gibi dışarıdan kimse bizim kimliğimizi yeniden tarif edemez.