Görüşmede, Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu Başkanı ve Gümülcine Seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif ile İskeçe Seçilmiş Müftüsü Ahmet Mete’de yer aldı.

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, heyeti Başkanlıkta ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Anadolu’da yaşayan kardeşlerimizle gönül coğrafyamızda yaşayan Müslüman kardeşlerimiz arasında bizim için hiçbir fark yoktur. Dolayısıyla her vesileyle bir araya gelmekten memnun olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum” dedi.

Başkan Erbaş, birçok ayetin ve hadisin müminlere kardeş olduklarını hatırlattığına işaret ederek, Müslümanların birbirlerinin sevinci ile sevinmesi ve üzüntüsü ile üzülmesi gerektiğini söyledi.

Bugün dünyanın durumuna bakıldığında Müslümanların yüz yıl önce parçalanmışlığın, bölünmüşlüğün acılarını bugün yaşadıklarına dikkat çeken Başkan Erbaş şöyle konuştu:
“Dünya haritasında Müslümanların bulunduğu her yerde bir sıkıntı, bir acı var. Bunu tabi sadece hissetmek yetmiyor, hissetmemek zaten artık yolun sonuna geldiğimiz anlamına gelir. Biz hissetmekle beraber müdahale etmek, acıları ortadan kaldırmak, Müslümanların birliğini ve beraberliğini sağlamak… bunun gayreti içerisinde olmalıyız. Şu an itibariyle Türkiye’de böyle bir gayret var.”

Müslümanların en çok önem verecekleri konuların başında eğitimin geldiğini belirten Başkan Erbaş, “Sağlıklı din eğitimi ile gençlerimizi donatmamız gerekiyor. Eğer din eğitiminde Kur’an ve Sünnetten uzaklaşırsa ve bu iki önemli kaynağımızdan istifade etmeden hurafelere kayılırsa yanlış bir din algısı ile gençler yönlendirilirse o zaman sırat-ı Müstakim çizgisindeki bir din anlayışından uzaklaşmış oluruz ki bu da hakikaten bizim felaketimiz olur” diye konuştu.

Diyanet İşleri Başkanlığı olarak hem yurt dışından Müslüman öğrencileri getirmek hem de yurt dışında Müslümanların yaşadığı bölgelerde din eğitimini destekleme noktasında uzun süredir çalışmalar yürüttüklerini dile getiren Başkan Erbaş, din istismarının Müslümanlara verdiği zarara da dikkat çekti.

Erbaş, “Bakıyorsunuz bir kişi dini otorite olarak kabul ediliyor ve arkasından FETÖ gibi bir şey ortaya çıkıyor. Bu da sadece bizim değil bütün dünyanın başına bela oluyor. DAEŞ gibi bir anlayış ortaya çıkıyor. Benzeri bir takım yanlış din algısı ile Müslümanların içine düşürülmüş olduğu bu durum, İslamofobia’yı besliyor. Bakıyorsunuz yanlış din algısını yaymaya çalışanlarla, İslamafobia’yı geliştirmeye çalışanlar aynı noktada buluşuyor. Bu da Müslümanlara, İslam’a zarar veriyor. Bununla ilgili birliğimizi beraberliğimizi programlarımızı gözden geçirmemiz icap ediyor.” ifadelerini kullandı.