11-11-2015
Akademisyen Dr. Sebahattin Abdurrahman, 20 Eylül seçimlerinde Batı Trakya Türklerinin siyasal davranışını analiz etti.
20 Eylül 2015 Yunanistan erken genel seçimleri
bağlamında Batı Trakya Türklerinin siyasal davranışı*
Genel Hatlarıyla Seçim Sonuçları
Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras'ın 5 Temmuz'da yapılan referandum sonrası kalktığı masaya yeniden dönerek Yunanistan için kreditörlerle daha ağır şartlarda anlaşmak zorunda kalması, ülkeyi erken genel seçime götüren parti içi çatlağın ortaya çıkmasının ilk adımı olmuştur.
Bu anlaşma, muhalefetteyken önceki iktidarların kreditörlerle imzaladığı memorandumları / kurtarma paketlerini yırtıp kenara atacağını dile getiren SİRİZA lideri Çipras'ı, iktidarının ilk yılını tamamlamadan Avrupalı kreditörlerin dikte ettiği ekonomik programları mecliste savunur hale getirirken, partisinden verdiği firelerle meclisteki çoğunluğu da kaybetmesine neden olmuştur.
Zira SİRİZA içerisinde Enerji Bakanı Panayotis Lafazanis ve Meclis Başkanı Zoi Konstandopulu'nun başını çektiği 'Sol Platform', Avrupalı kreditörlerin geçmesini istediği önlemlere başından beri karşı çıkmış ve önlemlerle ilgili yasalar meclise geldiğinde karşı oy kullanarak Çipras'a karşı baş kaldırmıştır. Bu ortamda Avrupalılar'ın istediği ve Çipras'ın da daha önce karşı çıktığı yasalar, SİRİZA'nın 40'ın üzerinde fire vermesi sonucu, ancak muhalefet partileri (Yeni Demokrasi, PASOK, Nehir) milletvekillerinin oylarıyla parlamentodan geçebilmiştir.
SİRİZA'da yaşanan bölünme, Çipras'ın 25 Ocak 2015 seçimleri sonrasında aşırı sağ ANEL (Bağımsız Yunanlılar) Partisi ile kurduğu ve 162 milletvekiline dayanan koalisyon hükümetinin Yunan Parlamentosu'ndaki çoğunluğunu fiilen kaybetmesini ortaya çıkarmıştır. Gelinen noktada bir erken seçim kaçınılmaz olmuş ve 20 Ağustos'ta erken genel seçimlerin 20 Eylül 2015'te yapılacağı açıklanmıştır. Bu erken seçim ilanı aynı zamanda Yunanistan'daki seçmenin 7 ay gibi kısa süre zarfında üçüncü kez ve de son 6 yıl içinde beşinci kez sandık başına gitmesi durumunu yaratmıştır.
Katılım oranının % 56.57 gibi oldukça düşük seviyede kaldığı 20 Eylül seçimlerinde, SİRİZA tek başına iktidar olmaya yetecek kadar oy alamamış olsa da, beklentilerin üzerinde bir başarı göstererek, ana muhalefet patisi Yeni Demokrasi'nin yaklaşık 7 puan önünde seçimden birinci parti olarak çıkmıştır. Seçim öncesi kamuoyu araştırmalarında SİRİZA ve Yeni Demokrasi'nin alacağı oy oranlarını birbirine çok yakın gösterilmesine rağmen SİRİZA anketlerin gösterdiği oranın oldukça üzerinde % 35.46 oy alarak Yunan Parlamentosu'nda 145 sandalye kazanmayı başarmıştır.
Yeni Demokrasi partisi ise aldığı % 28.10 oy oranına karşılık, ancak 75 milletvekili çıkarabilmiştir.i Yine SİRİZA'nın hükümet ortağı Bağımsız Yunanlılar (ANEL) partisi Ocak seçimlerine göre oy kaybı yaşamış olsa da Batı Trakya Türkleri'nin bağımsız milletvekilleri seçmelerini engellemek için 1990'da getirilen % 3'lük seçim barajını az bir farkla geçerek (0.43) 11 milletvekiliyle yeniden koalisyon ortağı olma şansını elde etmiştir.
Seçimden çok kısa süre sonra Çipras SİRİZA'ya ideolojik olarak daha yakın siyasi partilerle koalisyon yapmayı değerlendirmemiş, Ocak seçimlerinden sonra olduğu gibi aşırı sağcı Bağımsız Yunanlılar ile koalisyon kurulacağını açıklamıştır. Nitekim hükümet kurulmuş ve kısa süre içerisinde yemin ederek göreve başlamıştır.
Özetle Çipras yeniden Başbakanlık koltuğuna otururken; SİRİZA'dan ayrılanların kurduğu Halk Birliği Partisi, dayatılan ekonomik tedbirlere referandumda "hayır" diyen yaklaşık % 60'lık kesimden önemli oranda oy alabileceğini umarken ancak % 2.86 oy oranını yakalayabilmiş ve seçim barajına takılmıştır.
Seçim Sonuçlarının Batı Trakya Boyutu
20 Eylül erken genel seçimlerinde ve sonrasında ülke çapında - Halk Birliği Partisi'nin parlamento dışında kalması haricinde- beklentilerin dışında şaşırtıcı bir gelişme yaşanmazken, Türklerin yoğun olarak yaşadığı Batı Trakya bölgesinde önümüzdeki günlerde de çok farkı tartışmaların yaşanmasına yol açabilecek sürpriz bir sonuç ortaya çıkmıştır. Bu sonuç; yaklaşık 70 yıl aradan sonra Yunan parlamentosuna 4 azınlık mensubu milletvekilinin girmeye hak kazanmış olmasıdır.
1923'ten bu yana Batı Trakya Türkleri'nin siyasal temsil tarihine bakıldığında, azınlık seçmeninin genelde iktidar partilerinin milletvekili adaylarını desteklediği; büyük ölçüde azınlık adaylarına oy vererek etnik temelli siyasal bir tercih yaptığı, bunu yaparken de ideolojik temelli hareket etmediği görülmektedir.
Günümüze kadar etnik temelli oy vermek davranışlarında ciddi bir değişiklik meydana gelmemiş olmakla beraber, azınlık seçmeninin adaylara ve başka faktörlere bağlı olarak bazen sağ, bazen de sol eksende yer alan partilere oy vemesine paralel olarak siyasal tercihlerinde değişikliklerle karşılaşılmıştır. Diğer bir ifadeyle azınlık seçmeninin belli bir parti yönünde kemikleşmiş oyları bulunmamaktadır.
Azınlık seçmenin siyasal tercihleri dönemden döneme farklılaşsa da, ülkede değişen iktidar partilerinin azınlığa karşı bakışlarının değiştiğini -istisnalar saklı kalmak kaydıyla- ileri sürmek mümkün değildir. Örneğin 1983 yılında isminde "Türk" kelimesi bulunan azınlık derneklerinin kapatılmasıyla ortaya çıkan dernekleşme hakkının ihlali konusunda 2008 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)'nin Yunanistan'ı suçlu bulmasına rağmen, bugüne kadar iktidara gelen hiçbir hükümetin bu ihlali ortadan kaldırdığı görülmemiştir. Öte yandan, siyasi partilerin azınlığa karşı tutumuna tepki olarak vekilliği sırasında partisinden istifa eden azınlık milletvekili de olmamıştır.
Batı Trakya Türkleri yaklaşık yüz yıla varan siyasi tarihleri boyunca 1993-96v yılları arasındaki dönem hariç her dönem Yunan Parlamentosu'na azınlık üyesi milletvekili göndermeyi başarmış bir toplumdur. Bu milletvekilleri, 1989 ve 1990 yıllarında Sadık Ahmet ve Ahmet Faikoğlu'nun bağımsız milletvekili seçilmesi dışında, Yunan partileri listelerinden aday gösterilenlerden seçilmiştir. Seçilen azınlık milletvekili sayısına bakıldığında, bu sayının 1950'lere kadar genelde 4, 1950 sonrasında ise 1 ila 3 arasında değiştiği görülmektedir ki; bu durum, 20 Eylül 2015 erken seçimlerinde değişmiştir.
Ocak 2015 seçimlerinde SİRİZA'dan seçilen Hüseyin Zeybek, Mustafa Mustafav ve Ayhan Karayusuf'a bu seçimlerde muhalefetteki Nehir (Potami) partisinden İlhan Ahmet'in eklenmesiyle, 1946 yılından sonra ilk defa 4 azınlık üyesi milletvekili Yunan Parlamentosu'na girmeye hak kazanmıştır.
Seçimin erken seçim olması sebebiyle milletvekili seçilmeyi doğrudan belirleyen liste sıralamalarının parti merkezleri tarafından yapıldığı bu seçimde, ilk iki sıraya hâlihazırda milletvekili olan Mustafa Mustafa ve Ayhan Karayusuf'u koyan SİRİZA Gümülcine'de % 39.51, Hüseyin Zeybek'in ilk sırada olduğu İskeçe'de de % 49.61 oranında oy almıştır. Hüseyin Zeybek'in liste başı olduğu İskeçe'de SİRİZA'nın aldığı oy Yunanistan çapında bir seçim bölgesinde partinin aldığı en yüksek oy oranı olması bakımından dikkate değerdir.
2004-2007 yılları arasında Yeni Demokrasi partisinden dönemin azınlık üyesi tek milletvekili olarak mecliste bulunan İlhan Ahmet, daha önce aldığı yüksek oylara rağmen az bir farkla kaçırdığı milletvekilliğini bu seçimde ilk sıradan aday olduğu Nehir (Potami) partisinin % 16.91 oy elde etmesiyle yeniden kazanmıştır.
Alınan oy oranları Ocak 2015 seçim sonuçlarıyla kıyaslandığında, SİRİZA'nın İskeçe'de yaklaşık %5 artış, Gümülcine'de ise %10'a yaklaşan bir oy kaybı yaşadığını göstermektedir. İlhan Ahmet daha önce olduğu gibi bu seçimde de yüksek oy alarak her seçimde milletvekili seçilme potansiyeli taşıdığını göstermiştir.
Bölgedeki etnik temelli oy verme davranışı ve Ocak 2015 seçimlerinde adayların aldıkları oylar göz önüne alındığında, Gümülcine'de azınlık oylarının Mustafa Mustafa ve Ayhan Karayusuf'tan İlhan Ahmet'e kaydığını söylemek abartılı bir tespit olmayacaktır. SİRİZA'nın Gümülcine milletvekillerinin İskeçe milletvekili Hüseyin Zeybek'e kıyasla azınlığın genel söylem ve davranışının dışında bir çizgi benimsemiş olmaları, azınlık hakları ihlallerine yönelik ciddi vurgu yapmamaları, zaman zaman azınlık önde gelenleri ve kurumlarıyla eşgüdümlü hareket etmemeleri yaşanan bu oy kaybının nedeni olarak değerlendirilebilir.
Yine de bu seçimin bölgede en dikkat çeken tarafı; yaşanan oy artışı ve düşüşleri değil, Gümülcine'nin Yunanistan Parlamentosu'nda sadece azınlık milletvekilleriyle temsil edilmesi durumunu doğurmuş olmasıdır. Gümülcine seçim bölgesinde seçim sonuçlarının açıklandığı akşam geç saatlere kadar Mustafa Mustafa, İlhan Ahmet ve Yeni Demokrasi partisinden Evripidis Stilyanidis milletvekili olarak seçildiği görülürken, seçim kanunundan kaynaklanan 'fazla oy' hesaplaması sonrası sabaha doğru durum değişmiştir.
Batı Trakya Türklerine karşı milliyetçi söylemleriyle bilinen Stilyanidis, partisinin Gümülcine seçim bölgesinde ikinci gelmesine rağmen milletvekili sandalyesini Ayhan Karayusuf'a kaptırmıştır. Bu gelişme, Stilyanidis'in milletvekilliğini kaybetmesinden ziyade, belirtildiği üzere Batı Trakya'nın Yunanlılara 1923'te teslim edilmesinden sonra Gümülcine'nin tarihte ilk defa parlamentoda sadece azınlık üyesi milletvekilleriyle temsil edilmesi durumunu ortaya çıkarmıştır. Bu sonuç aynı zamanda 1946'dan sonra Batı Trakya Türkleri'nden ilk defa 4 milletvekilinin Yunan Meclisi'ne girmesi anlamı da taşımaktadır.
Gümülcine'deki durumun önümüzdeki dönemde çok farklı tartışmaların, olumlu ve olumsuz gelişmelerin yaşanmasına sebep olacak bir ortam yarattığı kesindir.
Şüphesiz gelişmelerin olumlu veya olumsuz bir çizgide olmasını, milletvekillerinin Batı Trakya bölgesindeki her iki toplumun sorunlarını ve hassasiyetlerini merkeze koyan, aşırı söylemleri dışlayan denge siyasetindeki başarıları belirleyecektir.
27 Eylül 2015 tarihinde SİRİZA partisinin Gümülcine milletvekilleri Mustafa Mustafa ve Ayhan Karayusuf'un Gümülcine'de düzenlenen Türkiye'nin Küçük Asya Yunanlılarına yaptığı iddia edilen 'soykırım' anma törenlerine katılmalarıx kendileri ve bölge açısından gerekli olan bu denge siyasetine daha yolun başında büyük darbe vurmuştur. Bu durumun Batı Trakya Türkleri'nin düşünce ve hassasiyetlerinin hiçe sayılması anlamına geldiği ve azınlık açısından kabul edilebilir bir durum olmadığı bir gerçektir. Bu nedenle Mustafa Mustafa ve Ayhan Karayusuf'un bu davranışı Batı Trakya Türkleri ile aralarında ciddi bir çatlak oluşmasına neden olurken;
kendilerinin milletvekili olarak bu tercihlerinin bedelini olası bir seçimde büyük bir oy kaybıyla ödeyecekleri kuvvetle muhtemel görünmektedir. Azınlık içinde tepki uyandıran bu kararların bölgedeki fanatik Yunanlıların 'bölge elden gitti-gidiyor' söylemlerini ne derece hafifleteceği, bölgede 2012'den bu yana artış gösteren aşırı sağ oyları arttırıp arttırmayacağı ise cevabını bekleyen sorular olarak durmaktadır.
Seçimler sonrasında, özellikle İskeçe'de alınan yüksek oy, Batı Trakya Türkleri arasında SİRİZA'da uzun yıllardır siyaset yapan Hüseyin Zeybek'e kabinede bir görev verilmesi beklentisini oluşturmuş olsa da; azınlık siyasetçilerinin bölge yönetimi seçimlerinde bile başkan yardımcılığı görevi için dahi aday gösterilmedikleri düşünüldüğünde, bu beklentinin aşırı iyimserlik olduğu söylenebilir. Nitekim açıklanan hükümette SİRİZA'nın azınlık milletvekillerinin hiç birine bakan veya bakan yardımcılığı gibi idari görevler verilmemiştir. Milletvekilleri de görevlendirmeler öncesinde bu yönde bir beklentileri olduğunu beyan etmedikleri gibi sonrasında da bu konuda bir açıklama yapmamışlardır.
Toparlamak gerekirse 4 azınlık milletvekili seçilmesi Batı Trakya Türkleri arasında umut yaratmıştır. Fakat koalisyon hükümetinin aşırı sağcı ANEL ile kurulmuş olması, bölgenin ve azınlık konularının ANEL'in idaresine bırakıldığı yönündeki genel inanışın varlığı, azınlık hakları ve diğer çözüm bekleyen sorunların çözümüne yönelik beklentilerin önüne soru işareti çıkarmaktadır. Bu soru işaretinin ortadan kalkmasında azınlık milletvekillerinin yapacakları çalışmalar, önemli derecede belirleyici olacaktır. Bu durum aynı zamanda temsilde niceliğin sorunların çözümünde ne derece önemli olduğunu gösterecektir.
* Makale, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi'nin Cilt 8, 32. sayısında yayınlanmıştır.