20-11-2015
"Paris'teki saldırılar İslamofobi'yi tetikleyebilir..."
Paris'teki terör saldırılarından sonra Avrupa ve dünyadaki Müslümanları bekleyen tehdit ve tehlikeleri akademisyen Ali Hüseyinoğlu ile konuştuk.
Edirne'de Trakya Üniversitesi'nde Yardımcı Doçent olarak görev yapan Ali Hüseyinoğlu, son yıllarda yaşanan terör saldırılarının islamofobiyi tetikleyen olaylara dönüştüğünü söyledi. İslam'ın terörle zıt olduğunun çok iyi anlatılması gerektiğini söyleyen Hüseyinoğlu, Batı kamuoyunun dünyanın farklı coğraflarındaki terörist saldırılara farklı hassasiyet göstererek, bir anlamda ikiyüzlülük yaptığını belirtti.
GÜNDEM: Paris’teki terör saldırılarını değerlendirir misin?
Ali HÜSEYİNOÄžLU: 130'dan fazla kişinin hayatını kaybettiği ve 350 civarında kişinin yaralandığı Paris saldırıları hakkında detaylar geldikçe ne kadar organize ve eğitimli bir şekilde gerçekleştiğini görmekteyiz. Saldırıları DAEŞ'in üstlenmesi, saldırganların tümünün silah ve savaş eğitimi almış olmaları ve bunun yanında ön plana çıkan Müslüman olmaları, başta Avrupa ve Amerika olmak üzere İslam'ı terörizm ile bağdaştırmaya yönelik bireysel ve kolektif tutumları ön plana çıkarmıştır.
HERHANGİ BİR MİSİLLEME DURUMUNDA MÜSLÜMANLAR KENDİLERİNİ DAHA DA YALNIZ VE DIŞLANMIŞ HİSSEDECEKTİR
GÜNDEM: Bu saldırılar Avrupa ve dünyadaki islamofobiyi arttırır mı? Avrupa’daki Müslümanları bundan sonra ne bekliyor?
Ali HÜSEYİNOÄžLU: Paris'te yaşanan terör olayları ve masum insanların öldürülmesi hiç şüphesiz Fransa, Avrupa ve diğer coğrafyalarda İslam dinine yönelik bireysel ve toplumsal algıları olumsuz yönde etkilemiştir. İslam dini adına insanların öldürülmesi ve bu bağlamda en son Paris'te yaşanan saldırılar, son yıllarda Avrupa'nın birçok ülkesinde yaygınlaşmakta olan islamofobiyi tetikleyici bir özellik taşımaktadır. İslam'a karşı oluşan bu negatif algı ve beraberinde takınılan nefret dili kendisini zaman içerisinde pratik hayatta da göstermektedir. Bu da Avrupa'da yaşayan ve farklı etnik kimliklere mensup milyonlarca Müslümana karşı negatif önyargıların artarak devam etmesini sağlamaktadır. Bu ve benzeri eylemler sonrası Müslümanlar daha fazla "potansiyel tehdit" olarak görülmektedir. Bu da onların yaşadıkları topluma entegre olmalarına önemli bir engel teşkil etmektedir. Bu bağlamda Paris sonrası Avrupalı birçok yetkili, siyasiler ve medya organları, terör olaylarının İslam'ın esasları ile kesinlikle bağdaşmadığı ve ülkelerinde yaşayan Müslümanlara karşı herhangi misilleme eylemlerinden veya onlar arasında bir "cadı avı"ndan kaçınılması vurgusu yapmaktadırlar. Bu uyarının başlıca sebebi şudur: Herhangi bir misilleme durumunda Müslüman gruplar, kendilerini daha da yalnız ve ötekileşmiş hissedeceklerdir. Bu da onların marjinalleşme ve dışlanmadan beslenen DAEŞ gibi radikal terör örgütleri ile yakınlaşmalarına yardımcı olacaktır.
TERÖRÜN İSLAM DİNİYLE ZIT OLDUÄžU ANLATILMALI
GÜNDEM: Dünyadaki Müslüman ülkeleri ve Avrupa’da yaşayan, Batı Trakya Türkleri de dahil Müslümanlar nasıl bir tavır sergilemeli?
Ali HÜSEYİNOÄžLU: Başta Batı Trakya Türkleri olmak üzere Avrupa ve dünyanın farklı yerlerinde yaşayan Müslümanların çok büyük bir kısmı, başta Paris olmak üzere Lübnan ve Irak'taki DAEŞ terör saldırılarını sert ve kesin bir dille kınamakta ve reddetmektedirler. Müslümanlar bu tür saldırıların İslam dininde yeri olmadığını, içinde yaşadıkları toplumlarda açık ve net bir şekilde anlatmalı, gerek ulusal gerekse uluslararası alanda bu hususun altını kararlılık ile çizmeleri gerekmektedir. Böylelikle Müslümanlar, farklı ulusal ve uluslararası platformlarda Paris'te yaşanan son terör saldırılarının İslam dininin özü ile ne derece taban tabana zıt olduğunu ortaya koymaları ve bu konuda kamuoylarını yeterince bilgilendirmeleri gerekmektedir.
GÜNDEM: Avrupa ve Asya ile Afrika ülkelerindeki terörist saldırılar karşısında Batı ülkelerinin tutumunu değerlendirir misiniz?
Ali HÜSEYİNOÄžLU: Son Paris olayında da görüldü ki, benzeri olaylar dünyanın farklı şehirlerinde yaşanmış ve yaşanmaya devam etmekte. Fakat Batı liderliğindeki uluslararası toplum bu tür terör saldırılarına aynı hassasiyetle tepkisini ortaya koymamaktadır. Bu da, Batı ülkelerinin bazı bölgeler bağlamında daha hassas ve tepkisel davrandığının açık bir kanıtıdır. Beyrut'taki bir terör saldırısı ve beraberinde ölen masum insanlar konusu, Batı dünyasında Paris'te yaşayanan benzeri saldırı kadar ses getirmemiştir. Batılı ülke siyasileri ve medya organlarının aynı veya benzeri bir olay karşısında bir taraftan sessiz kalmayı tercih edip diğer taraftan tepkisini topyekun ortaya koyması, terörizm konusunda Batılı devletlerin takınageldikleri "ikiyüzlü" bir tavır olarak da yorumlanmaktadır.