28-11-2015
Azınlık eğitimi yeni nesil öğretmenlerini bekliyor
Azınlık eğitimi sorununda en önemli konu başlığı olan "öğretmen sorunu' yeni bir boyuta taşındı.
Azınlık okullarında görev yapacak Türkçe öğretmenleri için faaliyet gösteren bir eğitim kurumu hala yok. Selanik Özel Pedagoji Akademisi'nin kapatılmasından sonra açılan Selanik Üniversitesi'ndeki Azınlık Eğitimi Bölümü resmileştirilmedi. 2014 yılı sonunda mecliste kabul edilen yasayla, azınlık okullarında Türkçe öğretmeni olarak görev yapacak eğitimcilerin yetiştirilmesi amacıyla Dedeağaç'ta açılması plananan bir veya bir buçuk yıllık bölümle ilgili de soru işaretleri devam ediyor.
GÜNDEM, azınlık okullarında görev yapacak öğretmenlerin yetiştirilmesi için gerekli olan eğitim kurumunu, azınlık eğitim dernekleri başkanlarıyla konuştu.
Azınlık okullarında görev yapacak öğretmenlerin eğitilmesi için gerekli olan eğitim kurumunun önemine vurgu yapan dernek başkanları, sorunun azınlığın talepleri ve beklentileri yönünde çözüme kavuşturulmasını istediler. Batı Trakya Türk Öğretmemenler Birliği Başkanı Sami Toraman, İskeçe SÖPA Mezunu Azınlık Okulları Öğretmenler Derneği Başkanı Nurettin Kıyıcı, Rodop - Meriç İlleri SÖPA Mezunu Öğretmenler Derneği Başkanı Mehmet Şerif ve Batı Trakya Medrese Mezunu Müslüman Muallimler Cemiyeti Başkanı Asım Çavuşoğlu gazetemizin sorularını yanıtladı.
Toraman, Kıyıcı ve Çavuşoğlu, Dedeağaç'taki bir veya birbuçuk yıllık öğretmen okulu projesine tepki gösterirken, azınlık okullarında görev yapacak Türkçe öğretmenlerinin eğitimi için üniversite seviyesinde eğitim verecek dört yıllık fakülte talebinde bulundular.
Rodop - Meriç İlleri SÖPA Mezunu Öğretmenler Derneği Başkanı Mehmet Şerif ise Dedeağaç'taki bölümün tatmin edici olabileceğini söyledi.
SAMİ TORAMAN
Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği (BTTÖB) Başkanı Sami Toraman, azınlık eğitiminin, azınlığın en temel sorunlarından biri olduğunu belirterek, iyi bir eğitim ve öğretimin yolunun vasıflı ve kaliteli öğretmenlerin yetiştirilmesinden geçtiğini söyledi.
"ÖNCELİKLE AZILIÄžIN KÜLTÜRÜNDEN KORKULMAYACAK"
Toraman, "Yunanistan devletinin bizden korkmamasını istiyoruz. Devletimiz bize güven duymalı ve bize karşı samimi olmalıdır. Yunan devleti her yapılan işe 'azınlık için' yaptığını söylüyor. Fakat bu yapılanlardan azınlık kültürüne dair bir şey bulmak mümkün olmuyor. Biz azınlık insanı olarak hiçbir zaman Yunanca'yı, Yunan dilini, yani bu ülkenin resmi dilini öğrenmek istemiyoruz diye bir şey söylemedir. Böyle bir şey olamaz. Bugün azınlık insanı Yunancayı öğrenmek için çocuklarını özel kurslara gönderiyor. Biz azınlık olarak devletin dilini, kültürünü öğretmen istiyoruz. Biz bundan korkmuyoruz. Ama istiyoruz ki devlet bize yaklaşırken korkularını bir kenara bıraksın. Azınlık eğitimine ve azınlığa bakarken bu şart." diye konuştu.
"ANADİLİMİZİ ÖÄžRETECEK ÖÄžRETMENLERİN TÜRK KÜLTÜRÜNE VAKIF OLMASI GEREKİR"
"Bugün Öğretmenler Günü ve çok önemli bir gün. Öğretmen öğreten kişi. Bizler de iyi bir eğitim için daha iyi öğretmenin yollarını aramak zorundayız." diyen Toraman, eğitimde ilk önce ana dilinin öğretilmesi gerektiğini vurgulayarak, bununla birlikte çoğunluk dilinin de öğrenileceğini kaydetti.
"ÖÄžRETMEN YETİŞTİRECEK KURUM KONUSU ÇÖZÜME KAVUŞTURULMALI"
Batı Trakya'daki azınlık okullarında görev yapacak Türkçe öğretmenlerinin yetiştirileceği bir kurumun hayata geçirilmesinin hayati öneme sahip olduğunu vurgulayan Toraman, "Yunanistan Batı Trakya Türk azınlığının bu sorununu çözüme kavuşturmak ve azınlığa cevap vermek zorundadır." dedi.
Devletin iyi kalitede ve çağdaş bir öğretmen okulu kurması gerektiğinin altını çizen Toraman, öğretmen okulunun Batı Trakya'da açılması gerektiğini vurguladı. Toraman sözlerine şöyle devam etti: "Azınlık okullarına öğretmen yetiştirmek için yeni bir okulun açılması şarttır. Azınlık eğitiminde ikili ve uluslararası anlaşmalar gereğince, azınlık eğitimi özerktir. Dolayısıyla bu Türk azınlığın en temel hakkıdır. Okullarımızda ana dilimizi öğretecek olan öğretmenlerin Türk kültürüne iyi bir şekilde vakıf olması gerekir. Dolayısıyla bu eğitim kurumununun iyi kalitede, çağdaş, bilime açık bir eğitim merkezi olmasını istiyoruz."
"AZINLIÄžIN ÖZEL KONUMU VAR"
Azınlık okullarında görev yapacak Türkçe öğretmenlerini yetiştirecek öğretmen okulunun üniversite seviyesinde ve en az 4 yıllık olması gerektiğini kaydeden Toraman, "Biz eğitimde ileriye gitmek istiyoruz. Eğitim seviyesi üniversite seviyesinde olmalı. En az dört yıl, hatta isteniyorsa bu süre 5 yıl olsun. Bizler eğitime açık insanlarız. Herkes biliyor ki, azınlığın özel konumu var. Açılmasını istediğimiz öğretmen okulu mutlaka Türkiye ile Yunansitan'ın onayı ve işbirliği sonucunda açılmalı. Eğitim kadrosu da iki devletin belirleyeceği ve onların tayin edeceği kişilerden oluşabilir. Otursunlar, bu konuları enine boyuna tartışsınlar. Bu ister Türkiye'deki Trakya Üniversitesi, ister buradaki Demokritos Üniversitesi olsun. Bizim için yer önemli değil. Bizler bu işe, yani azınlığımızın geleceğini ilgilendiren bu konulara anavatınımızı ve garantör ülkemizi yok sayarak başlayamayız. Tarafların tıpkı, 1951 Kültür Anlaşması'nda olduğu gibi karşılıklı görüşmeleri gerekir. Bu konuda samimiyet gerekiyor ve bunun kanıtlanması gerekir. Ancak bizler hala bu samimiyeti göremiyoruz." görüşlerine yer verdi. Toraman, azınlık eğitimi alanında hayata geçirilen yasal düzenlemelerde azınlığın yok sayılmasının artık son bulması gerektiğini söyledi ve "Devletin azınlığa karşı tutumu şu anda ne yazık ki samimi değil. Umarız bu tutum değişir." diye konuştu.
"DEDEAÄžAÇ'TAKİ BÖLÜME SICAK BAKMIYORUM"
Dedeağaç'ta açılmak istenen öğretmen okuluyla ilgili olarak BTTÖB Başkanı Sami Toraman şunları söyledi: "Dedeağaç'ta bir yıllık bir bölüm açılacağı söyleniyor. Henüz ayrıntılı bir şey bilmiyoruz. Çünkü bu konuda azınlık bilgilendirilmiyor. Oradaki okulda soydaş öğretmenlere kimin Türkçe dersi yapacağı, haftada kaç saat olacağı ve müfredatın içinde nelerin olacağı önemlidir. Burada görev alacak öğretmenlerin temelden Türkçe eğitim almış olmaları gerekir. Tıpkı diğer eğitim fakülteleri gibi, eğitim formasyonu veren öğretmenlerin olması şarttır. Bir genç dört yıl boyunca fakültede okuyacak. Bu süre içinde hiç Türkçe ders almayacak. Fakülteden mezun olduktan sonra bir yıl Türkçe bir kurstan geçecek ve Türkçe öğretmeni olacak. Bu imkansız. Dolayısıyla buradaki duruma sıcak bakmak söz konusu olamaz. Azınlıkta, sanki kapalı kapılar adında programlar geliştiriliyor izlenimi var."
"AZINLIÄžIN SÖZ SAHİBİ OLMASI GEREKİR"
BTTÖB Başkanı Toraman azınlık okullarında öğretmenlik yapacak öğretmenlerin eğitileceği kurumun mutlaka üniversite seviyesinde olmasını istediklerini belirtek, "Bu okula azınlık öğrencileri alınmalı ve öğretmen olmalı. Dört yıllık fakülte olması gerekir. Dört yıl boyunca öğrenciler Türkçe ve Yunanca eğitim almalılar. Türkçe'nin böyle bir okulda ikinci plana itilmesi tabii ki kabul edilemez. Bu kurumun Türkiye ile bilimsel anlamda işbirliği çerçevesinde çalışması gerekir. Ve elbette ki çok önemli bir nokta; azınlığın bu kurumda, yani okullarımız için öğretmen yetiştirecek kurumda söz sahibi olması gerekir." ifadelerini kullandı.
"YANGINDAN MAL KAÇIRIRCASINA HAREKET EDİLMEMELİ"
Toplumların iyi yetişmiş insanlarla yükselebileceğini anımsatan Toraman, Dedeğaç'ta açılması planan okulla ilgili olarak, bu konuda adeta yangından mal kaçırırcasına hareket edildiğini ve gerekli diyaloğun yapılmadığına dikkat çekti.
NURETTİN KIYICI
İskeçe ili SÖPA Mezunu Azınlık Okulları Öğretmenler Derneği Başkanı Nurettin Kıyıcı da, 2014 yılında kabul edilen yasayla Dedeağaç'ta kurulmak istenen bir veya bir buçuk yıllık öğretmen okuluna (Didaskalio) karşı olduklarını söyledi. "Biz bu fikre kesinlikle karşıyız. Herhangi bir fakülteden mezun olduktan sonra, hiç Türkçe ders görmemiş bir kişi bir yıllık bir eğitimle Türkçe öğretmeni olamaz." diyen Kıyıcı, bu konuda azınlıkla daha fazla diyalog yapılması gerektiğini söyledi.
"SÖPA'NIN YERİNİ ALACAK BİR KURUM BELİRLENMEDEN KAPATILMASI DOÄžRU DEÄžİLDİ"
Şu anda azınlık okullarında görev yapmak üzere Türkçe öğretmeni yetiştiren bir kurum olmadığına dikkat çeken Nurettin Kıyıcı, bunun ciddi bir sorun olduğunu vurguladı. Azınlık eğitimi için öğretmen yetiştiren Selanik Özel Pedagoji Akademisi'nin (SÖPA) kapatılması sürecinde ciddi yanlışlar yapıldığını belirten dernek başkanı Kıyıcı şöyle konuştu: "SÖPA kapatılırken, onun yerine geçecek bir yapı oluşturulmadı. Ve SÖPA'nın yerine başka bir çare, başka bir alternatif bulunmadan kapatıldı. Bizce çok kötü oldu. Çünkü SÖPA tüm eksik ve yanlışlarına rağmen azınlık eğitimine yönelik bir kurumdu. Bu kurum iyileştirilebilir ve eksikleri giderilebilmeliydi. Hatırlayacaksınız, Rodop valiliğindeki bir panelle SÖPA'nın kapanışı gerçekleşti. Biz o panelle tartışmanın başladığını sanmıştık. Halbuki o panelle herşey bitmiş. Ve SÖPA'nın yerini alacak bir kurum bulunmadan kapanmıştı. Biz bunun yanlış olduğuna inanıyoruz."
Kıyıcı, SÖPA konusunda devletin azınlığa karşı samimi davranmadığına inandıklarını sözlerine ekledi.
"SELANİK ÜNİVERSİTESİ'NDEKİ AZINLIK EÄžİTİMİ BÖLÜMÜNÜN RESMİLEŞMEMESİNİN NEDENİNİ ANLAYAMADIK"
SÖPA'nın kapatılmasından sonra Selanik Üniversitesi bünyesinde açılan Azınlık Eğitimi Bölümü'nün 3 - 4 yıl faaliyet göstermesine rağmen resmileştirilmediğini hatırlatan Kıyıcı, "Selanik Üniversitesi'ne bağlı bölüm azınlık okullarında görev yapacak öğretmen yetiştirmek üzere açıldı. Ancak nedense bir türlü resmileştirilmedi. Bunun nedenini anlamak mümkün değil. Bu bölüme azınlıktan öğrenci de alındı. Hatta buradan mezun olan öğrenciler de oldu. Fakat bu üniversite bölümünün ne sebeple resmileşmediğini ve yasal olarak faaliyetine başlamadığını anlayamıyoruz." dedi.
"BİR YILLIK EÄžİTİMLE TÜRKÇE ÖÄžRETMENİ OLUNAMAZ"
2014 yılında kabul edilen yasayla azınlık okullarında öğretmenlik yapacak eğitimcilerin yetiştirilmesi için Dedeağaç'ta bir veya bir buçuk yıllık bir bölümün açılması fikrinin ortaya atıldığını dile getiren Kıyıcı, "Biz kurum olarak Dedeağaç'ta açılmak istenen Didaskalio projesine kesinlikle karşıyız. Üniversiteyi hiç Türkçe almadan bitirdikten sonra bir yıllık bir eğitim alacaksınız ve Türkçe öğretmeni olacaksınız. Biz bunun mümkün olacağına inanmıyoruz. Zaten bu fikre tüm azınlık kurumları tepki göstermişti." dedi.
"ÖÄžRENCİ İÇİN ÇOK UZUN BİR YOL"
Kıyıcı şunları kaydetti: "Bir öğrenci düşünün ki lise eğitiminin tamamladıktan sonra Yunanistan'ın herhangi bir üniversitesine bağlı eğitim fakültesini kazanacak. En az dört yıl burada okuyacak. Bu süre içinde hiç Türkçe ders almayacak. Sonra bu fakülteden mezun olduktan sonra Dedeağaç'a gelecek. Sınava girecek ve başarılı olursa Dedeağaç'taki bu bölümde bir veya en fazla bir buçuk yıl okuyacak ve burada aldığı Türkçe derslerle Türkçe öğretmeni olacak. Çok zor. Biz bunun başarılı olacağına inanmıyoruz. Zaten böyle bir yol, azınlık öğrencisi için, yani öğretmen olmak isteyen bir genç için çok uzun."
"DÖRT YILLIK BİR ÜNİVERSİTE BÖLÜMÜ GEREKİYOR"
Azınlık okullarında öğretmenlik yapacak kişilerin, üniversite eğitimi sırasında mutlaka Türkçe eğitim almaları gerektiğini dile getiren Kıyıcı, "Azınlık okullarında öğretmenlik yapacak kişilerin mutlaka üniversitede eğitilmesi gerekir. Biz, Türkçe öğretmeni olarak görev yapacak öğretmenlerin 4 yıllık bir üniversite bölümünde eğitilmesini istiyoruz. Bu bölümde mutlaka Türkçe dersler olmalı. Yunanca dersler de olabilir, fakat Türkçe dersler olmak zorunda. Bu iş, yani Türkçe eğitimi üniversite sonrasına kalmamalı." dedi.
"AZINLIK EÄžİTİMİ BÖLÜMÜ SELANİK, GÜMÜLCİNE VEYA İSKEÇE'DE OLMALI"
Azınlık okullarında Türkçe öğretmenleri için en uygun projenin Selanik'teki Azınlık Eğitimi Bölümü'nün devamı olduğunu ifade eden Kıyıcı, "Azınlık okullarına öğretmen yetiştirecek ayrı bir kurum talep ediyoruz. Bu bölümde derslerin Türkçe ve Yunanca olması gerektiğine inanıyoruz. İlkokullarda verilen derslerin mutlaka bu bölümde okutulması gerekiyor. Bu bölümün Türkiye'deki üniversitelerle, eğitim fakülteleriyle işbirliği içinde olması gerekiyor. Bu bölümdeki eğitim kadrosunda ise ülkemizdeki öğretim üyelerinin yanı sıra Türkiye'den de hocaların olması en doğrusu olacaktır. Tabii ki azınlığımızdan da eğitimcilerin görev yapması şart. Bunlar olmazsa tam olarak ve istenen şekilde öğretmen yetiştirilemez. Biz böyle bir bölümün, yani öğretmen okulunun Selanik'te veya Gümülcine ya da İskeçe'de olması gerektiğine inanıyoruz. Şu anki şartlarda Selanik Üniversitesi bünyesinde açılan Azınlık Eğitimi Bölümü'nün azınlığımızla diyalog halinde resmileştirilmesi ve azınlık okullarında görev yapacak eğitimcilerin yetiştirileceği öğretmen okulu haline getirilmesi mantığa en yakın olan çözüm. Selanik'teki bu bölümle bir başlangıç yapılmıştı. Azınlığın istekleri dikkate alınarak bu bölüm iyileştirilebilir, geliştirilebilir diye düşünüyoruz. Ancak Dedeağaç'taki Didaskalio'ya sıcak bakmamız mümkün değil. Bu konuda bakanlığın mutlaka azınlığımızla oturup konuşması ve diyalog yapması gerekiyor. Bu bize göre en önemli husus." diye konuştu.
MEHMET ŞERİF
Rodop - Meriç illeri SÖPA Mezunu Öğretmenler Derneği Başkanı Mehmet Şerif, Batı Trakya Türk azınlığının eğitimi için dernek olarak çok ciddi çaba içinde olduklarını söyledi.
Öncelikle, Selanik Üniversitesi'nde açılmak istenen Azınlık Eğitimi Bölümü ile ilgili olarak konuşan Şerif, sözkonusu okulun azınlık mensubu üyelerin yanı sıra diğer çoğunluk mensuplarına da açık olduğunu iddia etti. Şerif, ancak bu bölümün resmileştirilmediğini hatırlattı.
Azınlık eğitimi için en az 4 yıllık olmak şartıyla eğitim fakültesine ihtiyaç olduğunu söyleyen Şerif sözlerine şöyle devam etti: "Bizlerin dernek olarak azınlık eğitimi hususunda önemli gayretlerimiz oldu ve olmaya devam ediyor. Çünkü biz azınlık olarak, bu ülkenin birer Yunan vatandaşı olarak bunları hak ettiğimizi düşünüyorum. Yunan devletinin bu haklı taleplerimizi en kısa sürede yerine getireceğini ümit ediyorum."
"DEDEAÄžAÇ'TA AÇILMASI PLANLANAN OKUL BİZLERİ TATMİN EDEBİLİR"
Azınlık okullarında görev alan öğretmenlerin; vasıflı ve donanımlı olması gerektiğini vurgulayan Şerif, "Şu anda maalesef azınlık eğitimi için öğretmen yetiştirme konusunda ciddi sıkıntılar yaşanmaya devam ediyor. Şu anda okullarımızda görev yapacak öğretmenleri yetiştiren bir bölüm faal olarak çalışmıyor. Bunun için aslında ideal olan en az 4 yıllık bir eğitim fakültesi. Ancak şu anda Dedeağaç'ta açılması planan okul (Didaskalio) da bizleri tatmin edebilir diyorum. Çünkü bu okul normal fakülteden mezun olan kişileri alacak. Yani lisans üstü bir eğitim verileceği söyleniyor. Bu bölüme girmek isteyenler ilk önce bir Türkçe yeterlilik sınavına tabi tutulacak. Yani herkes bu bölüme alınmayacak. Bir buçuk yıl bu bölümde okuduktan sonra da azınlık okulunda görev yapacak öğretmen olunacak. Bu projenin mevcut şartlarda tatmin edici olabileceğini söylemek gerekir." diye konuştu.
"BİZLER BURADA KENDİ ÇOCUKLARIMIZI EZDİK, ÇOK KURBANLAR VERDİK"
Azınlık öğretmenlerinin mutlaka iyi yetişmiş olması gerektiğini kaydeden Şerif sözlerine şöyle devam etti: "Hiç kimse kusura bakmasın, bizler burada kendi çocuklarımızı ezdik. Çok kurbanlar verdik. Bunlardan vazgeçmek ve daha fazla kurban vermemek için mutlaka daha kaliteli eğitime ihtiyaç var. Bu sadece eğitimin Türkçe ayağındaki eğitmenler için değil, Yunanca eğitim ayağındaki eğitmenler için de geçerlidir. Dolayısıyla azınlık eğitiminde yer alacak eğitim kadrolarının alanlarında uzman olmaları gerekir. Bu hepimizin yararına olacaktır."
"TÜRKİYE'DEN EÄžİTİMCİLER DE GÖREV ALMALI"
Dedeağaç'taki söz konusu bölümün açılmasıyla ilgili çalışmaların devam ettiğini hatırlatan Mehmet Şerif, "Elde edilen bilgilere göre, hükümetin bu konuda son aşamaya geldiği söyleniyor. Okulla ilgili kararın resmi gazetede yayınlanması gerekiyor. En kısa zamanda gereken çalışmaların tamamlanacağına inanıyoruz. Şunu da vurgulamak istiyorum ki; bu bölümde mutlaka Türkiye'den eğitimcilerin görev alması gerekiyor." diye konuştu.
ASIM ÇAVUŞOÄžLU
Batı Trakya Medrese Mezunu Müslüman Muallimler Cemiyeti Başkanı Asım Çavuşoğlu da öğretmenin önemine değinerek, "Öğretmenler kültürümüzün , dini ve milli değerlerimizin yeni nesillere aktarılmasında en önemli görevi deruhte eden kıymetli insanlardır. Her öğretmenin milli, manevi değerlere bağlı ve bu değerlerle barışık, toplumsal sorumluluk sahibi olması, içinde bulunduğu toplumun yükselmesi için şarttır." dedi.
"LOZAN'A GÖRE OKUL KURMA VE ÖÄžRETMEN BELİRLEME HAKKIMIZ VAR"
Çavuşoğlu, Lozan Antlaşması'nın Batı Trakya Türk azınlığına kendi okullarını ve eğitim kurumlarını açmak, yönetmek ve denetlemek hakkını verdiğini kaydederek, azınlık okullarında Türkçe eğitim yapacak öğretmenlerin okul encümenleri ve öğrenci velilerinin tercih ve onayları doğrultusunda görevlendirildiğini hatırlattı. Çavuşoğlu, çıkarılan kanun ve yönetmeliklerle azınlığın takdir ve tercih hakkının ortadan kaldırıldığını söyledi.
ÖÄžRETMEN OKULLARI MEZUNLARI
Geçmişten bu yana azınlık okullarında görev yapan öğretmen gruplarına değinen Asım Çavuşoğlu, eski öğretmenlerin en zor şartlarda çalıştığını, ancak azınlığın kültürünü ayakta tutmayı başardıklarını vurguladı. Azınlık okullarındaki öğretmen ihtiyacının karşılanması için Türkiye ile Yunanistan arasında 1951 yılında yapılan Kültür Anlaşması çerçevesinde çok sayıda öğrencinin Türkiye öğretmen okullarına gönderildiğini dile getiren Çavuşoğlu, "Bu öğrenciler 1960'lı yılların başında öğretmen olarak Batı Trakya'ya dönmeye başlayınca haklı olarak azınlığımız, Türkiye'de sistemli bir eğitim görmüş formasyonlu öğretmenleri tercih etmeye başlamıştır." dedi.
SÖPA VE SÖPA SONRASI DÖNEM
Yunanistan'ın, 1968 yılında medreselerin devamı denilebilecek olan Selanik Özel Pedagoji Akademisi'ni "devlete güvenilir öğretmen" yetiştirmek amacıyla açtığını belirten Asım Çavuşoğlu, "Lisan bilgisi ve akademik formasyonları zayıf bir durumda mesleğe başlayan bu arkadaşlar, genelde görevlerini tam icra edememelerinin sonucu, çalıştıkları okullarda eğitim seviyesinin düşmesi, haklı olarak velilerin ayaklanmasına neden olmuştur. Nihayet azınlık eğitiminin felç olmasını tetikleyen SÖPA'nın açılışından 43 sene sonra kapatılmasına gidilmiş, SÖPA'nın yerine Selanik Aristotelio Üniversitesi'nde azınlığa öğretmen yetiştirme bölümü açılacağı kararı açıklanmıştır. Sözkonusu bölümün Eğitim Bakanlığı tarafından eğitimine ara verildiğinden bu bölümün de akıbeti meçhul bir hale dönüşmüştür. İçinde ne olduğu bilinmeyen kapalı bir kutu halini almıştır." diye konuştu.
"AZINLIÄžIN TALEP ETTİÄžİ, AZINLIK EÄžİTİMİ STATÜSÜYLE ÖRTÜŞEN BİR YÜKSEK ÖÄžRETİM KURUMUDUR"
Son yıllarda azınlık okullarında görev yapacak eğitimcileri yetiştirmek için Dedeağaç'ta bir bölümün açılacağından söz edildiğine dikkat çeken MMMMC Başkanı Çavuşoğlu, "Kısaca yönetim buradan da başka bir öğretmen türü yetiştirme gayreti içindedir. Oysa talep edilen azınlık eğitim sistemiyle, özel ve özerkliğiyle örtüşen, yüksek öğretim fakülteleriyle eşdeğer ve yalnız azınlık öğrencilerinin alınacağı bir bölümün açılmasıdır." dedi.
"OKULLARIMIZ BİLİNÇLİ BİR ŞEKİLDE DEVLET OKULU SİSTEMİNE BAÄžLANDI"
Asım Çavuşoğlu sözlerini şöyle tamamladı: "Eğitimimiz hergün biraz daha içinden çıkılmaz bir hal alarak krize doğru gitmektedir. Okullarımız devlet okulu statüsüne bilinçli bir şekilde sokuldu. Devlet ve özel okullar sistemine bağlandı. Okulların tamiratını devlet yapıyor. Hani okullarımız özel, eğitimimiz özerk idi? Hani azınlığımızın temel hak ve özgürlükleri hem de uluslararası antlaşmalarla tanınmış idi?"