21-12-2015
"Bazı azınlık kurum başkanları ve milletvekilleri derneğimizi hedef gösteriyor"
Rodop - Evros SÖPA Mezunu Öğretmenler Derneği, yayımladığı açıklamayla son dönemde azınlık eğitimindeki "Öğretmen Sorunu"yla ilgili görüşlerini dile getirdi.
Konuyla ilgili tartışmalara değinen dernek yönetimi, azınlık kurum ve temsilcilerinin tepki gösterdiği Dedeağaç'taki "öğretmen okulu"nu (Didaskalio) destekledikleri için bazı azınlık kurum başkan ve milletvekilleri tarafından hedef olarak gösterildiğini iddia etti.
Açıklamada; "Kimin söyleyecek neyi varsa söylesin yalnız derneğimizin bu şekilde hedef alınmasına asla müsaade etmeyiz. έ¥asalaşmış olumlu bir seçenek elimizde dururken, kalkıp da başka alternatifler aramak yeni maceralara davetiye çıkartmaya benzer. Bu konu üzerinde herkesin sağduyulu olması ve mantıklı bir şekilde hareket etmesi öncelikle azınlık eğitiminin yararına olacaktır." ifadelerine yer verildi.
Rodop - Evros SÖPA Mezunu Öğretmenler Derneği'nin açıklaması şöyle: "Son zamanlarda yerel basınımızın bir gazetesinde çıkan 'Öğretmen Sorunu' başlığı altında ağırlıklı olarak haber yaptığı ve 2014'te Azınlık Eğitimi ile ilgili yasada kabul edilen Dedağaç'ta önümüzdeki dönemlerde faaliyete geçmesi öngörülen Öğretmen Okulu (Didaskaliyo) hakkında birçok görüşler gündeme geldi. Αzınlık eğitimi toplumumuzun can damarı olması münasebetiyle böyle önemli bir konunun tartışılması, konuşulması ve haber yapılması çok önemlidir. Herkesin ve her kesimin görüşlerini açık bir dille ifade etmesi bizce çok doğaldır.
Öncelikle şunu belirtmemiz gerekir ki bu konudaki herkesin görüşlerine saygı duyuyoruz ve her görüşü de önemsiyoruz.
Ancak bazı Azınlık kurum başkanları ve milletvekilleri tarafından derneğimiz konuyla ilgili olarak doğru hareket ettiğine inandığımızdan dolayı hedef gösterilmeye çalışılmaktadır. Bu durumu bu şekilde kabullenmemiz ve sessiz kalmamız da asla mümkün değildir.
Rodop-Evros illeri S.Ö.P.A. Mezunu Öğretmenler Derneği, 1994'ten bu yana Azınlık eğitiminde herhangi yanlış bir müdahalenin ve her kim tarafından yapılmak istenmişse her zaman karşısına geçmiş ve Azınlık Eğitiminin kırmızı çizgilerinden asla taviz vermemiştir. Derneğimiz Azınlık Eğitimi anlaşmalar gereği nasıl olması gerekiyorsa her zaman onu savunmuş ve bugüne kadar onu korumuştur. Yapılacak herhangi bir usülsüzlük ya da herhangi yanlış bir uygulama direkt geleceğimiz olan öğrencilerimize yapılmış bir usulsüzlük saymıştır. Bu da geleceğimiz olan yeni nesilleri etkileyeceği için derneğimiz her zaman Azınlık Eğitiminin kalitesini yükseltmek, muasırlaştırmak için var gücüyle çalışmaktadır.
Bundan sonra da istikrarlı bir şekilde belirlemiş olduğu hedefler doğrultusunda ilerlemeye devam edecektir. Çünkü azınlığımızı ayakta tutan kurumların en başında okullarımız gelmektedir.
Bizler eğitim sendikası olmaktan ziyade en başta öğretmeniz. Geleceğimizin şekillenmesinde en önemli rolü üstlenen biz öğretmenleriz. Bizler, öğrencilerimize yaptığımız yatırımların, geleceğimize yatırım olduğunun bilinciyle, eğitim alanındaki çalışmalara büyük önem vermekteyiz.
Biz her zaman öğrencilerimizin en yüksek düzeyde kaliteli bir eğitimi nasıl alacaklarını hedeflemiş ve ilke edinmişiz. Bizler, eğitimin içinde hiçbir siyasetin yeri olmadığına inanan eğitim camiasıyız. Eğitimi, eğitimci bilir ilkesiyle hareket ederiz.
Dernek olarak neden Didaskaliyo'ya olumlu yaklaştığımızı anlatmaya başlamadan önce olayı en başından ele almak belki de en doğrusu olacaktır. Bilindiği üzere S.Ö.P.A 2011 yılında devlet tarafından aniden, yerine alternatif sunulmadan kapatıldı. Peki, neden kapatıldı? Çünkü azınlık kapatılmasından yanaydı ve artık kapatılması gerekiyordu. Peki, azınlık ne istiyordu?
Biz eğitim camiası olarak 4-12-2007 68 protokol ve 5-9-208 ve 70 protokol numaralı evraklarımızla dönemin Milli Eğitim Bakanı Evripidis Stilianidis'ten S.Ö.P.A'nın Lozan Antlaşması ve iki ülke arasındaki kültür protokolleri uyarınca S.Ö.P.A'nın dört yıllık çağdaş eğitim fakültesi haline getirilmesine, eğitim standartlarının yükseltilmesine, orada eğitim görecek olan öğrencilerin sadece azınlık mensubu olmasına, Türkçe dili yeterlilik sınavına tabi tutulmasına, Türk Dili ve Edebiyatı ve Din Kültürü derslerinin Türk-Yunan eğitim işbirliği çerçevesinde Türkçe olarak yapılmasını talep ediyorduk. Bu talebimiz o zaman gerçekleşmedi çünkü bizim 8 yıl önce istediğimiz özerk fakülteyi bugün 4 yıllık fakülte (Tomea) isteyenler o zaman nerede idi? Bugün ne gariptir ki bizim istediğimiz Didaskaliyo'yu istemeyip yeni Fakülte (Tomea) ister hale gelmişlerdir.
Bizler neden Dedağaçtaki Öğretmen Okulunu savunduğumuzun konusuna gelince; cevabı aslında çok basit. Didaskaliyo, eğitim fakültesinden mezun olmuş ve pedagojik formasyonu almış olan eğitimcilere hitap etmektedir. Şunu da açıkça belirtmek gerekir. Bu öğretmen okulu bazılarının iddia ettiklerine göre bir seminer okulu değildir. Aksine Azınlık Okullarında Türkçe ayağında çalışacak öğretmenlerimize yüksek düzeyde ileri eğitim verecektir. Okullarımızda Türkçe müfredatına ait dersler (Türk dili, Matematik, Fen ve Teknoloji, Din Kültürü, İslam Dini) üzerinde uygulamalı eğitim teknikleri, öğretim ve denetim metotlarına ilişkin konular Türkçe olarak yapılacaktır.
Dedağaçtaki Öğretmen Okulu adayları kesinlikle Batı Trakya Azınlık mensubu olacak, Yunanistan'ın herhangi bir Pedagoji Fakültesinden mezun olacak ve Türkçe yeterlilik belgesine (έ“2/C2) sahip olacaktır.
Bize bu konu ile ilgili Senatο'dan yapılan bilgilendirmeye göre derslerin çoğu Türkçe olacak. Öğretim üyeleri Trakya Üniversitesinden üniversiteler arası işbirliği çerçevesinde getirilecek ve azınlığımızın içinden ilgili branşlarda yetişmiş akademisyenler varsa bu bölümde görev alacaktır. Eğitim bir buçuk yıl sürecek ve bu aynı zamanda yüksek lisans olarak da sayılacak. Burada mantık olarak bize ters düşen bir durum yoktur. Bunun için Didaskaliyo alternatif olabilir diyoruz. Didaskaliyo'ya girecek öğretmen adaylarının sıfatı zaten öğretmen olacak, gerekli formasyon donanımını almış olarak girecek.
Ayrıca bizler dernek olarak bu okula sadece Yunanistan'ın herhangi bir Eğitim Fakültesinin Pedagoji bölümünden mezun olmuş bir öğretmenin girmesiyle yetinmemesini, oraya Azınlık mensubu olan, yurt dışındaki Eğitim Fakültelerinden mezun olmuş, Yunanistan'da diplomasını (DOATAP) tanıtmışsa o öğretmenimizin de oraya girebilmesini istedik ve istiyoruz.
Alternatif olarak öne sürülen Selânik'teki Aristotelyon Üniversitesi'ndeki bölümün (Tomeas'ın) resmileştirilip devam ettirilmesinin istenmesine gelince, bu öneriler bizleri hayretlere düşürmüştür. Çünkü Selânik'teki Bölüm en başta herkese açık olan bir bölümdü. O bölüme (Tomeas'a) isteyen herkes yani azınlık, çoğunluk, öğrencisi herkes oradan azınlık öğretmeni olarak mezun olabilmekte.
Biz bu durumu Sayın Dragona'ya sorduğumuzda bize şu cevabı vermişti: «έ’öyle bir bölümün sadece azınlık mensubu olan öğrencilerine hitap etmesi mümkün değildir, bu anayasaya aykırıdır. Böyle bir şeyin yapılabilmesi için anayasanın değiştirilmesi gerekir» ifadelerini kullanmıştı. Ayrıca Selanik'teki dönemin pedagoji bölümü başkanı da azınlığa açık bir fakültenin yapılması mümkün olmadığını belirtmişti.
Buradan sayın milletvekillerimize açık bir şekilde soruyoruz. Bu bölümden mezun olan çoğunluk mensubu öğretmenini ya da azınlıktan olmayan biririnin Azınlık okullarında Türkçe müfredatında çalışmasını nasıl önleyeceksiniz? Azınlık okullarında kendi kültürümüze sahip olmayan bir öğretmen mi istiyorsunuz?
Ayrıca iddia edildiği kadar Selânik'teki Aristotelyon Üniversitesindeki bölümde (Tomeas) yeterli derecede Türkçe dersleri verilmemiştir. O bölümde Türkçe dersleri seçmeli olarak okutulmuştur. Giriş sınavlarında herhangi bir Türkçe yeterlilik sınavı yapılmamıştır. Türkçe sınavına tabi tutulmadan bölüme alınmışlardır. Olay aslında çok açık ve nettir. Dava SÖPA'lı öğretmenleri tamamen eğitim alanından yok etme davasıdır.
Böyle bir bölüme derneğimizin destek vermesi mümkün değildir. Selanik Aristotelyon Üniversitesindeki Bölümü isteyenler hangi mantığa, hangi akla dayanarak ve üstelik niçin Selânik'te olmasını istediklerini anlamakta güçlük çekiyoruz. Bizce adı konulamadan faaliyetinin durdurulması son derece isabetli olmuştur.
Buna paralel olarak azınlık eğitimine öğretmen yetiştirmek amacıyla dört yıllık bir Fakülte önerisi ortaya atıldı. Diyelim ki fakülte kabul edildi. Bu fakülteye kimler girebilecek? Oraya nasıl girilecek? Öğretim üyeleri nereden olacak ve verilen eğitimin kalitesi ne olacak? Bütün bunlar soru işareti. Tabii ki bu konuda görüşümüz azınlık temsilcileri ve kurumları olarak hepimiz bir araya gelerek bu konuları artıları-eksileri ile birlikte tartışıp, kalıcı bir sonuca gidilmesini istiyorsak, uzun vadeli düşünmememiz gerekir. Kimin söyleyecek neyi varsa söylesin yalnız derneğimizin bu şekilde hedef alınmasına asla müsaade etmeyiz.
έ¥asalaşmış olumlu bir seçenek elimizde dururken, kalkıp da başka alternatifler aramak yeni maceralara davetiye çıkartmaya benzer. Bu konu üzerinde herkesin sağduyulu olması ve mantıklı bir şekilde hareket etmesi öncelikle azınlık eğitiminin yararına olacaktır.
Bizler eğitim camiası olarak, her zaman eğitim bilimlerinde iyi yetiştirilmiş, her yönden donanımlı öğretmen istemek ve onu okullarımızda bulundurmak, gelecek kuşaklarımıza kaliteli eğitim vermek bizim öncelikli prensibimizdir. Kaliteli eğitim almış bir toplum ise her zaman vatanına, milletine faydalı bir toplumdur."