Yunanistan’daki telefon dinleme skandalıyla ilgili tartışmalar döndü dolaştı Batı Trakya Türklerine geldi! Yunanistan Meclisi İkinci Başkan Yardımcısı Haralambos Athanasiu’nun bir TV programında Batı Trakya’daki azınlık milletvekillerinin "ulusal güvenlik nedeniyle gerekirse dinlenebileceği" yönündeki açıklaması tartışmaları farklı bir boyuta taşıdı.

PASOK partisi liderinin telefonunun dinlenmesiyle başlayan ve iki istifaya neden olan, Başbakanın ulusa seslenerek “dinleme yasal yapılmış ancak bundan haberim yoktu, haberim olsaydı izin vermezdim” açıklamasına neden olan ve ülkedeki siyasi tansiyonu zirveye taşıyan skandala neden olan telefon dinlemeleri Lesvos YDP Milletvekili ve Meclis İkinci Başkan Yardımcısının röportajıyla bir olaya bir anlamda Batı Trakya boyutu eklendi.

Her şey sayın Athanasiu’nun "Diyelim ki Ortodoks Hıristiyanlardan tamamen farklı bir dini yönelime sahip bir, örneğin kuzey Yunanistan’dan Müslüman bir milletvekili, komşu bir ülkeye, Türkiye'ye düzensiz göçmenlerin nerelere girebileceği konusunda bilgi veriyor. Bu durumda neden dinlenmesin? Burada öncelikli olan ulusal güvenliktir.” sözleriyle başladı.

Dinleme skandalına “meşruiyet” arayan Athanasiu, “ulusal güvenlik” tezine gerekçe olarak bu ülkenin vatandaşı olan Batı Trakya Türklerini göstermekten çekinmedi.

Dinlemeleri haklı ve meşru göstermek adına Batı Trakya’daki azınlık milletvekillerini bu düşüncesine “malzeme” yaparken, Batı Trakya Türk Toplumu’nu da “potansiyel düşman”, “potansiyel tehlike” olarak lanse etmekten ve ötekileştirmekten de ne yazık ki çekinmedi sayın Athanasiu. Batı Trakya Müslüman Türk Toplumu bir kez daha “iç düşman” ilan edildi. Aslında sayın Athanasiu’nun ifadeleri bir anlamda “itiraf” da sayılabilir. Azınlığın oylarıyla seçilen milletvekillerinin dinlenip dinlenmediğiyle ilgili bir soru önergesi veya Andrulakis örneğinde gördüğümüz türden bir gelişme olur mu acaba? Bekleyip göreceğiz.

Sayın Athanasiu’nun düşüncelerine Batı Trakya Türklerini “malzeme” yapması ilk değil! Yunanistan’daki göçmenlerle ilgili tartışmaların zirvede olduğu dönemde “Böyle devam ederse Midilli, ikinci Gümülcine olacak” diyen Athanasiu’nun göçmen sorunuyla, Batı Trakya Türk Azınlığı’nı bağdaştırması da bu zihniyetin seviyesini açıkça ortaya koyuyor. O dönemde de Athanasiu yoğun tepki görmüştü.

Athanasiu’nun eski bir adalet bakanı ve eski Yargıtay savcısı olduğu da dikkate alınırsa, Batı Trakya Türk Toplumu’nun karşı karşıya olduğu zihniyet daha iyi anlaşılacaktır.

PASOK liderinin telefonunun dinlenmesiyle patlak veren ve ülkeyi adeta sarsan dinleme skandalına meşruiyet arayışında olan ve bunun için çareyi Batı Trakya Türklerini örmek olarak göstermekte gören siyasiler ne yazık ki Athanasiu ile sınırlı değil!

Yunanistan'da; demokrasi, eşitlik, insan hakları gibi kavramlar Batı Trakya Türkleri söz konusu olunca sözde "ulusal güvenlik" engeline takılmaya devam ediyor! Batı Trakya Türkleriyle ilgili AİHM kararlarının 14 yıldır uygulanmamasının gerçek nedeninin de bu olduğuna şüphe yok...