09-08-2024
AB Komisyonunun Yunanistan’la ilgili hukukun üstünlüğü raporuna eleştiri
Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun 24 Temmuz’da Yunanistan’da hukukun üstünlüğü hakkında yayımladığı son rapor ile ilgili 14 insan hakları ve medya özgürlüğü kuruluşunun yaptığı ortak açıklamada, raporun medya özgürlüğü ve sivil toplumun karşı karşıya olduğu kritik sorunları göz ardı ederek okuyucuları yanılttığı ifade edildi.
Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun 24 Temmuz’da Yunanistan’da hukukun üstünlüğü hakkında yayımladığı son rapor ile ilgili 14 insan hakları ve medya özgürlüğü kuruluşunun yaptığı ortak açıklamada, raporun medya özgürlüğü ve sivil toplumun karşı karşıya olduğu kritik sorunları göz ardı ederek okuyucuları yanılttığı ifade edildi.
Ortak açıklamada, AB Komisyonunun raporundaki aşırı olumlu anlatımın sahadaki gazeteciler, aktivistler ve sivil toplum kuruluşları tarafından tecrübe edilen endişe verici gerçeklik ve Yunanistan’da hukukun üstünlüğünün kötüye gittiğine dair artan uluslararası endişeyle keskin bir tezat oluşturduğuna dikkat çekildi. Açıklamada, bu durumun AB Komisyonunun Yunanistan’da hukukun üstünlüğü ve temel hakları destekleme konusundaki istekliliğine ilişkin endişeleri arttırdığı not edildi.
Açıklamada ayrıca yeni göreve gelen AB Komisyonunun basın özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar, sivil topluma yönelik baskılar ya da hukukun üstünlüğü ilkesinin ihlal edildiği belirli örnekleri kamuoyu önünde kınama da dahil olmak üzere üye devletlerde temel haklar ve demokratik değerlerin muhafazasına yönelik taahhüdünü sürdürme konusunda daha güçlü bir duruş sergilemesi gerektiğinin altı çizildi.
AB Komisyonunun 2024 Hukukun Üstünlüğü Raporu ile ilgili sivil toplum kuruluşları ve diğer paydaşlara yönelik danışma sürecine aktif olarak katılan Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF), Yunanistan ülke raporu için yazılı katkısını AB Komisyonuna iletmişti. ABTTF, Batı Trakya Türk toplumunun sorunlarını aktardığı yazılı katkısında, Yunanistan’ın Batı Trakya Türk derneklerinin yer aldığı Bekir Usta ve Diğerleri Dava Grubu ile ilgili aleyhindeki AİHM kararlarını 2008 yılından beri uygulamadığını ve Türk toplumunun örgütlenme özgürlüğünü ihlal ettiğini dile getirmişti.