31-08-2024
Ahmet Kurt’tan tartışmalı meclis toplantısı hakkında açıklama
İskeçe iline bağlı Mustafçova Belediye Başkanı Ahmet Kurt, geçtiğimiz günlerde belediye meclis toplantısında yaşanan tartışma ve Şahin Eski Nahiye Müdürü Ahmet Kopel’in fenalaşarak hastaneye kaldırılmasıyla ilgili olay hakkında açıklama yayımladı.
31 Ağustos 2024 Cumartesi
İskeçe iline bağlı Mustafçova Belediye Başkanı Ahmet Kurt, geçtiğimiz günlerde belediye meclis toplantısında yaşanan tartışma ve Şahin Eski Nahiye Müdürü Ahmet Kopel’in fenalaşarak hastaneye kaldırılmasıyla ilgili olay hakkında açıklama yayımladı.
Belediye başkanı Kurt açıklamasında kendisini eleştiren muhalefet listelerine tepki gösterdi. Ahmet Kurt, Şahin Eski Nahiye Müdürü Ahmet Kopel’in hastaneye kaldırılmasıyla ilgili olarak “Nahiye Müdürü Kopel bey Çarşamba günkü toplantıda, kaos ortamından rahatsızlanıp, ambulansla hastaneye sevk edildi. Bize geçmiş olsun, rabbim şifa versin dilemekten başka hiçbirşey düşmez.” ifadesini kullandı.
“İKİLİ KANKALAR PROVOKATÖRLÜĞÜ AYRI AYRI BAŞARAMAYACAKLARINI ANLAMIŞ OLACAKLAR”
Kurt, “İkili kankalar provokatörlüğü ayrı ayrı başaramayacaklarını anlamış olacaklar ki, eriyen tabanını konsolide etme çabasına giriştiler.” görüşünü kaydetti.
Mustafçova Belediye Başkanı Ahmet Kurt’un açıklası şöyle: “Saygıdeğer soydaşım, değerli Mustafçova Belediyesi sakini. Bu yazıyı, olabildiğince kısa tutmaya çalışacağım. İçinde hakikati aramaya dair bir ışık yanıyorsa, birkaç dakikanı ayırıp kulak vermeni istiyorum.
Malum, bizim ikili kankalar, provokatörlüğü ayrı ayrı başaramayacaklarını anlamış olacaklar ki, eriyen tabanını konsolide etme çabasına girişti yine. Fakat en sonda söyleyeceğimi yine en başta söyleyeyim ki, bundan sonra yazımı okumaktan sıkılanlar en azından bu hakikatin ışığıyla aydınlansın. O da şudur:
Nifak tohumu saçmaya çalışanlar her daim mağdurdurlar. Yani mağduru oynarlar. Bu, tarih sahnesinde hep ama hep böyle olmuştur.
İktidar olurlar, mağdurdurlar.
Anamuhalefet olurlar, yine mağdurdurlar (!).
Hatta saçtıkları nifak tohumu nispetince milletimizin ferasetinden nasibini alarak muhalefet olurlar, onu da yapamadıkları için anamuhalefeti galeyana getirerek mağduru oynarlar.
Burada yazılan her 10 kelimeden 9’undan mağduriyet üretebilecek maharette ve yetenektedirler.
Siz, onları, yetenekli oldukları mevkiye çok büyük bir ustalıkla emekli ettiniz 8 Ekim ve 15 Ekim akşamı. Bize, ürettikleri hamaset sanatını takdir etmek düşer.
Seçim kampanyasında da böyle değil miydi? Biz, icraat konuşalım derken, 2019’daki mitinglerde de, 2023’teki mitinglerde de fikrimizce yönetimin yanlışlarını dile getirirken, bunu bir bayram havasında milletimize anlatmaya çalışırken haindik, bilmem neciydik, şuncuyduk, buncuyduk.
Şimdi, meclisin içtüzüğü gereği konuşması gereken sürenin kat be kat fazlasını kullanıyorlar, 3-5 aynı soruyu cevapladığımız halde, diğer meclis üyelerinin de hakkına girerek sürelerini aşıyorlar, yine mağdur de oluyorlar. En son olan meclis toplantısında da öyle olmadı mı? Hatta bu kankalardan biri iktidarının hırsıyla “sizi ayaklarmın altında istemiyorum” derken de mağduriyet rolü oynamadı mı günlerce? Doymaz bir kavga hırsıyla fikir yerine etrafa kaos saçmıyor mu?
Hafızanı yokla kardeşim:
Manipülasyonlarla, ses kayıtlarıyla, alavere dalavere ile kim uğraştı miting miting, köy köy?
Kim bizim ailelerimize küstahça dil uzattı?
Soyadımızın aslına dahi tahammül edemeyip, ruhunun karanlığındaki faşizm ruhunu her defasında ortaya çıkaranlar mı bugün haktan, adaletten, insanlıktan bahsediyor?
Velhasıl, gelelim son meclis toplantısındaki olaya.
Herkes, bu toplumun dinamiklerini bilen herkes, kendi kaynağından, eşinden-dostundan az çok olanları biliyor. Buradaki amacım, sana karşı kendimi aklamak ve haklı çıkarmak değildir. Bizi bilen bilir, bilmeyen de kendisi gibi bilir. Eski Şahin Nahiye Müdürü Kopel bey Çarşamba günkü toplantıda, kaos ortamından rahatsızlanıp, ambulansla hastaneye sevk edildi. Bize geçmiş olsun, rabbim şifa versin dilemekten başka hiçbirşey düşmez.
Neden mi?
Çünkü oluşturdukları kaos, yıllardır saçtıkları nifak tohumları bize, hizmetlerimize ve milletimize zarar vermez, veremez. Kem söz de sahibine aittir, kem göz de sahibine aittir. Döner dolaşır, sahibini bulur.
Kimden olursa olsun, kaynağı ne olursa olsun, kaos ortamında kimse çalışmak istemez. Kaosla hiçbir iş yürümez zaten. Hele hele bu iş millete hizmet gibi incelikli bir işse, tartışılması gereken ideolojilerdir, fikirlerdir. Atalarımız “barika-i hakikat, müsademeyi efkardan doğar” demişlerdir. Sundukları, tartıştıkları, ifade ettikleri, dile getirdiklerinin 250 gramı milletimizin menfaati niyetiyle olsa, inan o fikri baş tacı eder, o fikrin tellalı olurum.
Diyeceksin ki sen niyet-ölçer misin?
Değilim tabi ki. Ama,
"Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde." tespitini hep beraber tecrübe etmedik mi 2014-2023 tarihleri arasında?
Gelelim eski nahiye müdür Kopel beye. Kopel bey!
Ekim seçimlerindeki milletimizin seni emekliliğe ayırmasını hazmedemeyip, “azıcık aşım, ağrısız başım prensibinin olmadığı yerde ben de yokum” dermişçesine yemin törenine gelmeyip, sonradan da seni o kalabalığın içerisinde görmediğimiz o akla ziyan bahanesiyle, ağababaların gibi bir mağduriyet oluşturmaya çalışmadın mı?
Son meclis toplantısında, hakkın olmadığın halde bir meclis üyesinin sandalyesini işgal ettin. Yaşına-başına hürmet ettik, yerinden kalkmasın dedik, toplantıyı oradan seyretsin nolacak ki.
Anlaşılan o ki, bu millet sizin gibi başka Ali kıran baş kesen görmedi.
Fakat gerçekten de “iyilikten maraz doğar”mış. Bu jestimizi su-i istimal edip, telefonunu çıkarıp, hukuki hiçbir hakkı, dayanağı ve zemini olmadığını bile bile, sırf o kaosu oluşturmak ve gündemde kalmak için video kaydına almaya başladı. Bu provokatif hareketinden sonra tansiyon yükseldi ve yaşanan o karmaşanın içinde fenalaştı. Hiçbir partilimiz, hiçbir meclis üyemiz kendisine fiziki bir saldırıda bulunmadı. Fakat her iki taraf da, ne yazık ki, sözel saldırıda bulundu. Bizler bu durumdan esef duyup, oturuma ara verdik.
Bu durumun sebep-sonuç ilişkisini değerlendirmek bize düşmez, belki var olan (varsa) bir kronik hastalığı ortamın tansiyonunu kaldıramadı.
Bizim kavgayla işimizin olmadığını cümle alem bilir.
Hem demezler mi “e kardeşim, başkanın o esnada neden şen-şakraktı” ?
Bir de bu arkadaşların diğer kankası, fırsattan istifade diyerek, ilmince bize hukuk dersi vermeye kalkarak, kendi vaatlerini unutmuş olacak ki verdiğimiz vaatleri hatırlatmaya kalkıştı, gücü nispetince de kendisini haber yaptı.
Sevgili kardeşim, ablam, abim!
Hizmetlerimize arada böyle çomak sokmaya çalışacaklar. Böyle pürüzleri pireyi yorgan yapıp kendi kitlesine ve tabanına idealizm gibi satıp, kendileri paşalar gibi yaşayacaklar.
Şu an menfaatleri gereği kanka olmak mecburiyetindeler. Kendilerine tebliğ edilen talimat o yönde belli ki.
Gün gelecek, menfaatleri bitecek, onlara inanan saf yürekli insanımız onların mayasını idrak edecek, işte o zaman kanlı bıçaklı olacaklar.
Endişe etmeyiniz, bu nifak tohumların her daim muhafızları vardır.”