Anasayfa

24-06-2025
Celal Bayar Lisesinden çıkamıyorum…
Dün Gündem Gazetesine uğrayan Batı Trakya Kültür ve Eğitim Şirketi (BAKEŞ) Genel Müdürü Pervin Hayrullah’ın elindeki kitap beni hayli heyecanlandırdı. Gazetenin matbu sayısı için sayfa çizimlerine gömülmüş haldeyken kafamı kaldırdığımda, hayatımın önemli bir dönemine tanıklık etmiş, mezunu olmaktan gurur duyduğum okulumla ilgili bir kitap gördüm Pervin Hayrullah’ın elinde: “Batı Trakya Türklerinin Kültür Abidesi: Gümülcine Celal Bayar Lisesi”.
24 Haziran 2025 Salı

Dün Gündem Gazetesine uğrayan Batı Trakya Kültür ve Eğitim Şirketi (BAKEŞ) Genel Müdürü Pervin Hayrullah’ın elindeki kitap beni hayli heyecanlandırdı. Gazetenin matbu sayısı için sayfa çizimlerine gömülmüş haldeyken kafamı kaldırdığımda, hayatımın önemli bir dönemine tanıklık etmiş, mezunu olmaktan gurur duyduğum okulumla ilgili bir kitap gördüm Pervin Hayrullah’ın elinde: “Batı Trakya Türklerinin Kültür Abidesi: Gümülcine Celal Bayar Lisesi”.

Kitabın yazarı çok yakından tanıdığım, adı geçen liseden benden iki dönem önce mezun olan Nilüfer Erdem. O yıllarda da çok çalışkan ve başarılı bir öğrenci olan Nilüfer, akademik hayatında da önemli işlere imza attı ve Batı Trakya Türk Azınlığının toplumsal hafızasınına eserleriyle büyük katkı sağladı ve sağlamaya devam ediyor.

Doğal olarak henüz kitabın tamamını okuma fırsatım olmadı. Ama ilk işim “İçindekiler” bölümünü açmak ve kendi dönemimle ilgili kısımları aramak oldu. Kitabın 3. bölümü “Celal Bayar Lisesinin Zor Yılları (1973-1995)” başlığını taşıyor. Benim de öğrencilik yıllarımı kapsayan bu bölümün alt başlıklarında, beni en çok etkileyen, hatta travmatik izler bırakan bölüme gözüm takıldı: “Azınlık Liselerinde Sınıf Geçme ve Mezuniyet Sınavları”. Türkçe eğitim aldığımız derslerden, terminolojisine hakim olmadığımız Yunanca dilinde sınava girmek zorunda bırakıldığımız yıllara gittim. 1984 yılında yapılan öğrenci boykotunu hatırladım. Hasta ve ateşli bir şekilde katıldığım o boykot sonrasında zatürrenin eşiğinden döndüğüm günler geldi aklıma.

Sonra gözüm, kitapta yer alan 1972–1986 yılları arasındaki mezun sayılarının yer aldığı tabloya takıldı. 1985-1986 eğitim - öğretim yılının “sıfır” mezun verdiği, aralarında benim de bulunduğum tabloyu inceledim.

Nilüfer Erdem’in kitabında yer verdiği, dönemin Azınlık Okulları Genel Müfettişi’nin velilerden oluşan heyete, “Okulun durumunun nereye gittiğini daha anlamadınız mı?.. Alın çocuklarınızı oradan..” sözleri aslında o dönemde bize yaşatılanların nedenini, niçinini anlamak için fazlasıyla yeterli. Hedef açıktı: Azınlığın en önemli eğitim kurumunu işlevsiz hale getirmek, kapatmak.

Kitaptan bir başka alıntı da okulun geldiği noktayı çok çarpıcı biçimde ortaya koyuyor: “Akın gazetesi, 10 Ekim 1987 tarihli nüshasında ‘Lisemiz Öğrencisiz… Bu Yıl Çalışmıyor’ manşetini kullanmış. ‘Otuz beş yılı aşkın bir süredir faaliyet gösteren ilimizdeki 60 bin azınlık insanının yegâne lisesi, öğrenci yokluğu nedeniyle ve yönetimin arzu ettiği bir şekilde bu yıl çalışamaz hale gelmiştir.’ demiştir…”

Dünden beri zihnimde Celal Bayar Ortaokulu ve Lisesinin sınıflarında, koridorlarında dolaşıp duruyorum. Okulun giriş sınavını kazandığımda duyduğum o büyük heyecan… Sonra her yıl sonunda büyük cam kapının arkasına asılan listelerde adımı ararken yaşadığım gerilim... Sınıfı geçip geçmediğimin ilan edildiği listelerde adımı bulana kadar boğazımda düğümlenen nefesim… Sınıf geçtiğime sevinemediğim, yaprak dökümü misali elenen arkadaşlarımın üzüntüsüyle sevinmenin bana çok ağır geldiği, utandığım yıllar…

Sabahları ders çalışmak için saat 5’e kurduğum, tüm evi ayağa kaldıran, gece yatmadan defalarca kontrol ettiğim çalar saatin sesi yankılanıyor kulaklarımda.

Dünden beri Celal Bayar Lisesinden çıkamıyorum. Kâh gülümsüyor, kâh gözlerim doluyor. Bir damla, sonra bir damla daha… Gözyaşlarımı tutamıyorum.

Yaklaşık 40 kişilik dört sınıf olarak başladığımız ortaokul birinci sınıftan, tek kız öğrenci olduğum 8 kişilik lise son sınıfa kadar uzanan yolculuk gözümün önünden film şeridi gibi geçiyor.

Sevgili Nilüfer’in büyük bir titizlikle kaleme aldığı bu kitapta, bana göre bu okulun sıralarından geçmiş olan herkes kendinden bir şeyler bulacak. Herkes kendi anılarının içinde bir yolculuğa çıkacak.

Toplum hafızamıza böyle değerli bir eser kazandırdığı için Nilüfer Erdem’e ve BAKEŞ’e sonsuz teşekkürler.

Haberler


Özgür Ferhat’tan zeytin üreticilerinin devlet yardımı için soru önergesi

DEB Partisi Avrupa Parlamentosunda temaslarda bulundu

Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulundan okul kapatmalarına tepki

Kimliğiyle Büyüyen Çocuk, Geleceğini Aydınlatır

Yeni Sol Partisinden hayvancılık krizine sert tepki

Danışma Kurulu Başkanı Trampa: “Azınlığımızı bölmeye çalışıyorlar”

Habipoğlu: “Yunanistan’ın böl-parçala-yönet senaryosu başarısız olacak”

Yeni göç yasa tasarısı protesto edildi

1960’tan bu yana en sıcak 3’üncü yaz mevsimi

Rodoplu vefatının yıl dönümünde kabri başında anıldı

Türkiye’nin Rodos Başkonsolosu Kırcalıali görevini tamamladı

Yeni kimlik kartlarında doğum yeri sorunu meclise taşındı