14-03-2017
"Azınlığımızı tehdit olarak göstermek istiyorlar"
Dostluk Eşitlik Barış (DEB) Partisi Genel Başkanı Mustafa Ali Çavuş, ırkçı Altın Şafak Partisi'nin DEB Partisi ve kendisi aleyhine yaptığı suç duyurusuyla ilgili yayımladığı açıklamada, bazı çevrelerin Batı Trakya Türk azınlığını bir tehdit ve tehlike olarak lanse ettiklerini söyledi.
DEB Partisi Başkanı Ali Çavuş yazılı açıklamasında, "Gerek DEB Partisi, gerek DEB Partisi Genel Başkanı olarak Batı Trakya Müslüman Türk azınlığının hakları için mücadele verdik ve vermeye devam ediyoruz. Tüm Batı Trakya Türkleri gibi, DEB Partisi de bu demokrasi mücadelesini her zaman hukuk ve yasalar çerçevesinde yürütmüştür. Bizler haklarımızın dışında bir talebimiz olmadığını defalarca kez ifade etmemize rağmen, hayal dünyası geniş olan ve sanal düşman yaratma konusunda maharetli olan bazı çevreler, bizleri kötülemek ve hedef haline getirmek amacıyla kamuoyunu yanıltmakta, gerek DEB Partisi'ni ve gerekse Batı Trakya Müslüman Türk azınlığını bir tehdit ve tehlike olarak lanse etmektedirler. Bu çabalarını her geçen gün artırmakta ve toplumun huzurunu bozmaktadırlar." ifadelerine yer verdi.
DEB Partisi Genel Başkanı Mustafa Ali Çavuş imzalı açıklama şöyle:
"Gücünü halkımızdan alan DEB Partisi'ni uzun bir zamandır hedefine koyan ırkçı Altın Şafak Partisi şimdi de partimiz ve şahsım aleyhine, Yargıtay Yüksek Mahkemesi (Arios Pagos) nezdinde suç duyurusunda bulundular.
Irkçı Altın Şafak Partisi milletvekili İoannis Lagos 2 Mart 2017 günü meclis Dışişleri Bakanı'nın yanıtlaması için hakkımda bir soru önergesi sundu. Bununla da yetinmeyen ırkçı Altın Şafak Partisi Milletvekili İoannis Lagos 9 Mart 2017 tarihinde hem şahsım, hem de DEB Partisi hakkında mesnetsiz iddialarla suç duyurusunda bulundu. Altın Şafak Partisi, partimizin, şahsımın ve İskeçe Seçilmiş Müftüsü Ahmet Mete'nin, Yunanistan'ın egemenliğine karşı faaliyetlerde bulunduğumuz gibi bir iddiayı ortaya atarak, sözkonusu kişi ve kurumların yanı sıra tüm azınlığı tehdit olarak göstermeye çalışmaktadır. Bu iddia ve ithamların, mantığını yitirmemiş hiç bir insanın kabul etmesinin mümkün olmadığı çok açıktır.
Bu gelişmeler gösteriyor ki haksızlığa uğramış bir toplumun sesi olmaya çalışan ne bir siyasi partiye ne de onun Genel Başkanı'na tahammülleri yok. Oysa biz bugüne kadar demokratik bir hak olan ifade özgürlüğümüzü kullandık. Bu ülke için şehit düşmüş, gazi olmuş dedelerimizin torunları olarak, sadece bu ülkenin vatandaşları olmaya çalıştık. Haksızca elimizden alınan, gasp edilen haklarımızı talep ettik.
Bizlerin yegane amacı toplumumuza uluslararası anlaşmalarla tanınan hakları elde edebilmek ve bu ülkede hakları verilmiş eşit vatandaşlar olarak yaşamak ve ülkemizin geleceği için çalışmaktır. Yasalar önünde eşit vatandaşlar olarak demokrasiye, ifade özgürlüğüne, kardeşliğe ve barışa inanan tüm vatandaşlarımızla, ülkemizde mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmek.
Bu amaca ulaşıncaya kadar yılmadan, yorulmadan ve ürkmeden çalışacağımızı kamuoyu ile paylaşırım."