25-04-2017
GTGB'de "Medeniyetimizin İrfanî Temelleri ve Balkanlar'da Sûfilik" adlı konferans düzenlendi
Türkiye'den Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç'ın konuşmacı olarak katıldığı, "Medeniyetimizin İrfanî Temelleri ve Balkanlar'da Sûfilik" adlı konferans 21 Nisan Cuma akşamı Gümülcine Türk Gençler Birliği'nde (GTGB) gerçekleşti. Aynı zamanda İslam Ülkeleri Parlamentolar Birliği Genel Sekreteri olan Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç'ın konuşmacı olduğu konferans Batı Trakyalı soydaşlardan yoğun ilgi gördü. Kılıç'ın yaklaşık iki saat süren sunumunu dinlemek amacıyla gelen izleyiciler GTGB lokalini sımkısı doldurdu.
Etkinliğe Türkiye'nin Gümülcine Başkonsolosu Ali Rıza Akıncı, Muavin Konsolos Osman Şahin, Rodop Milletvekili Mustafa Mustafa, Gümülcine Seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif, DEB Partisi Genel Başkanı Mustafa Ali Çavuş, Gümülcine Türk Gençler Birliği Başkanı Necat Ahmet, İskeçe Türk Birliği Başkanı Ozan Ahmetoğlu, Kozlukebir Belediye Başkanı Rıdvan Ahmet, Mustafçova Belediye Başkanı Cemil Kabza, İskeçe Müftü Yardımcısı Ahmet Hraloğlu, BAKEŞ Müdürü Pervin Hayrullah, Batı Trakya Camileri Din Görevlileri Derneği Başkanı Sadık Sadık'ın yanı sıra çok sayıda soydaş katıldı.
Konferansın açılış konuşmasını GTGB Başkanı Necat Ahmet yaptı. Osmanlı döneminde Terakkiperver Müslüman Gençler Birliği olarak hayatına başlayan ve 1923 Lozan Antlaşması'ndan sonra 1928'de Türk Gençler Birliği olarak yoluna devam eden bir binanın içinde olduklarını söyleyen başkan Ahmet, "Şu an içinde bulunduğumuz bina 1955 yılında tamamlandı. 1983 yılında maalesef kapatıldı. Mahkeme 29 Kasım 1983'te derneğimizin kapatılmasına karar verdi. 1 Aralık 1983 günü görevli polisler tarafından tabelalar indirildi. Gümülcine Türk Gençler Birliği olarak öğrencilerin Türkiye'deki üniversitelere katılmalarında rehberlik yapmaktadır; yol göstermekte ve üniversiteler ile temasa geçerek öğrenciler için kontenjan talebinde bulunmaktadır. Açık öğretim ve uzaktan eğitim sistemini Batı Trakya'da tanıtarak danışmanlık yapmaktadır" diye konuştu.
Türkiye'nin Gümülcine Başkonsolosu Ali Rıza Akıncı, Anadolu'da, Rumeli'de, Horansan'da Türk milletinin kültürünü mayalayan ana esaslardan olan tasavvuf, irfan, sufîlik gibi değerlerin olduğunu belirtti. Akıncı sözlerine şöyle devam etti: "Klasik düşünce biçimimiz ve bir ilim hayata tatbik edilmeden, sadece bir labaratuvar ve araştırma konusu olarak bırakılmamıştır. Ancak hayata uygulandığında, hayatın içinde yer bulduğunda önemlidir. Bu bilakis tasavvuf için daha da önemlidir."
Etkinlikte konuşan Prof. Dr. Mahmut Kılıç, erenlerin, dervişlerin, alimlerin dünya görüşlerini, İslami anlayışlarını ve insanlara davranış biçimleri anlattı.
Kılıç konuşmasında şunları aktardı: "Seyyid Ali Derghı'ndan başlayarak ta Atina ve Rodos'a kadar her yerde dervişler dediğimiz insanları görürsünüz. Nasıl bir şey anlattılar ki binlerce insanın hidayete gelmesine vesile oldular. Yahya Kemal, "Biz Türkler, Viyana kapılarına kılıçla gitmedik. Biz, Türkler Viyana kapılarına bir elimizde Hz. Mevlâna'nın mesnevisi, diğer elimizde Bulgur pilavı ile gittik." demektedir. Bulgur pilavı bir semboldür. Bulgur pilavı tevazu göstergesidir.
Bu zatların derdi neydi? Her Müslüman gibi en başta ellerinde Kur'an-ı Kerim okurlardı, ama biraz bizden farklı okurlardı. Sadece okuyup geçmezlerdi. Bir ayeti kerimede, düşünün, tefekkür edin emirlerini aldıklarından ayetleri üzerinde derin derin düşünmeye başlıyorlardı. İlk karşılaştıkları ayetlerden bir tanesi, 'Şüphesiz biz Allah'tan geldik, yine Allah'a dönüyoruz.' Hiç bir zaman bunu akıllarından çıkarmadılar. Bir başka ayette, 'Şüphesiz ki ben insanı en mükemmel şekilde yarattım. Sonra ben ona kendi ruhumu verdim.' Bu ayet muhteşemdir. Bu ayetten sonra kendilerine özgüven gelirdi. Bütün kaynakları Kur'an ve sünnetti. Bir başka ayetle karşılaşırlardı. 'Ben, sizi en mükemmel surette yarattım.' Sonra 'Bütün isimlerimi Adem'e bellettim' diyor Allah.
Yine başka bir ayette Allah, 'Ben sizinleyim, nerede olursanız olun.' Derviş bunları kendi özünde hissetmeye başlıyor. Kendi yaratılışı ilahi ki Allah'ın emaneti olan bir özü taşıyor. Bir başka ayette de Allah, 'Ben size şah damarınızdan daha yakınım' demektedir. Bu da bize Allah'la aramızda çok yakın bir mesafe olduğunu göstermektedir. Bunu hissetmemiz gerekiyor.
Bütün bu ayetleri topladığımız zaman, hadisi şerifleri de okuduğumuz zaman bu dervişler, bu yüksek metafizikçiler insanın kaynağının neresi olduğunu, nereden çıktığını, hali hazırda ne yaptığını ve nereye gitmekte olduğunu bilen kişiler olmaları gerekiyor. Bu çok çok önemli. Bu arifler hangi yola bağlı olurlarsa olsunlar, biz, bu alimleri, arifleri ihmal ettik. Özellikle İslâm dünyasının bazı bölgelerinde, İslâm'ı kafa kol kesen vahşi bir din haline getirdiler. Sebebi ise bu dervişlerden ve sufîlerden uzaklaştıkları içindir. Bizimkilerin hiç biri bize böyle bir şey öğretmediler. Komşun gayri Müslim bile olsa komşuna dikkat et, komşunun hakkını ver, dediler. Düşmanlık telkin etmediler, barışı telkin ettiler. Çünkü kendi içlerinde barışı bulmuşlar ve birliği yakalamışlardı. Bu yüzden de etrafındakileri de birleştirirlerdi. Tarihimizde, coğrafyamızda, bizim insanımızın maneviyat erenlerini hesaba katmadan hiçbir üstünlük nazariyesi geçerli olamaz. Bizim gerçek üstünlüğümüz ne topta, ne silahtadır. Gerçek üstünlük bilgidedir, ilimdedir, bilimdedir ki bizimkiler bunları ortaya koydular.
Bizim erenlerimiz var. Onlara ve eserlerine sahip çıkarsak, İslâm dinini onlardan alırsak, dinimiz bir zevk haline gelir. Bizim ecdadın İslâm'ına sahip çıkmamız lazım. O İslam , topraklara ruh veren İslâm'dı. Zannetmeyin ki Balkanlar sadece askeri güçle Müslüman oldu, mümkün değil.
Bütün Balkanlar'da, dağında taşında bu erenleri görürsünüz. Ücra köşeleri tercih etmişlerdir. İster Müslüman, ister gayri Müslüm olsun herkes onlara saygı duydular. Onlar da onları ayırmadılar ve herkese kapılarını açtılar, her gelene hak tebliğinde bulundular.
Biz, geleneğimizden koptuk, yabancılaştık. Tarihlerin anlattığı İslâm bizim içimizdeki İslam dır. Bir gün kendimize dönmek bu demektir. Türkün özü bu felsefededir."
Prof. Dr. Kılıç'ın konuşmasından sonra izleyiciler konuşmacıya soru sorma imkanı buldu.
Etkinliğin sonunda Gümülcine Türk Gençler Birliği Başkanı Necat Ahmet, Prof. Kılıç'a bir ebru tablosu hediye edildi.