03-10-2015
"Biz yok ben var, güven yok güvensizlik var"
Gümülcine'de bilim, politika, psikoloji ve felsefe sempozyumları düzenleyen Fanis Kofidis, Yunanistan'daki ekonomik kriz ve etkileriyle ilgili GÜNDEM'e konuştu.
Ülkenin ekonomik kriz nedeniyle dramatik bir durumda olduğunu anlatan Kofidis, krizin tüm toplumu ve tüm değerleri etkilediğini söyledi. Yunanistan'ın zor bir süreçten geçtiğini anlatan Kofidis, bugünkü durumun çarelerinin olduğunu da sözlerine ekledi.
"BEN YOK, BİZ VAR; GÜVEN YOK, GÜVENSİZLİK VAR"
"Artık değerler krizinden bahsetmek gerekir" diye konuşan Kofidis, ekonomik krizin toplumun değerlerini olumsuz etkilediğini söyledi. Kofidis şöyle konuştu: "Ne yazık ki ülkemizde beş yıl boyunca etkili olan ekonomik kriz değerler sistemi çok olumsuz etkilendi. Ülkemizde değerler krizinden bahsedebiliriz. Toplumda ve insanlarda 'biz' duygusu yerine 'ben' duygusu, 'güven' yerine de 'güvensizlik' hakim olmaya başladı. Bu kriz tüm toplumu ve kurumlarını etkiledi.
Krizin; tarihi, kültürel ve ekonomik etkileri var. Bunun sonucunda bugün Avrupa düzeyinde bir değerler sistemine sahip değiliz. Bu çok önemli. Kurumsal kriz derken neyi kastediyoruz. Devlet ile vatandaş, vatandaş ile devlet ve vatandaşlar arasındaki ilişkilerde sorun var. Ne yazık ki günümüzün şartları gereğince insanlar, fertler bencil oldu. İnsanlar arasındaki güvensizliğin temel nedeni bu. İnsanlar yarını ve toplumun tümünü düşünmek yerine, bugünü ve herkes kendini düşünüyor ve bu şekilde yaşıyor. Tüm toplum şu anda bir krizin içinde yüzüyor. Fakat herşeyi kötü varsayamayız. Toplumda umudumumuzu yitirmememiz için nedenler ve örnek de var."
"SORUMLULUÄžU BASKASINA ATMAK KRİZİN GÖSTERGESİ"
Toplumun içinde bulunduğu krizin en önemli göstergelerinden birinin insanların sorumluluk almak istememeleri olduğunu dile getiren Kofidis, "Herkes sorumluluğu diğerinde arıyor. 'Suç bende değil, diğerinde' şeklinde bir mantık halkın büyük çoğunluğunda hakim düşünce haline gelmiş durumda. Sorumluluğun başkasına atılması, krizin göstergesidir. Vatandaşlar sorumluluğu, diğer vatandaşlara veya politikacılara atarak kolayı tercih ediyor. Bu durum değerler sisteminin ne kadar sakat duruma geldiğini gösteriyor. Yani sorun sadece politikacılarda değil. Politikacılar uzaydan gelmedi. Onlar da bu toplumdan çıktı." ifadelerini kullandı.
"KRİZLE MÜCADELEDE ÇARE GÜVEN TESİS ETMEKTEDİR"
Toplumun içinde olduğu krizle mücadele etmek için birinci koşulun güvenin tesis edilmesi olduğunu kaydeden Fanis Kofidis şunları söyledi: "İnsanlar için en önemli sorun, hakim olan güvensizliktir. İnsalar politikaya, politikacılara, devlete, meclise ve tabii ki tüm kurumlara güvenmeli. Eğer güven yoksa orada sağlıklı bir yapıdan bahsedemeyiz. Vatandaş eğer devlete ve sisteme güven duyarsa o zaman vergisini de tam öder, diğer yükümlülüklerini de yerine getirir."
"CİDDİ REFORMLARIN HAYATA GEÇİRİLMESİ ŞART"
Kofidis sözlerine şöyle devam etti: "Krizle mücadele etmek ve krizden çıkabilmek için ciddi reformlar yapılması gerekiyor. Bunların bazıları somut reformlar, bazıları ise toplumun değerleriyle ilgili biraz da soyut kavramlar içeren reformlar. Herşeyden önce insanlar ve kurumlar arasında güvenin tesis edilmesi şart. İkinci olarak; Yunanistan ne yazık ki üretmiyor. Üretime çok büyük önem verilmesi lazım. Kültür ve eğitimde kapsamlı bir reform gerekiyor. Bu yapılmadığı sürece ülkenin düz yola çıkması çok zor. Kurumsal reform da çok önemli. Kurumsal platform insanlara güven sağlamalı. Bunların dışında adil bir vergi sisteminin tesis edilmesi şart. Vatandaşların eşitliğe önem verildiğini anlaması ve buna inanması gerekiyor."
"POLİTİKACILAR İÇİN GÖREV SÜRESİNİN SINIRLANDIRILMASI GEREKİYOR"
Ülke yönetiminde yer alacak insanların görev sürelerinin sınırlandırılması gerektiğine inandığını anlatan Kofidis, "Milletvekilleri, bakanlar, genel müdürler, müsteşarlar, belediye başkanları bunların hepsinin belirli bir süre görev yapmaları gerekiyor. 20 - 30 yıl görevde kalmamalılar. Bu olayın bir boyutu. Bunun yanı sıra devletin işleyişinde reformların yapılması gerekiyor. Bugünkü eyaletlere (periferia) daha fazla yetki verilmeli. Bölgesel meclisler oluşturulmalı. Her bölgenin kendine özgü sanayi, tarım ve turizm imkanları değerlendirilmeli ve bunlardan yararlanacak şekilde o bölge insanına eğitim verilmeli ve bölgesel kalkınmaya yönelik personel yetiştirilmelidir. Eğer bir bölgede tütün öncelik arzediyorsa, o zaman bunun nasıl daha iyi değerlendirileceği araştırılmalıdır. Kış turizmi veya yaz turizmi ya da dağ turizmi geliştirebilecekse bu değerlendirilmelidir. Ülkemizin çok boyutlu bu krizi aşabilmesi için bir şok yaşaması gerekiyor. Vatandaş eşitliğe, hak edenin hak ettiğini alabildiğine inanması lazım. Ancak böylelikle belirsizlik ve güvensizlik ortadan kalkacaktır." diye konuştu.