10-12-2021
BTTÖB'den "Dünya İnsan Hakları Günü" mesajı
Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği (BTTÖB) Başkanı Aydın Ahmet, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü nedeniyle bir açıklama yayımladı.
Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği Başkanı Aydın Ahmet, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin kabul edilişinin yıl dönümü nedeniyle yaptığı açıklamada, azınlığın etnik kimliğinin inkar edilmesine yönelik politikaya dikkat çekti. Batı Trakya Türk Azınlığının eğitimi sorunlarını da değinen Aydın Ahmet, özellikle Cunta yönetiminden sonra tek taraflı çıkarılan yasalarla azınlık eğitiminin her geçen gün özel ve özerk olma özelliğinin elinden alındığını vurguladı.
BTTÖB'nin konu ile ilgili yaptığı açıklama şöyle:
"Dünya İnsan Hakları Günü, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 1948’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edildiği gün olan 10 Aralık’ta kutlanmaya başlamıştı. BM Genel Kurulu, tüm devlet ve sivil toplum organizasyonlarını davet ettiği kurulda, yapılan oylamayla ’10 Aralık’ tarihinin 'Dünya İnsan Hakları Günü' kabul edilmesine karar verilmişti.
İnsan hakları, insan onurunu korumayı ve insana saygıyı esas alan, her yerde ve herkes için geçerli olan, insanın doğuştan sahip olduğu tüm haklardır. Hakka, insan hakkı niteliği kazandıran değer, insan onurudur. Bunu güvenceye alan tüm haklar, insan haklarıdır. Ayrıca insan hakları herkesin; cinsiyet, ırk, renk, din, dil, yaş, tabiiyet, düşünce, ulusal veya toplumsal köken ve zenginlik gibi hiçbir fark gözetmeksizin kanun karşısında eşit muamele görmesini sağlar.
Ancak bir ülkeye azınlık olarak emanet edilmiş ve etnik kimliğiniz o ülke tarafından güvenlik tehlikesi olarak görülüyorsa, üstüne üslük bu sebeple etnik kimliğiniz inkâr ediliyorsa bu insan hakları bildirgesinin pek de bir önemi kalmıyor. Bugüne kadar yaşadıklarımız ne yazık ki bize bunu gösterdi. Sudan sebeplerle isminde kimliğiniz var diye tarihsel dernekleriniz kapatılabilir. Yine kimliğinizi çağrıştıran isimlerle yeni dernekler kuramazsınız. Böyle durumlarda son çare başvuracağınız merci Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'dir (AİHM). Onun da verdiği kararlar, değişik bahaneler ileri sürerek uygulanmayabilir. İskeçe Türk Birliği örneğinde olduğu gibi. Her ne kadar bildirgede her şahıs saldırısız toplanma ve dernek kurma ve derneğe katılma serbestisine maliktir dense de...
Uluslararası bir antlaşma ile emanet edildiğimiz ve eğitim haklarımız tüm taraflarca bilinmesine rağmen bugüne kadar azınlık eğitimi üzerinde bizleri söz sahibi yapmamak üzere kurulmuş stratejiyi devam ettirmek, hüsnü niyetten yoksun bir anlayışta direnmek, hem insan haklarını hem de azınlık haklarını saymamaktır. Özellikle cunta yönetiminden sonra azınlığın fikri alınmadan, tek taraflı çıkarılan yasalarla azınlık eğitiminin her geçen gün özel ve özerk olma özelliği, elinden alınmaktadır. Bugün itibarıyla, azınlık eğitim sistemi içinde Türkçe ve Yunanca eğitim verecek anaokulu talebimiz dikkate alınmıyor. İlkokullarımızın özel statüsü dikkate alınmadan çocuk azlığı bahane edilerek ilkokullarımız bir bir kapatılıyor. Hali hazırda görev yapan Öğretmenlerimizin kendilerini geliştirilmeleri için talep edilen Türkiye destekli seminerlere imkân verilmiyor. Türkiye Üniversitelerinden mezun olan öğretmenlerimizin ilkokullarımıza atanması talebimiz, 1973'ten buyana karşılık görmüyor. Sayıca yetersiz olmalarına rağmen yeni azınlık ortaokul ve lisesi açılmasına müsaade edilmiyor. Okullarımızda eğitim kalitesinin yükselmesi maalesef istenilmiyor ve devlet okulları özendiriliyor. Bildirgede her ne kadar ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler dense de...
İnsan haklarının ve insani değerlerin daima üstün tutulması temennisiyle, tüm insanlığın İnsan Hakları Günü'nü en içten dileklerimle kutluyorum. Saygılarımla..."