25 Haziran seçimlerine birkaç hafta kala ülke siyasi gündemini SİRİZA'nın Rodop ve İskeçe milletvekilleri işgal ediyor. Seçim öncesi tartışmaların neredeyse ana gündem maddesini azınlığın siyasi tercihi oluşturuyor.

Siyasi erk sarhoşluğu olsa gerek, YDP tüm ülkedeki birinciliği sadece Rodop ilinde kaybetmenin hazımsızlığını yaşıyor.

Miçotakis'in Türkiye'nin Gümülcine Başkonsolosluğunu seçimlere müdahale etmekle suçlamasının ardından, ablası ve YDP'nin kurmaylarından Dora Bakoyanni'nin Rodop iline yaptığı ziyaret sırasında sarf ettiği sözler ise YDP ve SİRİZA arasında son günlerde var olan çatışmayı daha da alevlendirdi.

SİRİZA lideri Çipras, "Sayın Bakoyanni insanları tehdit etti. Bunlar mafya mantığı" sözleriyle veryansın ederken, partiden de resmi açıklama geldi.

9 Haziran Cuma günü Hacıören köyünü ziyaret eden Bakoyanni'nin, "Sizden destek bekliyorum. Siz beni desteklemezseniz ben sizi yarın destekleyemem. Atina'da herkes benim gibi azınlığı sevmiyor. Bu mesajı vermek için buradayım. Destek bekliyoruz. Bize destek vermezseniz, işler daha zor olacak." sözleri yenilir yutulur cinsten değil.

Aba altından değil, azınlığa açıktan "sopa" göstermek olarak nitelendireceğimiz bu davranış, Yunanistan siyasi geleneğinde de bir ilk.

Bir taraftan azınlık insanının siyasi tercihine saygısızlık ediliyor, diğer taraftan bu tercihte ısrar edilmesi durumunda "görürsünüz siz" edasıyla bir tehdit dikkat çekiyor.

ANT1 televizyon kanalının hafta sonu yayınlanan "Studio Me Thea" programına katılan Dora Bakoyanni ile SİRİZA'dan Yannis Ragusis yine aynı konu nedeniyle karşı karşıya geldi.

Azınlık konularını çok iyi bildiğini, azınlıkla ilgili her türlü sorunun bürosuna geldiğini söyleyen Bakoyanni'nin aynı programda yaptığı "itiraflar" da çok ilginç.

Bunları bilmiyor değiliz. Ama bir yetkili ağızdan açıkça dile getirilmesi açısından hayli önemli!

Bakoyanni'ye göre; "Trakya'da partilerin listelerinde yer alacak milletvekili adayları üzerinde aralarında anlaşmaları bir gelenek. Aynı zamanda dış politikayı ilgilendiren konularda Trakya'da ortak politikalara sahip olmak da bir gelenek."

Bir dönem Dışişleri Bakanlığı da yapmış birinin dile getirdiği bu itiraflar ne yazık ki Batı Trakya Türk Azınlığının "milli tehlike" ve "dış politika" konularının malzemesi olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.

Azınlık insanını ötekileştiren, onu kendinden saymadığı gibi "yabancı güçlerle" iş birliği yapan ya da yapmaya aday olarak gösteren tehlikeli zihniyet devam ediyor.

ANT1'daki programda "azınlığın oylarının seçim sonucunu değiştirmediğini, fakat azınlığın konumunun değiştiğini söylemesi" bile Bakoyanni'nin tehdit dilini sürdürdüğünü gösteriyor.

Azınlık konularını Bakoyanni'nin çok iyi bildiği bir gerçek. Ve "özel" bir ilgisi olduğu da...

"240 İmam Yasası" vs. gibi daha eski konulara gitmeye gerek yok. Bakoyanni'nin daha dün başkanlığını yaptığı Trakya Kalkınma Komisyonunun ne kadar şeffaf olduğunu, Batı Trakya Türk Azınlığına yansımalarını ve azınlığın bu komisyonun çalışmaları sonucundaki kazanımlarını irdelemek bile bahsi geçen "ilgi" ve "sevgi" açısından bir sonuca varmak için yeterli.