06-02-2025
Tayinli müftü naibi, milli kimliğimizi ifade etmek ve haksızlık karşısında susmak
Gümülcine tayinli müftü naibi Cihat Halil, Kontranews.gr internet sitesi ve gazeteci Tasos Fekas’a bir röportaj vermiş. Gazeteci sormuş, tayinli müftü de cevap vermiş.

Gümülcine tayinli müftüsü Cihat Halil, Kontranews.gr internet sitesi ve gazeteci Tasos Fekas’a bir röportaj vermiş. Gazeteci sormuş, tayinli müftü naibi de cevap vermiş.
Tayinli müftü Cihal Halil”in bir soruya verdiği yanıtta kullandığı “Dinimizde insanları etnik kökenlerine göre ayırdığımızda sorunlar başlar. Peygamberimiz bunları İslam öncesi sorunlar olarak görüyordu.” ifadelerini manşete taşımış. Manşete taşırken de “Gümülcine müftüsünden Ankara’ya net mesaj: Trakya’da Türk azınlık yok” başlığıyla manşet yapmış.
Anlaşılan “Batı Trakya Türk Azınlığı” nitelendirmesinden rahatsız olan birileri, yine kendince bir şeyler yapmaya ve sözümona mesajlar üretmeye çalışıyor.
Ancak, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığının tanımadığı ve kabul etmediği tayinli müftü naibinden böyle bir açıklama alarak “Batı Trakya’da Türk yoktur” mesajı verdirmeye çalışmak abesle iştigalden öteye geçemez.
Konuyla ilgili açıklamalara neden olan gazetecinin sorduğu soru şöyle: “Son zamanlarda, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan (Batı) Trakya’yı da içeren özel görüşmeler hakkında açıklamalar geliyor. Bu konuyla ilgili olarak Yunan makamlarıyla düzenli bir iletişiminiz var mı?"
Gümülcine tayinli müftüsünün bu soruya yanıtı ise şöyle olmuş: “Hayır, biz dini bir otorite olarak siyasi konulara girmiyoruz. Bu bir mesele, ancak dinimizde insanları etnik kökenlerine göre ayırdığımızda problemler başlar. Peygamberimiz Muhammed, bunların hepsini İslam öncesi sorunlar olarak görüyordu. Peygamberin ailesinde Araplar, Farslar, Afrikalılar ve İslam’ı kabul eden Yahudiler vardı. Hiçbir ayrım yoktu.
Şimdi, burada, Yunanistan’da bir Müslüman kendisini bir etnik gruba ait olarak tanımlarken, bir başkası farklı bir etnik gruba ait olduğunu söylerse, bu kişi Muhammed’in öğretilerine uymuyor demektir. İslam’ın şemsiyesi altında, Hristiyan ailelerden gelen Yunanlılar da olabilir, bizim gibi Müslüman Yunan vatandaşları da olabilir ya da Arnavut, Bulgar veya Türk kökenli ailelerden gelenler de bulunabilir. Ancak, Yunan vatandaşları olarak Anayasa’ya saygı göstermekle yükümlüyüz ve etnik kimliğimizi din temelinde belirlememeliyiz. Dinimiz bunların üzerinde olup, bize karşımızdaki insanın inancı ne olursa olsun ona saygı duymayı öğretir.
Biz bunları her zaman Müftülükte öğretiyoruz ve ben her zaman din adamlarına insanlara karşı ayrım yapmamalarını tavsiye ediyorum. Eğer burada, Trakya’da, küçük bir toplum içinde insanlara kökenlerine göre ayrım yaparsak, bu sadece dinimiz tarafından yasaklanmakla kalmaz. Trakya, Yunanistan’ın diğer bölgelerinden, örneğin Epir veya Mora’dan farklı değildir.”
Gazetecinin ve haber sitesinin tüm derdinin “Batı Trakya’da Türk yoktur” mesajı vermek olduğunu anlamak zor değil. Ancak tayinli müftünün milli kimliğimizi ifade etme özgürlüğünün önüne geçme girişimi ve bunu “problem” ve adeta bir “suç” olarak lanse etmesi akla ziyan bir olay!
Ne zamandan beri milli kimliğimizi ifade etmek, İslam karşıtı oldu? Her insanın bir milli kimlik bilinci vardır. Bunu yaşamak ve özgürce ifade edebilmek de herkesin hakkıdır! Her şeyden önce de dinimizin gereği olarak bir haktır.
Milli kimliğimizi ifade etmek, “Ben Türküm” demek ne zamandan beri ayrımcılık oldu? Bu memlekette milli kimliğimizi ifade etme, yaşama ve bunu açıkça ve özgürce dile getirme hakkından men edilince haksızlığa uğramış olmuyormuyuz? Elbette ki oluyoruz.
Acaba tayinli müftü naibi “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” hadisini bilmiyor mu? Bilip bilmediğinden bağımsız olarak biz hatırlatmış olalım.