Anasayfa

16-10-2025
Stamatis Sakellion’dan dikkat çeken makale: “Batı Trakya’daki kimlik meselesi artık kapanmalıdır”
Gazeteci ve Yeni Sol Partisi üyesi Stamatis Sakellion, Batı Trakya Türk Azınlığının kimlik sorununa dair çarpıcı bir makale kaleme aldı. Sakellion, Yunanistan’ın azınlık politikalarını tarihsel bir perspektiften ele alarak, “Türk kimliğini reddetmenin” artık demokratik bir devletle bağdaşmadığını vurguladı.
16 Ekim 2025 Perşembe

Gazeteci ve Yeni Sol Partisi üyesi Stamatis Sakellion, Batı Trakya Türk Azınlığının kimlik sorununa dair çarpıcı bir makale kaleme aldı. Sakellion, Yunanistan’ın azınlık politikalarını tarihsel bir perspektiften ele alarak, “Türk kimliğini reddetmenin” artık demokratik bir devletle bağdaşmadığını vurguladı.

İ Epohi gazetesinde 12 Ekim tarihli yazısında Sakellion, azınlığın “kolektif öz tanımlama hakkı”nın tanınmasının hem demokrasi hem de insan onuru açısından kaçınılmaz olduğunu belirterek, “Eğer şimdi değilse ne zaman? Eğer biz değilsek kim?” ifadelerini kullandı.

Sakelion’un kaleme aldığı makalenin Türkçe tercümesi şöyle:

Trakya’daki Azınlığın Kolektif Kimlik Tanımlaması

Açıkça görülüyor ki bu konu “küçük” bir mesele. Diğer ağır konuların sahip olduğu ihtişama sahip değil. Ancak azınlık açısından bu “ağır” bir konu; çünkü geçmişten gelen bir yük taşıyor. Normal koşullarda, liberal bir burjuva demokrasisinin böyle bir konuda sorunu olmaması gerekirdi. Fakat Yunanistan, kurumsal ve siyasal açıdan bu tür demokrasilerden oldukça uzak. Bunun nedeni ise hiçbir zaman ciddi bir burjuva sınıfına sahip olmamasıdır. Dolayısıyla bu yük, “düşman korkusundan” kaynaklanıyor. Bu irrasyonel bir durumdur ve soğukkanlı bir tutumu engellemektedir.

“Ulusal tehlike”, bugün hala 100.000 insanın kim olduklarına dair kendi kararlarını vermelerini engellemektedir. Belki hepsi aynı kararı vermeyeceklerdir. Ama şu anda, böyle bir hak bile yok. Düşünüyorum da, eğer 100.000 kişi Sintagma Meydanı’nda toplanıp “Biz Rodop’un Büyük Doğanca (küçük bir köyden) köyünden gelen Latinleriz” deseler, kimse endişelenmez. Hatta bu hak memnuniyetle tanınır. Ama eğer 100.000 kişi Gümülcine’nin Barış Meydanı’nda toplanıp, içlerinden birçoğu “Biz Türküz ve kolektif olarak bu şekilde tanımlanmak istiyoruz” dese, o zaman ulusal kaygı çanlarının nasıl çalacağını tahmin ediyorum.

Bu noktada inkarın dayandığı gerekçe, Lozan Antlaşması’nın “Müslümanlar”dan söz etmesidir. Ama o dönemde nüfus tanımlamaları din temelinde yapılıyordu. Bu konuyu her açtığımda, bir zamanlar sınır bölgesinde görev yapmış eski bir devlet valisinin “Müslüman dili”nden söz ettiği aklıma gelir. O dili –dilbilgisiyle, sözdizimiyle– boşuna bulmaya çalıştım. Aynı şekilde, Müslümanların yaşadığı bir Müslüman bölgesi olduğunu hayal ediyorum. Öyleyse Müslümanların bir etnik grup olduğu sonucuna varıyorum. Bu mantığa göre, her yer Hristiyan, Hindu, Budist vb. olur. Elbette öyle değil. “Bireysel olarak, ne olmak istiyorsan onu söyleyebilirsin.” diyoruz. Güzel. Diyelim ki 20.000 kişi bir meydanda toplanıyor ve her biri bireysel olarak “Ben Türküm” diyor. Yunan devleti bunu kabul ediyor ve doğru da yapıyor. Ama biri eline bir megafon alıp “Biz burada hepimiz Türküz ve bir azınlık oluşturuyoruz” dediğinde, bu yasaklanıyor.

Trakya’da biliyorsunuz, “demokrasiye geçiş” (metapolitefsi) tamamlanmadı. Tamamlanmadı, çünkü azınlığa ilişkin çözülmemiş kurumsal meseleler vardı. Hem Dışişleri Bakanlığı hem de EYP (Ulusal İstihbarat Teşkilatı) azınlıkla ilgili ulusal ideolojiyi şekillendirdi ve “derin devlet” olarak tanımlanan yapıyı oluşturdu. 1990 yılında Gümülcine’de azınlığa ait yüzlerce dükkanın tahrip edildiği travmatik olayların ardından, Yunan devleti olumlu adımlar attı. Ancak demokratik dönüşümü tamamlamadı. Sol, ilkesel olarak en zor yıllarda bile kolektif öz tanımlama hakkını destekledi. Azınlığın bu konudaki mücadelesine dayanışma gösterdi. Demokrasi, yalnızca kuralları olduğu için değil, ruhu olduğu için demokrasidir; çünkü anıların vardır, ölülerin vardır, yarım kalmış hayatların vardır ve korkun yoktur. Aksine, genişledikçe daha da güçlenir. Bu nedenle, yarım kalmış hayatların, Trakya’nın binlerce vatansızının, Türk ve Yunan milliyetçiliğinin taş değirmenlerinde parçalananların, çoğu için “lanetli” sayılan bir kimlik uğruna verilen mücadelelerin; İskeçe ve Gümülcine’deki isimsiz derneklerin ve haklarını savunmak için alçakgönüllülük ve dürüstlükle mücadele eden, fakat alay edilen herkesin adına, kolektif öz tanımlama hakkının tanınması, onurun tek yoludur. Çünkü sol korkmaz. O, otoriter devletle çatışmanın deneyimini içinde taşır. Dolayısıyla bu talebin savunulması, demokrasinin savunulmasıdır; Trakya’da dönüşüm sürecini tamamlar ve tarihin hayaletleriyle eski hesapları kapatır.

Eğer şimdi değilse ne zaman, biz değilsek kim? Önümüzde (partimizin) program kongresi var. O halde bu, kongremizin bir kararı olsun. Yunanistan’ın ulusal azınlıkların korunmasına ilişkin AGİT çerçeve sözleşmesini imzaladığını ancak bunu parlamentoda onaylamadığını hatırlayalım.

Artık bu konunun da kapanma zamanı geldi. Çünkü en güzel denizler gerçek gemilere ve yolculuk edecek insanlara sahip olmalı. Ve bazen tarih bize, bazı sembolik siyasi hareketlerin ekonomik hareketlerden daha önemli olduğunu gösterir. Çünkü azınlık insanları, işlerinde ne kadar başarılı olurlarsa olsunlar, hâlâ içlerinde açık bir yara taşıyorlar ve bu yara aynı zamanda demokrasinin de yarasıdır. Azınlığın kolektif öz tanımlama hakkı çok ama çok gecikti. Artık yeter, daha fazla sürdürülemez; bu yara insanlar için iyi bir şey değil. Hepimiz için iyi bir şey değil.


Haberler


Pamuk üreticisi destek bekliyor

Miras Hukukunda 80 yıl sonra değişiklikler

19 AB ülkesi, SAFE programı kapsamında ulusal savunma planlarını AB Komisyonuna sundu

Meriç’teki soydaşlar Mevsimler Kurbanı’nda buluştu

Gümülcineli Mimar Neslihan Şaban’ın ekibi mimarlık yarışmasında ödül kazandı

Üretici alarm veriyor

Naim Süleymanoğlu, Asimilasyon Politikaları, Zorunlu Göç ve Bulgaristan Türkleri

Ülfet; uzlaşma ve kaynaşma kültürü

Batı Trakya Türk Azınlığının iç ve dış sınavı

Gümülcine Belediyesi ’Sürdürülebilir Hareketlilik Projesi’nin final toplantısına katıldı

Yunanistan barınma maliyetinde Avrupa birincisi

Bahçeköy (Kipi) Sınır Kapısında çiftçilerden yeni eylem hazırlığı