15-12-2016
Yunanistan'daki azınlık sorunları Atina'da ele alındı...
Dostluk Eşitlik Barış (DEB) Partisi ile Helsinki İnsan Hakları İzleme Komitesi Yunanistan Gözlemciliği tarafından düzenlenen "Yunanistan'da Milli Azınlıklar ve Uluslararası Kuruluşların Önerileri" konulu etkinlik, Atina'da gerçekleştirildi.
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü nedeniyle yapılan panele, ırkçı Altın Şafak Partisi milletvekilleri ve üyelerinin baskını damgasını vurdu.
Altın Şafakçıların, etkinliğin yapıldığı salonu terk etmelerinden sonra panel devam etti.
Atina Gazeteciler Birliği'nde (ESİEA) gerçekleştirilen etkinlik, 12 Aralık Pazartesi günü yapıldı. Etkinliği, sivil toplum kuruluşları, insan hakları örgütleri temsilcileri, üniversite öğrencileri, bazı akademisyen ve gazetecilerin yanı sıra Türkiye ve ABD'nin Atina büyükelçiliklerinden yetkililer de izledi. Etkinliğe, geçtiğimiz günlerde Adalet Bakanlığı Şeffaflık ve İnsan Hakları Genel Sekreterliği'ne atanan DİMAR eski milletvekili Maria Yannakaki'nin de katılarak bir konuşma yapması dikkat çekti.
Yunanistan'daki milli azınlıklarla ilgili panelde ağırlıklı olarak Batı Trakya Müslüman Türk azınlığının durumu ele alındı. Yunanistan'daki Makedon azınlıkla ilgili olarak Edessa Makedon Eğitim ve Kültür Merkezi'nin tebliği okundu.
PANAYOTİS DİMİTRAS
Panelin moderatörlüğünü, Yunanistan Azınlık Hakları Grubu Temsilcisi Nafsika Papanikolatu yaptı. Toplantının ilk konuşmacısı, Yunanistan Helsinki İzleme Komitesi Sözcüsü Panayotis Dimitras oldu. Dimitras sunumunda, Birleşmiş Milletler'in üç komisyonu tarafından hazırlanan Yunanistan'daki milli azınlıklarla ilgili raporları okudu. Dimitras, 2015-2016 döneminde BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komisyonu, İnsan Hakları Komisyonu ile Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi'nin raporlarını katılımcılara aktardı ve Yunanistan'ın bu raporlar ışığında hareket etmesi gerektiğini söyledi. Konuşmasında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin İskeçe Türk Birliği, Rodop ili Türk Kadınları Kültür Derneği ve Meriç ili Azınlık Gençler Birliği dernekleriyle ilgili kararlarına dikkat çeken Panayotis Dimitras, başta İskeçe Türk Birliği olmak üzere adında Türk veya azınlık kelimesi geçen azınlık dernekleriyle ilgili AİHM kararlarının 2008 yılında açıklandığını ve Yunansitan'ın mahkum olduğunu hatırlattı. Avrupa Konseyi'nin bu kararların uygulanmasını takip ettiğini ve 2012 yılından bu yana kararların uygulanmasını istediğini belirten Dimitras, Yunanistan'ın sözkonusu kararları uygulamadığını vurguladı.
Uluslararası kuruluşların Yunanistan'da Türk ve Makedon azınlıktan ve onların haklarından bahsettiğini belirten Dimitras, medyanın ve neredeyse tüm siyasi partilerin etnik azınlıklar konusunu görmezden geldiğini söyledi.
YÜZDE ÜÇ'LÜK SEÇİM BARAJI
Helsinki İnsan Hakları İzleme Komitesi Yunanistan Gözlemciliği Temsilcisi, yüzde 3'lük seçim barajına da değinerek, "Bu seçim barajı Dr. Sadık Ahmet ve Ahmet Faikoğlu'nun bağımsız milletvekili olarak seçilmesinden sonra geldi. Partilere uygulandığı gibi, bağımsız milletvekili adaylarına da uygulanıyor. Son derece antidemokratik bir uygulama. DEB Partisi eğer Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aldığı sonuçları, milletvekili seçimlerinde de alsaydı ve bağımsız adaylara yüzde 3 barajı olmasaydı, o zaman Rodop ve İskeçe illerinden en az iki, belki de üç milletvekili seçecekti." diye konuştu.
MUSTAFA ALİ ÇAVUŞ
Daha sonra söz alan DEB Partisi Genel Başkanı Mustafa Ali Çavuş, parti olarak ilk kez Atina'da bir etkinliğe imza atmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Helsinki İzleme Komitesi Yunanistan Temsilcisi Panayotis Dimitras'a teşekkür eden Ali Çavuş, ülke yöneticilerinden uluslararası örgütlerin tavsiyelerini dikkate almalarını istedi. Batı Trakya Türk azınlığının uzun yıllardan bu yana haksızlıklara ve baskılara maruz kaldığını anlatan Mustafa Ali Çavuş, bağımsız milletvekili adaylarına yüzde 3'lük seçim barajı uygulamasının başlamasından sonra Dr. Sadık Ahmet'in DEB Partisi'ni kurduğunu söyledi. Ali Çavuş, azınlığın büyük partilerde siyaset yaparak sorunların çözümüne çare aradığını, fakat bir çözüm üretilemediğini dile getirdi. Hükümetlerin değişmesine rağmen azınlık sorunlarına bakışta bir farklılığın olmadığını görünce azınlık üzerinde bir devlet politikasının hakim olduğuna kanaat getirdiklerini söyleyen Ali Çavuş, 2010 yılında arkadaşlarıyla birlikte yeniden DEB Partisi'ni yapılandırarak hak arama mücadelesine giriştiklerini belirtti.
Bugüne kadar eğitim, kimliğin inkarı, vakıflar, müftülük, %3'lük seçim barajının bağımsız adaylara uygulanması, 19. madde sebebiyle 60 bin kişinin vatandaşlığını yitirmesi, gereğinden fazla istimlak edilen araziler ve onların değerlerinin ödenmemesi ile 1990'da yağmalanan dükkanların zararlarının tazmini gibi birçok konunun çözüme kavuşturulamadığını dile getiren Ali Çavuş, sorunların diyalog ile çözümlenebileceğini, kendilerinin de ülke yöneticilerine diyalog çağrısı yaptıklarını, ancak bu çağrılarına cevap alamadıklarını anlattı.
Partilerinin 8 Aralık 2015'te saldırıya uğradığını ve parti kurucusu Dr. Sadık Ahmet'in çalınan arabasıyla ilgili bugüne kadar bir gelişmenin olmadığını dile getiren Ali Çavuş, azınlığın Lozan Antlaşması ve diğer anlaşmalardan doğan haklarını talep ettikleri için "ırkçılıkla" suçlandıklarını söyledi.
OZAN AHMETOÄžLU
Panelin üçüncü konuşmasıcı DEB Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ozan Ahmetoğlu oldu. Konuşmasında DEB Partisi'nin 2014 yılındaki Avrupa Parlamentosu seçimlerindeki başarısını değerlendiren Ahmetoğlu, DEB Partisi'nin AP seçim bildirisinin güncellenmesini ele aldı. DEB Partisi'nin AP seçimlerinde büyük bir başarı elde ettiğini belirten Ozan Ahmetoğlu, "Tüm ülke YDP ve SİRİZA partilerinin renklerine boyanırken, Rodop ve İskeçe illeri DEB Partisi'nin renklerine boyandı. Seçimde Avrupa'ya ve Atina'ya sesimizi duyurmaya çalıştık. Yıllarca çözüm bekleyen sorunlara dikkat çekmek istedik. Azınlık seçmeni DEB Partisi'ne verdiği büyük destekle hükümete ve Atina'ya çok önemli ve güçlü bir mesaj gönderdi. Ancak ne yazık ki bu mesajı Atina görmek ve anlamak istemedi. Azınlık sorunlarına tehdit ve tabu penceresinden bakmaya devam etti." dedi.
"AP SEÇİMLERİNDEN SONRA BİR ŞEY DEÄžİŞMEDİ"
AP seçimlerinden sonra bölgeyi ziyaret eden YDP lideri Andonis Samaras, Cumhhurbaşkanı Prokopis Pavlopulos ve Başbakan Aleksis Çipras'ın ziyaretlerine değinen DEB Partisi Başkan Yardımcısı, sözkonusu devlet adamlarının azınlığa yeni bir şey söylemediğine ve azınlık haklarıyla ilgili bir gelişme olmadığına dikkat çekti. Ahmetoğlu, azınlığın son iki seçimde büyük destek verdiği Başbakan Çipras'ın ziyareti sırasında azınlığa karşı nispeten daha yakın bir profil çizmesine rağmen açıklamalarında devlet söylemini tekrarladığını ve somut bir şey söylemediğini ifade etti.
"Sadece iki konuya değinmek istiyorum. Azınlık anaokulları ve İskeçe Azınlık Ortaokulu Lisesi okul binası. Bu iki konuda bile azınlığın istediği çözümler hayata geçirilmiyor. Başbakanın ziyaretinde de bu konularda somut bir açıklama olmadı" diye konuşan Ahmetoğlu, "Dolayısıyla Mayıs 2014'teki seçimlerde kamuoyuna duyurduğumuz seçim bildirimiz ikibuçuk yıl sonra hala çok güncel. Hatta o sorunlara bugün azınlık kuruluşlarına, seçilmiş müftülere ve partimizin başkan ve yöneticilerine yapılan suç duyurularını, ifadeye çağırmaları ve adli kovuşturmaları da eklememiz gerekir. Bugünkü etkinliğin azınlık konularının konuşulmasının tabu olmaktan kurtulma yolunda bir başlangıç olmasını diliyorum." ifadelerini kullandı.
AHMET KARA
Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği Başkanı, DEB Partisi Başkan Vekili ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde üç azınlık derneğinin avukatı Ahmet Kara da yaptığı konuşmada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin azınlık dernekleriyle ilgili kararlarını anlattı. İsminde "Türk" kelimesi geçen derneklerin dava süreçlerini anlatan Ahmet Kara, AİHM'nin sözkonusu azınlık derneklerini haklı bulduğunu ve Yunanistan'ı mahkum ettiğini söyledi.
Kara, 2008 yılında verilen kararların üzerinden sekiz yıl geçmesine rağmen sözkonusu mahkeme kararlarının hala uygulanmadığını hatırlatarak bunun büyük bir yanlış olduğunu ifade etti. Yunanistan'ın bu kararları uygulamamakta direndiğini dile getiren Kara, "Ülkemiz Yunanistan tüm uyarılara rağmen bu davaları ve bu konuları görmek istemiyor. Böyle bir mesele yokmuş gibi davranıyor. Bu çok yanlış." ifadelerini kullandı.
"AİHM KARARLARININ UYGULANMAK ZORUNDA OLMADIÄžINI SAVUNAN BİR ANLAYIŞ VAR"
Avrupa Konseyi'nin 2012 yılından bu yana Yunanistan'ın azınlık dernekleriyle ilgili kararları uygulaması için uyarıda bulunduğunu vurgulayan Kara, Yunanistan'ın kararları uygulaması için yöntem aradığını söylemesine rağmen, buna yönelik bir çabanın olmadığını ifade etti.
Kara, "Bu davaları daha önceleri bizim büyüklerimiz olan avukatlar takip ediyordu. Bu davalar başladığında ben çocuktum. O avukatlar emekli oldu. Davalara biz bakıyoruz. Fakat yıllar geçiyor ve değişen bir şey olmuyor. Bunun ne kadar süreceğini merak ediyorum." dedi.
Yunanistan mahkemelerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygulamak zorunda olmadığına dair bir görüşün olduğunu da belirten Kara, bunun ülke demokrasisi ve hukuk sistemi açısından utanç verici olduğunu söyledi.
MARİA YANNAKAKİ: "2017 MART AYINA KADAR İNİSİYATİF ALACAÄžIZ"
Panelin son konuşmacısı ise Adalet Bakanlığı Şeffaflık ve İnsan Hakları Genel Sekreteri ve DİMAR Partisi eski Milletvekili Maria Yannakaki oldu. Azınlıklar konusuna yabancı olmadığını belirten Yannakaki, milletvekili olduğu dönemde azınlık sorunlarıyla yakından ilgilendiğini dile getirdi. Azınlık anaokulları konusunda meclise soru sunduğunu hatırlatan Yannakaki, bu konuda verilen yanıtın anlamsız olduğunu ifade etti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin azınlık dernekleriyle ilgili dava kararlarının uygulanması ve bu konuda Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin uyarılarıyla ilgili bir gelişmenin olacağını duyuran Şeffaflık ve İnsan Hakları Genel Sekreteri, "Bir sonraki Bakanlar Komitesi toplantısının yapılacağı 2017 Mart ayına kadar bir gelişme olacağını söylemek isterim." dedi.
Bu konuda yasal bir uygulama konusunda inisiyatif alınacağını ifade eden Yannakaki, durumun eskisi gibi olmayacağını dile getirdi. Amaçlarının, Yunan mevzuatının Avrupa normlarıyla tamamen uyum içinde olmasını ve ülkedeki tüm sosyal grupların hak ve özgürlüklerini güvence altına almak olduğunu kaydeden Yannakaki, kendisinin bunun için uğraş vereceğini belirtti.
Altın Şafak Partisi'nin saldırısına da değinen Yannakaki, bunun kabul edilemez bir şey olduğunu ve bu örgütün gerçek yüzünü bir kez daha gösterdiğini söyledi.
Panelde yer alan konuşmacılardan sonra, Edessa Makedon Eğitim ve Kültür Hareketi Temsilcisi Evgenia Natsulidu'nın etkinliğe gönderdiği yazılı bildiri okundu. Natsulidu bildirisinde, Yunanistan'daki Makedon azınlığın ve kültürünün inkar edildiğine dikkat çekerek, bu politikadan vazgeçilmesi gerektiğini ifade etti.
Ardından, Dedeağaç Belediyesi İslam Dinine Mensup, Anadili Türkçe olan Yunanistan Vatandaşlarının Dayanışma, Spor ve Kültür Birliği Başkanı Yaşar Dağlı konuştu. Dağlı, devletin kendilerini Roman olarak nitelendirdiğini ve ilgilenmediğini belirterek, Başbakan Çipras'ın Rodop ve İskeçe'ye gitmesine rağmen kendilerini ziyaret etmediğini söyledi.
Yaşar Dağlı, kendilerinin "Osmanlı torunları" olarak tanımlanmasını istediklerini ifade etti.
"Barış için Araştırma ve Eylem Mermezi" sözcüsü Fotini Sianu ise yaptığı kısa konuşmada göçmen ve mülteci sorununa ağırlık verdi.
Yapılan konuşmalardan sonra soru - cevap bölümüne geçildi. Bu bölümde de bazı izleyiciler söz alarak görüşlerini dile getirdiler.