Hatırlanacağı üzere İskeçe Azınlık Lisesi sahibi, FETÖ sempatizanı olduğunu kabul eden matematikçi, Nihat Hoçka'nın belirsiz süreli iş sözleşmesini gerekli şartları yerine getirerek 7 Ekim 2017 tarihinde feshetmiş, ancak; söz konusu matematikçi bu feshe rağmen derslere girmeye çalışmış ve böylece de okuldaki sükûnetin daha da bozulmasına sebep olmuştu. Bunun üzerine ve söz konusu fesih aleyhine dava açılabilecek üç aylık hak düşürücü sürenin de dolmasıyla, okul sahibi, 10 Ocak 2017 tarihinde söz konusu matematikçi'nin okula girmesinin engellenmesi talebini içeren ihtiyati tedbir alınması ile ilgili dilekçesini mahkemeye sunmuş bunun akabinde de, daha bu dilekçe görüşülmeden söz konusu matematikçi 20 Ocak 2017 tarihinde, söz konusu anlaşmazlığın idarî yargıya tâbi bir anlaşmazlık olduğu, dolayısıyla asliye hukuk mahkemesinin yetkisiz olduğu, yasada belirtilen üç aylık hak düşürücü sürenin de, burada uygulama alanı bulamayacağı iddiası ile, derslere girmesinin engellenmesine son verilmesine hükmedilmesi talebini içeren dilekçeyi yatırmış ve bu iki dilekçe 15 Şubat günü görüşülmüştü. İskeçe Asliye Hukuk Mahkemesi 18 Nisan 2017 Salı günü kararını yayınladı.

Okul Sahibi'nin vekil avukatları, Adnan Peçenek ve Ahmet Kara'nın azınlık basınına yaptığı açıklamaya göre mahkeme; Söz konusu uyuşmazlığın özel hukuk uyuşmazlığı niteliğine haiz olup, hukuk mahkemelerinin bu uyuşmazlığı karara bağlamaya yetkili olduğunu bildirdi. İskeçe Asliye Hukuk Mahkemesi; sözleşmenin feshinin kendisine tebliğinden itibaren üç aylık hak düşürücü süre içerisinde çalışanın fesihle ilgili dava açması ve bu dava dilekçesinin işverene tebliğ edilmesinin gerektiğini, bunun yapılmaması durumunda dava hakkının kaybedilip, iş sözleşmesinin feshinin, önceden geçersiz olsaydı dahi, geçerli hale geldiğini ve çalışanın (matematikçinin) bu sürenin sona ermesinden sonra feshin geçersizliğini ileri süremeyeceğini kararlaştırdı.

Avukatlar Adnan Peçenek ve Ahmet Kara, bu kararın yayınlanmasıyla birlikte, daha önce alınan geçici tedbirin sona erdiğini, dolayısıyla söz konusu matematikçi'nin artık derslere girebilmesinin hukuken mümkün olmadığını, kendisinin böyle bir teşebbüste bulunmasının mahkeme kararına aykırı davranış ve dolayısıyla suç teşkil edeceğini ve böyle bir durumda, kendisi aleyhine her türlü yasal (hukuki ve cezai) hakkın kullanılacağını, belirttiler. Son olarak; vekil avukatlar, daha önce toplanan 2.400 imzaya istinaden ortaöğretim müdürlüğüne sunulan ve aynı gün reddedilen yeni ders programının, bu karara dayanarak, yeniden, ortaöğretim müdürlüğüne iletileceğinin ve ortaöğretim müdürünün söz konusu yeni programı onaylamama lüksüne sahip olmadığını, aksi taktirde görevini kötüye kullanmış olacağı kanaatine sahip olduklarını vurguladılar.