İlhan Ahmet’in yayınladığı açıklama şöyle:

“Azınlık eğitiminin vazgeçilmez bir parçası olan Azınlık okullarının hangi şartlar altında kapatılabileceği hususu, Azınlığımızın eğitim özerkliği ile ilgili bir konu olup Azınlık toplumu açısından fevkalade büyük öneme haizdir.

Konuyla ilgili uluslararası antlaşmaların bağlayıcı hükümleri dikkate alındığında taraflardan, demokrasinin ve hukuk devleti olmanın gereklerini yerine getirerek, “antlaşmalara uyma erdemini” göstermesi beklenmektedir.

İktidardaki SirizAnel hükümetinin bu erdemden ne kadar uzak olduğu ise, milletvekillerinin sözkonusu soruna çözüm getirici politika geliştirmek yerine Azınlık eğitim camiasına sivil toplum kuruluşları üzerinden yaptıkları sözlü saldırılarla bir kez daha gözler önüne serilmiştir.
Aralarında Azınlığımızın oylarıyla seçilmiş bazı SirizAnel milletvekillerinin de bulunduğu bir grup , son yıllarda her yeni eğitim öğretim yılı başında farklı sayılarda kapatılacağı ilan edilen Azınlık okullarına, önümüzdeki eğitim öğretim döneminde yenilerinin eklenmemesi için hükümete çağrıda bulunan Rodop ve İskeçe İlleri Selanik Özel Pedagoji Akademisi Mezunları Derneği’ne (SÖPA) sert tepki göstererek, Azınlık okullarının kapatılmaması yönündeki talebi meslekî ve sendikal endişe ile yapılan şahsî girişim olarak nitelendirmiştir.

Azınlığımıza karşı tutumları ilk günden itibaren hayret ve şaşkınlık içinde izlenen SirizAnel milletvekillerinin bu son açıklamaları iktidarın, Azınlığın eğitim hakkıyla ilgili taleplerden ne derece rahatsız olduğunun Azınlık kamuoyunda bir kez daha anlaşılmasını sağlarken, diğer yandan bu taleplerin Selanik Özel Pedagoji Akademisi, Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği ve Batı Trakya Azınlık Okulları Encümenler Birliği gibi Azınlık eğitim camiasının temel aktörleri tarafından dile getirilmesinin de doğru bulunmadığını açıkça göstermektedir.

Eğitim politikaları çerçevesinde çözüme kavuşturmak yerine hamaset politikası yapan iktidar, talebi “siyasi sendikal bir girişim” olarak niteleyerek konuyu siyasi mecraya çekmekte ve Azınlığın temel eğitim hakkı perspektifinden uzaklaştırmaktadır.
Unutmayalım ki, Azınlık eğitim camiasının bu talebinde siyasi art niyet arayan iktidar, Azınlık eğitimini ilk günden itibaren siyasete teslim eden iktidarın bizatihi kendisidir.

Hatırlayacağımız gibi aynı iktidarın milletvekilleri;
1) Azınlık okullarında Cuma namazı için ibadet saatinin kaldırılması yönündeki idari karara karşı sessiz kalmışlar,
2) Azınlık okullarında öğretmenlerin derslerde ve dahi teneffüslerde Türkçe konuşmalarını yasaklayan idari karara karşı sessiz kalmışlar,
3) Öğrenci yeter sayısı bulunmasına rağmen bazı Azınlık okullarının keyfi olarak kapatılmasına karşı sessiz kalmışlardır.

Soruyorum,
Azınlık eğitimi böylesi haksız ve tek taraflı yaptırımlara maruz kalırken, bu ve benzeri pek çok kararın altında imzası olan idari kadroya siyasi ortağı ANEL’i kayırmak adına göz yuman ve uygulamalarını görmezden gelmeye devam eden aynı SYRİZA iktidarı değil mi?
Azınlık haklarıyla ilgili Azınlık sivil toplum kuruluşlarının inisiyatif almasına karşı ‘tahammülsüzlük” üzerinden siyaset geliştirdiği anlaşılan SirizAnel milletvekilleri, iktidarlarını korumak uğruna kör ve sağır olmayı tercih ettikleri bölgemiz, halkımız ve Azınlığımız için herhangi bir alanda herhangi bir politika geliştirmeyi düşünüyorlar mı?
Gizlendikleri iktidar şemsiyesinin altından, taleplerinin haklı olup olmadığına bakmaksızın sivil girişimleri siyaset yapmakla suçlayan SirizAnel zihniyeti için, bölgemin ve Azınlığımın temsilcisi olarak şahsımın yürüttüğü girişimlerin de partizanlıktan öte payelendirilememesi şaşırtıcı olmamaktadır.

Peki, SirizAnel vekilleri için Azınlığımızın hangi sorunlarını ve çözüm taleplerini dile getirmek partizanlık olmamaktadır?
Yukarıda sözü edilen konuları ve daha onlarcasını temsil ettiğim bölgem, halkım ve Azınlığım adına sessiz kalmayarak mensubu olduğum meclis çatısı altında defalarca dile getirdim. Zira benim için sorunların partisi, iktidarı, muhalefeti, siyasalı, toplumsalı, ekonomisi ya da bölgeseli yoktur.
Bu sebeple, Selanik Özel Pedagoji Akademisi Mezunları Derneği’nin (SÖPA) çağrısının siyasi mecralara iletilmesinde olduğu gibi, başta eğitim ve ekonomik kalkınma olmak üzere bölgemizi ve Azınlığımızı ilgilendiren muhtelif konularda yerel aktörlerin sesinin duyurulmasında bölgenin siyasi temsilcisi olarak girişimlerimi sürdüreceğim.

Bundan sonrada doğru olduğuna inandığım siyasi ahlak çerçevesinde, toplumsal faydaya katma değer sağlayacak şekilde bölge insanımızın ve Azınlığımızın sorunlarını ve taleplerini dile getirmeye, çözüm yollarının takipçisi olmaya devam edeceğim.”