18-10-2016
Çarpıtılmış haber Türk - Yunan krizine yol açıyordu
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Rize ziyareti sırasında yaptığı konuşmayı çarpıtarak haber yapan Atina Haber Ajansı, az daha Türkiye ile Yunanistan arasında ciddi bir soruna neden olacaktı.
Atina Haber Ajansı haberinde, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Batı Trakya'da referandum istediğini iddia etti. Erdoğan'ın Rize ziyareti sırasında yaptığı konuşmanın çarpıtıldığı haberin servis edilmesi üzerine Yunanistan'da adeta kıyamet koptu.
Atina Haber Ajansı'nın Türkiye muhabiri Aris Abacis'in haberinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Misak-ı Milli konusuna atıfta bulunduğu ve Batı Trakya'da referandumdan bahsettiği iddia edildi.
MEDYA VE PARTİLER YAPILMAYAN AÇIKLAMALARA TEPKİ GÖSTERDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi'nin açılış töreninde yaptığı konuşma Atina Haber Ajansı tarafından"Batı Trakya’da referandum" şeklinde servis edilince tepkiler yükseldi. Medya, Atina Haber Ajansı'nın servis ettiği habere geniş yer verdi. Yunanistan’daki bazı siyasi partiler tepki göstermekte gecikmedi.
Bu arada, Dışişleri Bakanlığı da açıklama yayımlayarak Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ifadelerine tepki gösterdi. Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, "Trakya Yunandır, demokratiktir ve Avrupaidir" ifadesine yer verdi.
Atina Haber Ajansı daha sonra haberi düzeltti ve Erdoğan’ın konuşmasında "referandum" kelimesini kullanmadığını belirtti. Atina Haber Ajansı Müdürü Mihalis Psilos, Türkiye muhabiri Aris Abacis'in görevden alındığını açıkladı.
ERDOÄžAN'IN KONUŞMASI
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Erdoğan, 15 Ekim Cumartesi günü Riza ziyaretinde yaptığı konuşmada Irak ve Suriye'de yaşanan olaylara uzun bir bölüm ayırdı ve Türkiye'nin geniş coğrafyadaki soydaşlarıyla ilgilenmek zorunda olduğunu söyledi.
Rize'de Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi'nin (RTEÜ) 2016 - 2017 akademik yılı açılışı töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rize'nin doğal hinterlandında yer alan Karadeniz ve Kafkasya'nın, tarihi olarak Türkiye'nin çok güçlü ilişkilerinin bulunduğu bir bölge olduğunu, bölgenin uzun süredir yaşanan çatışmalar ve istikrarsızlıklar sebebiyle hak ettiği yerin çok gerisinde bulunduğunu dile getirdi.
"BİZİM FİZİKİ SINIRLARIMIZ BAŞKADIR, GÖNÜL SINIRLARIMIZ BAMBAŞKADIR"
Türkiye'nin bölgede yaşanan tüm bu çatışma ve çekişmelerde mazlumlara, mağdurlara kucak açmış ve kardeşlerinin yanında olmuş bir ülke olduğuna işaret eden Recep Tayyip Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Bizim fiziki sınırlarımız başkadır, gönül sınırlarımız bambaşkadır; bunu birbirinden ayırmamız lazım. Fiziki sınırlara elbette saygı gösteririz; ama gönlümüze sınır çizemeyiz, çizilmesine de müsaade etmeyiz. Birileri bize 'Irak'la niye ilgileniyorsunuz, Suriye'yle niye ilgileniyorsunuz' diyorlar. Aynı soruyu, 'Gürcistan'la niye ilgileniyorsunuz, Ukrayna'yla, Kırım'la niye ilgileniyorsunuz, Azerbaycan'la, Karabağ'la niye ilgileniyorsunuz, Balkanlar'la niye ilgileniyorsunuz, Kuzey Afrika'yla niye ilgileniyorsunuz' diye bu soruları genişletmek mümkün. Ama dikkat edin, kimse binlerce kilometre uzaktan gelip burnumuzun dibinde faaliyet gösteren ülkelere aynı cesaret ve yüksek sesle, 'siz burada ne arıyorsunuz' demiyor. Bize ne aradığımızın sorulduğu yerlerin hiçbiri bize yabancı değil ki. Rize'yi, soruyorum kardeşlerim, Batum'dan ayırmak mümkün mü? Edirne'yi Selanik'ten, Kırcaali'den nasıl ayrı düşünebiliriz. Gaziantep'le Halep'i, Mardin'le Haseki'yi, Siirt'le Musul'u nasıl birbirleriyle ilgili olmayan yerler olarak kabul edebiliriz? Hatay'dan çıkın Fas'a varana kadar uğradığınız her Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkesinde bizden bir şeyler mutlaka görebilirsiniz. Trakya'dan Doğu Avrupa'ya kadar olan coğrafyada attığınız her adımda ecdadın izlerinden birine mutlaka rastlarsınız. Tarih kitaplarımızda Misakı Millîyi okuyoruz değil mi? Misakı Millide ne var? Eğer Misakı Millî diye bir derdimiz varsa, kusura bakmayın, o zaman bu soruyu kendi içimizde birbirimize sormayız, tam aksine, ha burada üzerimize düşen görevler var demek durumundayız, işin gerçeği budur. Aynı dili konuştuğumuz, aynı kültürü paylaştığımız Orta Asya'yı ta Sibirya'ya kadar kendimizden ayrı düşünebilmemiz için, aslımızı inkar etmemiz lazım. Bizim kültürümüzde aslını inkar eden haramzadedir. Onun için, evet, bizim Irak'la da, Suriye'yle de, Libya'yla da, Kırım'la da, Karabağ'la da, Bosna'yla da, diğer kardeş bölgelerle de ilgilenmek bizim hem görevimiz, hem de hakkımızdır. Bunlardan vazgeçtiğimiz gün istiklalimizden ve istikbalimizden vazgeçtiğimiz gündür. Bizim buna hakkımız olmadığı gibi, milletimiz de böyle bir duruma asla rıza göstermez."
"TÜRKİYE YÜZ MİLYONLARCA KARDEŞİNE KARŞI DA SORUMLUDUR"
"Türkiye, sadece Türkiye değildir" diyen ve Türkiye'nin 79 milyon vatandaşıyla birlikte köklü, tarihi, kültürel ve insani bağlarla iç içe olduğu geniş bir coğrafyadaki yüz milyonlarca kardeşine karşı da sorumlu olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin kendisine güvenmesi ve inanması gerektiğini belirtti. Erdoğan, "3-5 PKK'lı zibidiye biz Türkiye'yi böldürtmeyiz, biz kalkıp 3-5 DEAŞ'lıya burayı böldürtmeyiz, bunu böyle bilmemiz lazım" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan devamında şu açıklamalara yer verdi: "Bakıyorsunuz Kobani'nin güneyinde pistler inşa ediliyor. Bunu bizimle görüşüp, dertleşip, varsa atılacak bir adım öyle yapman lazım. PYD gibi bir terör örgütüyle değil, o PKK'nın atığıdır; bunu böyle kabul etmek zorundasın. Bizimle NATO'da berabersin, müttefiksin, NATO'da beraber olduğun Türkiye'yi bir kenara koyacaksın bir terör örgütüyle beraber olacaksın. Neymiş? 'DEAŞ'a karşı savaşıyor.' Böyle saçmalık olur mu? Sen kendine güvenmiyor musun? 63 ülke beraber Amerika'yla. 63 ülke 10 bin-15 bin DEAŞ teröristiyle Suriye'de karşı karşıya gelmeye gücü yetmiyor öyle mi, bu olabilecek bir şey mi? Nerede NATO, biz NATO'da beraberiz. PYD, sizin NATO'da ortağınız değil ki, YPG sizin ortağınız değil ki, biz seninle ortağız, orada müttefikiz. Biz bunların canına okuruz, onlarla ne işimiz var bizim? Eğer dost olmak için DEAŞ'a karşı olmak ölçüyse, o zaman El Nusra'yla da dost ol. Çünkü El Nusra da DEAŞ'la şu anda savaşıyor. Bunun ne akılla, ne bilimle, ne tecrübeyle izahı mümkün değil. Fakat tezgah farklı dönüyor, tuzak farklı... Dert, anlatılır gibi değil. Ne olursa olsun biz kendi göbeğimizi kendimiz kesmek zorundayız, bunu böyle bilelim. Çünkü hesap başka. Üzerine üzerine biz bu işin gideceğiz."
"TÜRKİYE HALEP'E SIRTINI DÖNEMEZ"
Türkiye'nin Halep'e sırtını dönemeyeceğinin, Batı Trakya'daki, Kıbrıs'taki, Kırım'daki soydaşlarını yok sayamayacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Libya'yı, Mısır'ı, Bosna'yı, Afganistan'ı kendi dertleriyle baş-başa bırakamayız. Aksi takdirde tarihe de, buralarda yaşayan ve kalpleri bizimle birlikte çarpan kardeşlerimize de mahcup oluruz. Bunun için diyorum ki; biz gönül sınırlarımız içindeki her yerin, her kardeşimizin derdiyle dertlenecek, sevinciyle sevineceğiz. Bizim bu ilgimizi kendi emperyalist sömürgeci tarihleriyle veya mezhebi, etnik saplantılarıyla karıştıranlar bize akıl vermek yerine dönüp kendilerine baksınlar. Bu milletin Yunus'un engin gönüllülüğü kadar Yavuz'un cengaverliğine, Abdülhamit Han'ın diplomatik dehasına da sahip olduğu unutulmamalıdır." değerlendirmelerinde bulundu.