Anasayfa


31-10-2016
20 yıl öncesine mi dönüyoruz?
Batı Trakya Türklerinin seçtiği müftüler İbrahim Şerif ve Ahmet Mete, azınlığa karşı geçmişte uygulanan sindirme politikasının son dönemde yeniden uygulamaya konulduğunu ifade ettiler.
31 Ekim 2016 Pazartesi

İskeçe Seçilmiş Müftüsü Ahmet Mete, Gümülcine Seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif ve diğer azınlık kurum ve temsilcileri son bir yılda defalarca adli işlemle karşı karşıya kaldı. Müftü Ahmet Mete ve Müftü İbrahim Şerif aleyhine suç duyurularında bulunuldu, soruşturmaya tabi tutuldu, ifadeye çağırıldı ve dava açıldı. Benzer uygulamalar diğer azınlık kurumları için de geçerli.

Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu Başkanı ve İskeçe Müftüsü Ahmet Mete ve Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif konuyla ilgili olarak GÜNDEM’e konuştu.

AHMET METE:
“AZINLIĞIN VE KURUMLARINI YUNANİSTAN’IN DÜŞMANI GİBİ GÖSTERMEK İÇİN BİR GAYRET VAR”


Bat Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu Başkanı ve İskeçe Müftüsü Ahmet Mete GÜNDEM’e yaptığı açıklamada, Batı Trakya Müslüman Türk toplumunun varlığından rahatsız olan çevrelerin olduğunu vurguladı. “Bu eskiden beri olan bir şey. Yani yeni değil” diyen müftü Mete, “Fakat son zamanlarda bunun üzerine gidiliyor. Yani azınlığın üzerine üzerine geliniyor. Batı Trakya Türkü sindirilmeye çalışılıyor. Bu çabanın içinde azınlığın müftülerine, kurumlarına, derneklerine, partisine, imamlarına saldırı, korkutma, tehditler, mahkemeye vermeler, hakaretler var. Özellikle basın aracılığıyla azınlığımız ve azınlığımızın kurumlarıyla, azınlığın yöneticileri hakkında yalan yanlış haberler, yorumlar var. Bunların son zamanlarda arttığını herkes çok açık bir şekilde görüyor. Tabii bir de bizim içimizde olup da Yunan basınıyla paslaşarak azınlığın önde gelenlerine saldıranlar var. İnternette ve sosyal medyada sürekli bir şekilde aleyhimize yayın yapanlar, çamur atanlar, hakaretlerde bulunanlar var. Söylediğimiz her sözün arkasında bir art niyet arayanlar var. Şaka bile yapsak bunda art niyet arayanlar harekete geçiyor. Azınlık kurumlarını ve Batı Trakya Müslüman Türkünü Yunanistan’ın düşmanı gibi göstermeye çalışan bir gayret var. Ben bunun sistematik ve planlı bir hareket olduğuna inanıyorum.” dedi.

“EZANIN BİLE MEGAFONDAN OKUNMASINI İSTEMEYENLER VAR”

Batı Trakya’da yaşayan Müslüman Türk toplumundan bu ülkeye zarar gelmediğini ve gelmeyeceğini söyleyen Ahmet Mete şunları kaydetti: “Bu azınlık konuşma hakkına sahip olmasın. Müftüsü olmasın, imamı olmasın, hakkını dile getiren siyasetçisi olmasın isteniyor. Bakın bugün İskeçe’den bir Yunanca gazeden aradılar ve metropolitin ibadetin bir şov olmadığını söylediğini, şikayetler üzerine kilise içindeki ayinin kapalı mikrofonlarla yapıldığını söylediğini hatırlatıp, camilerdeki ezanın megafondan okunup okunamayacağını falan sordular. Yani bir anlamda ezanın megafondan okunmaması isteniyor. Ben de kendilerine metropolitin doğru söylediğini ifade ettim. Ancak bizim ezanımızın ibadet değil, ibadete davet olduğunu anlattım. Yani kiliselerdeki çan sesine benzer bir şey olduğunu söyledim. İbadetimizi cami içinde megafonsuz yaptığımızı söyledim. Bizim namazımız 15 dakika falan sürüyor diye anlattım. Ezanın ibadetle karıştırılmaması gerektiğini vurgulamaya çalıştım. Anlaşılıyor ki; bazı kişiler veya çevreler camilerden duyulan ezan seninden rahatsız oluyor.”

“AZINLIĞI SİNDİRMEYE ÇALIŞMAK DOĞRU DEĞİL, BİZ HAK MÜCADELESİ YAPIYORUZ VE KIRMADAN DÖKMEDEN YAPIYORUZ”

Azınlığın hayatında bir şey değişmediğine, ancak azınlığa karşı özellikle son dönemde olumsuz gelişmelerin yaşandığına dikkat çeken Müftü Mete, son bir – iki yıldır azınlığa yönelik baskının arttığını belirtti. Mete, “İmam tehdit etmeler, din görevlilerine yönelik basında olumsuz haber ve yorumlarda bulunmalar, hatta geçen yıl arkadaşımızın başına geldiği gibi, din görevlisini kaçırmalar ve tehdit etmeler bunlar bir bütünün parçaları gibi. Ben bunun doğru olmadığını söylemek isterim. Yani azınlığın önde gelenleri, azınlığın kurumlarının soruşturmalarla, davalarla, mahkemelerle sindirilmeye çalışılması doğru değil. Biz hak mücadelesi yapıyoruz. Bunu yaparken de kırmadan, dökmeden yapıyoruz.” diye konuştu.

“DOĞRULARI SÖYLEMEYE DEVAM EDECEĞİM”

Müftü Mete, toplumun hakkı ve hukuku için doğru bildiklerini her zaman söyleyeceğini kaydederek, “Ben bu vazifede olduğum sürece doğruları söylemeye devam edeceğim. Herkes bunu böyle bilsin. Doğrular için kimseye de şapka indirmem. Halkımızın, azınlığımızın hakkı ve hukuku için doğruları söylemeye ve mücadele etmeye devam edeceğiz. Azınlığa reva görülen bu baskıların da son derece yanlış olduğunu bu ülkenin bir vatandaşı olarak söylemek isterim.” ifadelerini kulandı.

İBRAHİM ŞERİF
“SİNDİRME POLİTİKASI GERİ DÖNDÜ, OLAYLAR BUNU GÖSTERİYOR”


GÜNDEM’in sorularını yanıtlayan Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif, söze “Özellikle son bir iki yıldır azınlığı ilgilendiren önemli bir konuya ve soruna değindiğiniz ve bize görüşlerimizi açıklama fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim” diyerek başladı.

Müftü İbrahim Şerif, Batı Trakya Müslüman Türk azınlığına yönelik sindirme politikasının geçmiş yıllarda olduğu gibi önemli ölçüde geri geldiğine dair işaretlerin olduğunu vurguladı. İbrahim Şerif, “Son on yıla baktığımızda azınlığımız hangi faaliyetleri, hangi etkinlikleri yapıyorsa yine aynılarını yapıyor. Bu konuda herhangi bir değişiklik yok. Fakat devletin veya hükümetin yeni bir politikası olsa gerek ki; 15 – 20 yıl önceki enstrümanlarla azınlığın üzerine gelmeye başladı. 15 – 20 yıl önce ne vardı? Batı Trakya Türkü üzerinde bir sindirme politkası vardı. Azınlığımızın üzerinde mahkeme olayları vardı. Büyüklerimiz o dönemi anlatırken veya özetlerken, azınlığın üzerine bir adli ve polisiye baskıdan bahsediyorlardı. Son birkaç yıldır azınlığın üzerindeki adli baskı yine artmış durumda. Sürekli bir soruşturma, suç duyurusu, ifadeye çağırma ve dava sarmalına girdik. Son bir yılda sadece ben bir kez savcılığa çağrıldım, iki kez emniyette ifade verdim. Sadece ben değil, İskeçe Müftüsü için de aynı şeyler geçerli, diğer azınlık kurumları ve temsilcileri için de aynısı geçerli. Yaşanan olaylar sindirme politikasının geri döndüğünü gösteriyor.” dedi.

“20 YIL ÖNCEKİ DÖNEME DÖNÜLDÜĞÜ İZLENİMİ VAR”

İskeçe Müftüsü Ahmet Mete’nin aleyhine Gökçepınar’da bir cenazede yaşananlar nedeniyle dava açıldığını hatırlatan İbrahim Şerif şöyle konuştu: “İskeçe Müftümüz Ahmet Mete ve Gökçepınar imamı olan kardeşimize dava açıldı. Gökçepınar köyündeki cenazeden 10 – 15 gün sonra Gümülcine’nin Karacaoğlan köyünde de benzer bir olay yaşandı. Hatırlayacaksınız, Almanya’da yaşayan genç bir soydaşımız bir alışveriş merkezinde yaşanan silahlı saldırı sonucunda hayatını kaybetmişti. Karacaoğlan’da onun cenazesi oldu. O gün sabah saatlerinden itibaren Gümülcine’de bizim büromuzun önünde yabancı bir araç vardı. Etrafı ve büroya giren çıkanları kontrol ediyordu. Biz buna bir anlam veremedik. Aynı gün bir din görevlisi kardeşimiz vefat etmişti biz de onun cenazesine gitmiştik. Aynı araba orada da vardı. Cenazeden ayrılıp evime geldiğimde aynı araç evimde bekliyordu. Öğleden sonra tarlaya gittim, onlar da peşimden geldi. Sordum ‘neden takip ediyorsunuz’ diye, polis olduklarını söylediler. Gökçepınar olayından sonra benzer bir olay Karacaoğlan’da yaşanmasın diye takip altına alındık diye düşündük. Sadece bu mu? Geçtiğimiz günlerde din adamlarımızla pikniğe gittiğimizde bizden önce polislerin bölgeye gittiğini gördük. Tabii ki insan tedirgin oluyor. Biz bunları yıllar önce yaşadık. Fakat son 10 – 15 yıldır bunlar yoktu. Ayrıca Gümülcine Türk Gençler Birliği’ne, Yüksek Tahsilliler Derneği şubelerine yapılan baskınlar azınlığın 20 yıl öncesine döndüğü izlenimini veriyor.”

“ON YIL ÖNCE NE SÖYLENİYORSA YİNE AYNISI SÖYLENİYOR, PEKİ BU KISKAÇ NEDEN?”

Azınlığın karşı karşıya kaldığı bu adli durum karşısında şaşkın olduğunu ifade eden Şerif, “Bakın, beni geçtiğimiz günlerde ifadeye çağırıp DEB Partisi’nin genel merkezi açılışına sizi hangi sıfatla davet ettiler diye soru sordular. Bu konuda ifademi aldılar. DEB Partisi’nin yöneticilerini başka konular için ifadeye çağırdılar veya aleyhlerinde suç duyurusunda bulundular. İskeçe Müftüsünün konuşmasını mercek altına aldılar. Dediğim gibi Batı Trakya Türk azınlığı on yıl önce neleri yapıyorsa, neleri söylüyorsa yine aynı şeyleri söylüyor. Şimdi son dönemde bu adli kıskacın sebeni ne? Azınlık kurumlarını ve yöneticilerini tekrar tekrar soruşturmaya, ifadeye, emniyete çağırmak, bunu belli aralıklarla tekrarlamak bize bir şeyleri hatırlatıyor. Üzerimizde baskı kurulmak istendiğini anlıyoruz.” ifadelerine yer verdi.

“BU ÜLKEMİZ YUNANİSTAN’A HİÇ YAKIŞMIYOR”

Batı Trakya Türk azınlığının haklarının iade edileceği yerde geriye doğru gidişatın ülkemiz Yunansitan’a hiç yakışmadığını anlatan Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif, “Olaylardan anlıyoruz ki 20 yıl önceki sindirme politikasına geri dönmek isteyenler var. Ama öte yandan azınlığın hakları iade edilmeyerek uluslararası hukuka ters düştüklerini acaba bu insanlar bilmiyor mu? Bu azınlık, haklarını geri almayı çoktan beri haketti. Ben bu yanlıştan dönülmesi gerektiğini söylemek istiyorum. Azınlığın üzerinde manevi baskı kurulmak isteniyor. Korkutulmak, sindirilmek, pasifize edilmek isteniyor. Psikolojik bir baskı kurulmak isteniyor. İskeçe Müftüsü Ahmet Mete’nin Gökçepınar imamıyla birlikte suçlanarak dava edilmesinin gayri hukuki bir şey olduğuna inanıyorum. Dinimize göre vefat eden insanın ailesi istediği kişiye cenaze namazını kıldırtabilir. Veya vasiyeti varsa o vasiyet uygulanır. Batı Trakya’da halkın seçtiği iki müftü var. Bunu görmezden gelmek manevi baskıdan başka bir şey değil. Bu tür yanlışlardan dönülmesi gerekir diye düşünüyorum.” dedi.

Haberler


"Romeo ve Juliet" Atina’da perde açtı

Yunanistan’da halkın yüzde 51’i demokrasi açığından şikayetçi

Gümülcine eski adalet sarayının restorasyonu için umut ışığı

Atatürk’ü Anma ve Barış Koşusu törenle başladı

Burhan Baran İnhanlı Belediyesindeki çiftçilerin sorunlarını meclise taşıdı

BTTDD eski genel başkanı Necmettin Hüseyin dünya evine girdi

Son ankette YDP birinci, SİRİZA ikinci, kararsızlar yüzde 18

Kirazlı yolunda bakım çalışmaları devam ediyor

Avrupa’da doğurganlık krizi

Motosiklet kazasında 90 yaşındaki vatandaş hayatını kaybetti

Miçotakis: ‘Ankara’da Müslüman azınlık dahil temel politikalarımızı tekrarladık’

‘Frontex’in gözü önünde geri itildiler’