Anasayfa

03-10-2025
Kimliğiyle Büyüyen Çocuk, Geleceğini Aydınlatır
Gümülcine’nin bir köyünde genç bir anneyle konuştum. Çocuğunu çoğunluk, yani devlet okuluna yazdırmayı düşünüyordu. Gerekçesi çok tanıdıktı: “Orada Yunancası daha iyi olur, gelecekte iş bulması kolaylaşır.” Ama tam o anda gözleri şüphe ve korkuyla şu cümleyi ekledi: “Ya kendi dilini unutmaya başlarsa? Ya ileride benimle Türkçe konuşmazsa?” O an, bir okul seçiminin aslında bir kimlik seçimi olduğunu bütün ağırlığıyla hissettim.
3 Ekim 2025 Cuma

Gümülcine’nin bir köyünde genç bir anneyle konuştum. Çocuğunu çoğunluk, yani devlet okuluna yazdırmayı düşünüyordu. Gerekçesi çok tanıdıktı: “Orada Yunancası daha iyi olur, gelecekte iş bulması kolaylaşır.” Ama tam o anda gözleri şüphe ve korkuyla şu cümleyi ekledi: “Ya kendi dilini unutmaya başlarsa? Ya ileride benimle Türkçe konuşmazsa?”
O an, bir okul seçiminin aslında bir kimlik seçimi olduğunu bütün ağırlığıyla hissettim.

Çocuk sadece bilgiyle değil, aidiyet duygusuyla öğrenir. Eğer kendini güvende ve değerli hissederse, öğrenmeye daha çok inanır. İşte buna “öz-yeterlik” deniyor; yani “Ben yapabilirim” inancı. Çocuğun gelecekteki tüm başarılarının temeli bu duyguda yatar.

Azınlık okullarının önemi tam da burada ortaya çıkıyor. Bu okullar sadece dil öğretmiyor; çocuklara kendi kimliğini, kültürünü ve varlığını taşıyabileceği bir alan sunuyor. Yani kimliği görünür hâle geliyor.

Bir çocuğun sınıfta kendi dilinde konuşabilmesi, yanlış yaptığında hor görülmeden düzeltilmesi, küçücük gibi görünen ama çok büyük etkileri olan deneyimlerdir. Eğitim psikolojisi bize çok net bir şey söylüyor: Çocuk yalnızca kitaplardan öğrenmez. Öğrenme, aynı zamanda aidiyet, özgüven ve kimlik ile iç içe ilerler.

Çocuk kendini güvende hissederse, hata yapmaktan korkmaz. Hata yapmaktan korkmayan çocuk, denemekten çekinmez. Denemekten çekinmeyen çocuk ise öğrenmenin kapılarını ardına kadar açar.

Çoğunluk okuluna giden çocuk belki daha iyi ders materyaliyle karşılaşabilir, ama çoğu zaman kendini ait hissedemez. Çünkü orada sürekli “Doğru konuşmalıyım, hata yapmamalıyım” baskısı vardır. Bu baskı, zamanla çocuğun özgüvenini kemirir. Çoğunluk okullarında farklı imkânlar olabilir, ama çoğu zaman çocuk kendini misafir gibi hisseder. Sınıfta yanlış yaptığında, adı yanlış telaffuz edildiğinde ya da aksanıyla alay edildiğinde içine kapanır. Yavaş yavaş sessizleşir.

Nitekim bir anne bana küçük kızının yaşadığı acı bir anıyı anlatmıştı. Çocuk eve gelip gözleri dolu dolu şöyle demişti: “Anne, öğretmenim adımı yanlış söyledi. Ben düzeltmeye çalıştım ama sınıf güldü. O günden sonra hiç konuşmak istemiyorum.” Bir ismin yanlış telaffuzu bile küçücük bir kalbi susturmaya yetmişti.

Azınlık okullarında ise çocuk şu mesajı alır: “Ben buradayım, ben değerliyim, ben başarabilirim.” Bu mesaj, en parlak kitaptan bile daha kalıcıdır. Çünkü çocukların zihni, ders kitaplarından önce yaşadığı aidiyet duygusuyla şekillenir.

Bu yüzden azınlık okullarını seçmek sadece bir eğitim tercihi değildir. Bu, çocuklarımızın kimliklerini koruma, kendilerine güven duygusuyla büyüme ve geleceğe sağlam adımlarla yürüme tercihleridir.

Bir öğrencinin bana söylediği şu söz her şeyi özetliyor: “Burada kendimi görünmez değil, görünür hissediyorum.” İşte mesele tam da budur. Görünmez büyüyen çocuk yarım kalır. Ama görünür hisseden çocuk, öz benliği ve kimlik bilinciyle adımlarını sağlam atmayı öğrenir.

Haberler


DEB Partisi temsilcileri Avrupa Parlamentosundaki konferansı anlattılar

“Ulusal Fener” açık, “Azınlık Okulu” kapalı...

Anlaşmalar ve yasalar Batı Trakya Türk Azınlık eğitimi için geçerli değil mi?

Temel insan hakları olarak eğitim - öğretim

Kimliğiyle Büyüyen Çocuk, Geleceğini Aydınlatır

AB, Pire Limanı’nı mercek altına aldı

Ülkenin genelinde sağanak ve fırtına uyarısı

Yunanistan’da Küresel Sumud Filosu’na saldırı protesto edildi

Miçotakis: Türkiye ‘Casus Belli’ söylemini sürdürdükçe SAFE’e katılamaz

Pire Limanı işçileri İsrail saldırısını grevle protesto etti

YTB 15 yaşında

GTGB’de çocuk etkinlikleri devam ediyor