Anasayfa

03-10-2025
“Ulusal Fener” açık, “Azınlık Okulu” kapalı...
Batı Trakya Türk Azınlık eğitimi kanayan bir yara olmaya devam ediyor. Çünkü azınlık okullarının yıpratılması, zayıflatılması ülkemiz yetkililerinin azınlığa yönelik politiklarının başında geliyor.
3 Ekim 2025 Cuma

Batı Trakya Türk Azınlık eğitimi kanayan bir yara olmaya devam ediyor. Çünkü azınlık okullarının yıpratılması, zayıflatılması ülkemiz yetkililerinin azınlığa yönelik politiklarının başında geliyor.

İki dilli, yani hem Türkçe hem Yunanca müfredata dayalı bu okullar, yıllardır rahatsızlık unsuru olarak görülüyor. Bir dönem “Türk” ibaresiyle anılan okulların isimleri zamanla “Müslüman” ya da “Azınlık” okuluna dönüştürüldü. Bunun yanında azınlık eğitimini hedef alan onlarca yasal düzenleme yürürlüğe sokuldu.

Oysa Lozan Antlaşması bu konuda gayet açık: Azınlık okulları özel ve özerk bir yapıya sahip. Gelgelelim, yetkililerin azınlığa yönelik uygulamalarında bu okullar adeta ortadan kaldırılması gereken bir tehdit gibi görülüyor.

Son yıllarda öğrenci sayısının azlığını gerekçe göstererek kapatılan Türk azınlık ilkokulları bu yaklaşımın en somut örneklerinden biri. Öğrenci sayısı 10’un altına düşen okullarımız kapısına kilit vurulma tehlikesiyle karşı karşıya. Eğitim Bakanlığı bunu pedagojik bir tedbir olarak sunsa da, azınlık toplumunun tamamı bunun siyasi bir uygulama olduğunu biliyor.

Nitekim İskeçe’ye bağlı Mizanlı köyünde yaşananlar, azınlığın haklılığını ortaya koyuyor. Söz konusu okulda yeterli öğrenci sayısı bulunmasına ve velilerin başvurularına rağmen kapılar açılmadı. Oysa geçen yıl Kardiçe’deki Argiri köyünde bir öğrenci için, bu yıl da Keçi Adası’nda iki öğrenci için ilkokul açıldı. Çok da doğru bir karar verildi. Ancak bu neden azınlık okulları için uygulanmıyor? Üstelik bahsettiğimiz kurumlar uluslararası antlaşmalarla güvence altına alınmış okullar.

Aslında sorunun cevabı Eğitim Bakanı Sofia Zaharaki’nin sözlerinde gizli: “Ulusal fenerler iki öğrenciyle bile açık tutulur.” İşte azınlık okullarının “fener” değil “tehdit” olarak algılandığının en açık göstergesi bu.

Ne yazık ki azınlık çocukları, yarının potansiyel tehlikesi olarak görülüyor. Küçük ya da büyük fark etmiyor; her birey “öteki” olarak dışlanıyor, sahiplenilmiyor, sürekli olası bir tehdit algısıyla karalanıyor.

Bu bakış açısı, kültüründen koparılmış, kendi eğitiminden mahrum bırakılmış ve kolayca yönlendirilebilecek bir toplum yaratma arzusunun yansımasıdır. Kendi kültürünü, dilini, geleneğini öğrenerek yetişen bireyler arzu edilmiyor. Bunun yerine genel sistem içinde eriyip özünden uzaklaşmış yeni nesiller hedefleniyor.

İşte bu nedenle azınlık eğitiminin fenerleri birer birer söndürülmek isteniyor. Ve bu nedenle azınlık eğitimi yıllardır topun ağzında.

Bizler bu çifte standartları, bu antidemokratik uygulamaları dile getirdiğimizde ise hemen “başka ülkelerin çıkarlarına hizmet edenler” yaftasıyla karşılaşıyoruz.

Oysa ki sussak, Lozan gibi uluslararası antlaşmaları yok saysak, kapatılan okullar karşısında sessiz kalsak ne olacak ki?
Cevap aslında çok açık… Kademeli olarak yok olacağız. Kültürümüz, gelenek ve göreneklerimiz, dilimiz, dinimiz yavaş yavaş hafızalardan silinecek. Benliğinden koparılan, kendi olmaktan çıkarılan bir toplumun başka bir geleceği de olamaz.
Aslında istenilen de bu değil mi?

Haberler


DEB Partisi temsilcileri Avrupa Parlamentosundaki konferansı anlattılar

“Ulusal Fener” açık, “Azınlık Okulu” kapalı...

Anlaşmalar ve yasalar Batı Trakya Türk Azınlık eğitimi için geçerli değil mi?

Temel insan hakları olarak eğitim - öğretim

Kimliğiyle Büyüyen Çocuk, Geleceğini Aydınlatır

AB, Pire Limanı’nı mercek altına aldı

Ülkenin genelinde sağanak ve fırtına uyarısı

Yunanistan’da Küresel Sumud Filosu’na saldırı protesto edildi

Miçotakis: Türkiye ‘Casus Belli’ söylemini sürdürdükçe SAFE’e katılamaz

Pire Limanı işçileri İsrail saldırısını grevle protesto etti

YTB 15 yaşında

GTGB’de çocuk etkinlikleri devam ediyor