Anasayfa

28-10-2025
Azınlık eğitimi temsilcileri konuşuyor: “Kapılar bize kapalı, haklarımız gasbediliyor”
Batı Trakya Türk Azınlık okullarının yasal yöneticileri olan Encümen Heyetlerine yönelik hukuk dışı müdahaleler ve yasaklamalar, toplumda derin bir endişe yarattı. Eğitim alanındaki bu gelişmeler, yalnızca okul yönetimlerini değil, azınlık haklarının geleceğini de yakından ilgilendiriyor.
28 Ekim 2025 Salı

Batı Trakya Türk Azınlık okullarının yasal yöneticileri olan Encümen Heyetlerine yönelik hukuk dışı müdahaleler ve yasaklamalar, toplumda derin bir endişe yarattı. Eğitim alanındaki bu gelişmeler, yalnızca okul yönetimlerini değil, azınlık haklarının geleceğini de yakından ilgilendiriyor.

Bu arada, Doğu Makedonya–Trakya Eyalet Eğitim Müdür Vekili Marigula Kosmidu’nun, azınlık ortaokul ve liselerinin Lozan Antlaşması’nın kapsamı dışında olduğunu iddiası da Batı Trakya Türk Azınlığı içinde şaşkınlık ve tepkiye neden oldu.

Gündem Gazetesi olarak, azınlık eğitiminin geldiği bu kritik noktada yaşanan gelişmeleri, hak ihlallerini ve toplumun beklentilerini ele almak üzere İskeçe Azınlık Ortaokulu–Lisesi Encümen Heyeti Başkanı Ozan Ahmetoğlu, Gümülcine Celal Bayar Azınlık Ortaokulu–Lisesi Encümen Heyeti Başkanı Fuat Perende, Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği Başkanı Aydın Ahmet ve Batı Trakya Encümenler Birliği Başkanı Mehmet Duban’ın görüşlerine başvurduk.

İSKEÇE AZINLIK ORTAOKULU – LİSESİ ENCÜMEN HEYETİ BAŞKANI OZAN AHMETOĞLU
GÜNDEM: Encümen Heyeti olarak yıllardır okulun yasal yöneticiliğini yürütüyorsunuz. Ancak şimdi yöneticisi olduğunuz okula girişinize izin verilmediği veya kısıtlama getirildiği görülüyor. Bu uygulamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ozan AHMETOĞLU:
Yaşadığımız sorun, bu eğitim yılının başından beri devam ediyor. Okulların açıldığı ilk günden itibaren bizlere, yani okulun yöneticisi olan Encümen Heyeti üyelerine bazı yasaklar ve engeller getirildi. Eğitim Bakanlığının talimatı doğrultusunda okula giremeyeceğimiz bildirildi, hatta okula girebilmemiz için izin almamız istendi.

Sorun, eğitim yılının başlamasından itibaren farklı aşamalardan geçti. 1 Temmuz itibarıyla okulumuzda Eğitim Bakanlığı tarafından tadilat ve estetik iyileştirme çalışması başlatıldı. Çalışmaların başladığı gün, Eyalet Eğitim Müdürlüğünün talimatıyla okulun üç binasının anahtarları değiştirildi ve kapıya bir bekçi kondu. Bize de çalışmalar süresince okula giremeyeceğimiz söylendi.

Tadilat sırasında Encümen Heyetine ait oda boşaltıldı. Bu uygulamaya tepki gösterdik, doğru olmadığını belirttik. Tadilatın tamamlanmasının ardından okul binasının anahtarlarının tarafımıza teslim edilmesini istedik ve Eyalet Eğitim Müdürlüğüne yazılı başvuru yaptık. Ancak yanıt çok gecikmeli geldi ve talebimiz reddedildi.

Azınlık eğitiminin statüsünü belirleyen uluslararası anlaşmalar ve mevzuat gereği, okulun sağlıklı işleyişi için Encümen Heyeti’nin okulda bulunması gerektiğini belirten yeni bir yazı daha gönderdik. Sekreterimizin okulda görevine devam etmesi gerektiğini de vurguladık. Ne var ki bu talebimiz de reddedildi.

Bu süreçte birkaç kez İskeçe Ortaöğretim Müdürüyle görüştük, ancak olumlu bir sonuç alamadık. Yazılı taleplerimize sürekli ret cevabı verildi. Son olarak Ortaöğretim Müdürü, okul binasına girmeden önce yazılı izin almamız gerektiğini belirtti. Yani, öğrenci velilerinin oylarıyla seçilen Encümen Heyeti üyelerinden, yöneticisi oldukları okula girebilmek için izin istemeleri bekleniyor. Üstelik bunu sık sık yapmamamız, sadece “önemli bir ihtiyaç” olduğunda başvurmamız isteniyor. Bunu normal bir durum olarak görmemiz elbette mümkün değil.

Benzer bir durum Gümülcine Celal Bayar Azınlık Ortaokulu – Lisesinde de yaşanıyor. Doğrusu, ne yapılmak istendiğini anlamakta güçlük çekiyoruz.

Encümen Heyeti olarak bizler, azınlık okullarımızın yasal yöneticileriyiz. Başta Lozan Antlaşması olmak üzere ilgili anlaşmalar ve mevzuat, Batı Trakya Türk Azınlığına ait okulların yöneticileri olan Encümen Heyetlerine yetki, görev ve sorumluluklar tanımaktadır. Görevimiz, öğrencilerimizin ve velilerimizin iradesini temsil ederek okulun düzenli biçimde işlemesini sağlamaktır.

Encümen Heyetleri, azınlık okullarının ekonomik işleyişinden ve binalarından sorumludur; yani okulun mali yönetimini yürütür, bakım ve onarımlarını üstlenir. Ayrıca Türkçe müfredatın öğretmenlerini belirler, tayinlerini talep eder, maaş ve sigorta ödemelerini gerçekleştirir. Bu hak ve sorumluluklar yasayla Encümen Heyetlerine verilmiştir. Ancak bugün gelinen noktada, yöneticisi olduğumuz okula dahi girişimize izin verilmemekte ya da çeşitli engeller çıkartılmaktadır. Bu durum, sadece bize yönelik bir uygulama değil, azınlık eğitiminin kurumsal kimliğine yönelik açık bir müdahaledir. Üstelik bunun Eğitim Bakanlığının talimatıyla yapılması, ayrı bir kaygı konusudur.

Böylesine keyfi ve hukuk dışı bir uygulamanın hiçbir gerekçesi olamaz. Batı Trakya Türk azınlık okullarındaki Encümen Heyetleri, Lozan Antlaşması ve yasal düzenlemelerle güvence altına alınmış, seçimle belirlenen meşru temsilcilerdir. Buna rağmen, okullardan uzak tutulmaya çalışılmamız, açıkça azınlık eğitimine yönelik baskıcı ve antidemokratik bir yaklaşımı ortaya koymaktadır. Biz bunu kesinlikle kabul etmiyoruz.

GÜNDEM: Sizce bu karar, azınlık okullarının statüsüne ve Lozan Antlaşması’nın ruhuna uygun mu? Bu durumun Batı Trakya’daki azınlık eğitimi açısından nasıl bir mesaj taşıyor?

Ozan AHMETOĞLU:
Kesinlikle hayır. Bu karar ne azınlık okullarının statüsüne ne de Lozan Antlaşması’nın ruhuna uygundur. Lozan Antlaşması, Batı Trakya Türk Azınlığına eğitimde özerklik hakkı tanımıştır. Encümen Heyetleri bu hakkın en somut ve en önemli unsurlarından biridir. Encümen Heyetlerini okulların dışına itmek, Lozan’ın hükümlerini fiilen yok saymaktır.

Batı Trakya’daki eğitimin temel taşlarından biri olan Encümen Heyetlerinin kurumsal kimliğine yönelik ciddi bir saldırıyla karşı karşıyayız. Gerçekten merak ettiğimiz bir konu var. İstanbul’daki Rum azınlık okullarında benzer uygulamalar ve engellemeler var mı? Oradaki okul yöneticileri de kendi okullarına girebilmek için yazılı izin almak zorunda mı?

Batı Trakya’daki azınlık eğitimi açısından bu uygulama son derece olumsuz bir mesaj taşıyor. Çünkü bu durum, azınlığın iradesini devre dışı bırakma girişimi olarak algılanıyor. Her eğitim yılı başında yeni bir engellemenin gündeme getirilmesi, hem öğrencilerimizi hem de velilerimizi huzursuz ediyor, geleceğe dair kaygıları artırıyor.

Ne yazık ki tüm bu yasaklar ve engellemeler, Yunanistan’ın Batı Trakya’daki Türk azınlık okullarının varlığından rahatsız olduğunu düşündürüyor. Toplumumuzda güçlü bir kanaat var: Devlet, bu okulları zamanla işlevsizleştirip ortadan kaldırmayı hedefliyor. Son yıllarda eğitim kalitemizin artırılması yönündeki taleplerimize yanıt verilmediği gibi, şimdi de okullarımızı yönetme hakkımız elimizden alınmak isteniyor.

Bizim mesajımız açık ve nettir: Encümen Heyetleri, azınlık okullarının meşru ve yasal yöneticileridir. Bu hakların gasp edilmesine seyirci kalamayız. Mücadelemizi demokratik ve yasal zeminde kararlılıkla sürdüreceğiz. Eğitimdeki özerkliğimizin korunmasını, haksız uygulamaların derhal sona erdirilmesini ve azınlık okullarının rahat bırakılarak niteliklerinin artırılmasını talep ediyoruz.

GÜMÜLCİNE CELAL BAYAR AZINLIK ORTAOKULU – LİSESİ ENCÜMEN HEYETİ BAŞKANI FUAT PERENDE

GÜNDEM: Encümen Heyeti olarak yıllardır okulun yasal yöneticiliğini yürütüyorsunuz. Ancak son dönemde, yöneticisi olduğunuz okula girişlerinizde sorunlar yaşanıyor. Ya girişinize izin verilmiyor veya zorluklar çıkartılıyor. Bu uygulama hakkında bilgi verebilir misiniz? Tam olarak ne zaman başladı ve bugüne nasıl gelindi?

Fuat PERENDE:
Öncelikle belirtmek isterim ki, Encümen Heyetleri, üç yılda bir düzenlenen seçimlerle, okullardaki velilerin oylarıyla seçilen üç kişiden oluşur. Şahsım adına söylemek gerekirse Encümen Heyeti başkanlığında ikinci dönemimi sürdürmekteyim.

Celal Bayar Azınlık Ortaokul ve Lisesi Encümen Heyetinin yetki ve sorumlulukları, okulun kuruluşundan itibaren ilgili yasalarla (N.D. 2203/1952, FEK-1953/3-9-1953 ve FEK 264/A/16-9-1977) açık ve net bir şekilde belirlenmiştir. Ancak geçen yıl yani, 2024 yılı Eylül ayından itibaren okulumuzda Encümen Heyetiyle ilgili sorunlar başlamıştır. Aslında Encümen Heyetlerinin yetkileri görmezden gelinmiş ve fiilen yok sayılmıştır.

Azınlık ortaokul ve liselerine yapılan müdür atamalarında, Encümen Heyetlerinin görüşü alınmaksızın, tek taraflı atamalar gerçekleştirilmiştir. Oysa önceki yıllarda, okul encümen heyetlerinin görüş ve önerileri her zaman İl Eğitim Müdürlükleri tarafından dikkate alınmaktaydı. Ne yazık ki, geçen eğitim yılında sunduğumuz öneri ve tavsiyeler kabul edilmemiş; böyle bir yetkimizin olmadığı ifade edilerek, kendi belirledikleri müdürleri göreve atamışlardır.

Bu eğitim yılında ise, atanmış müdürlerin görev süreleri, ortaokul birinci sınıf kayıtlarındaki tamamlanmamış işlemler gerekçe gösterilerek uzatılmıştır. Bunun sonucunda, geçen yıl yapılan müdür değişikliğinden bu yana okullarımıza girişimiz fiilen engellenmiştir. Encümen Heyetleri, adeta kendi çocuklarına karşı bir tehditmiş gibi gösterilmiş ve okullara girişleri yasaklanmıştır.

GÜNDEM: Sizce bu karar azınlık okullarının statüsüne ve Lozan Antlaşması’nın ruhuna uygun mu? Encümenlerle ilgili yasalara uygun mu? Bu durum Batı Trakya’daki azınlık eğitimi açısından ne mesaj taşıyor?

Fuat PERENDE:
Unutulmamalıdır ki bizler öncelikle veliyiz ve bu nedenle bu görevlere seçildik. Uygulanan bu politikalar, hem kanunsuz hem de antidemokratiktir. Bazı yerel yöneticiler tarafından oluşturulan “çerçeveler” aracılığıyla, yasal haklarımızın gasp edilmesi amaçlanmaktadır. Doğal olarak, okul idaresiyle iletişim ve iş birliği içinde olamadan okula ve çocuklarımızın eğitimine nasıl daha fazla katkı sunabiliriz? Zaten asıl amaç da budur: Encümen Heyetlerini yalnızca birer muhasebeci gibi göstermeye çalışmak, yasalardan doğan yetkilerini açıkça yok saymak ve azınlık okullarının işleyişini sekteye uğratmaya çalışmaktır.

BATI TRAKYA TÜRK ÖĞRETMENLER BİRLİĞİ BAŞKANI AYDIN AHMET

GÜNDEM: Batı Trakya Türk Azınlık okullarının yöneticileri olan Encümen Heyetleri son dönemde yeni ve antidemokratik uygulamalarla karşı karşıya. Bu uygulamaları genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aydın AHMET:
Batı Trakya Türk Azınlık okullarının, azınlık adına yasal yöneticileri olan Encümen Heyetlerinin okullara alınmaması ya da girişlerinin kısıtlanması çok ciddi bir hak ihlalidir. Batı Trakya Türk Azınlığının Lozan Barış Antlaşması ve ikili anlaşmalarla elde ettiği özerk ve özel eğitim hakkının temelini oluşturan Encümen Heyetlerini, okul dışına itmek ve görevlerini gerektiği gibi ifa etmelerini engellemek hem Lozan Antlaşması’nı yok saymaktır hem de azınlık eğitiminin özel ve özerk yapısını sonlandırmaktır.

Lozan Antlaşması’nda açıkça belirtilmiştir: Batı Trakya Türk Azınlığı, harcamaları kendisine ait olmak üzere her türlü yardım, dinsel ya da sosyal kurumları; her türlü okul ve benzeri öğretim kurumlarını kurma, yönetme, denetleme ve buralarda kendi dilini özgürce kullanma hakkına sahiptir. Yunanistan, bu taahhüdü Lozan’da vermiştir. Dolayısıyla iyi niyetten uzak yorumlarla veya kelime oyunlarıyla bu yükümlülüklerden kaçması kabul edilemez.

Azınlığın fikri alınmadan, tek taraflı olarak çıkarılan kanun hükmünde kararnameler, yasalar ve bakanlık genelgeleriyle azınlık eğitimine şekil vermek deyim yerindeyse açık bir hak gaspıdır.

Yok efendim “Antlaşma imzalandığında anaokulu yoktu, bu sebeple anaokulu açamazsınız”, yok efendim “ortaokul ve lise Lozan’da yoktu, bunlar bizim size bir lütfumuzdur” gibi açıklamalar, Lozan Antlaşması’nı içselleştirememiş kişi ve yönetimlerin gerçeklerden kaçması demek.

İstanbul’daki gayrimüslim Rum azınlığa bu imkanlar, hem anaokulu hem de orta eğitim düzeyinde, bir lütuf olarak değil, bir hak olarak verilmiştir. Bu sebeple ben, Lozan Antlaşması’nın mütekabiliyet ilkesinin esas olduğunu ve her daim gündemde tutulması gerektiğini düşünenlerdenim. Zannımca antlaşmanın ilgili maddesi “her türlü eğitim” derken, anaokulundan yükseköğrenime kadar geniş bir eğitim yelpazesini kastediyor. Gayrimüslim İstanbul Rum azınlığında olduğu gibi.

GÜNDEM: Sizce bu karar azınlık okullarının statüsüne ve Lozan Antlaşması’nın ruhuna uygun mu? Encümenlerle ilgili yasalara uygun mu? Bu durumun Batı Trakya’daki azınlık eğitimi açısından ne tür bir mesaj taşıdığını düşünüyorsunuz?

Aydın AHMET:
Lozan Antlaşması’nın eğitim ile ilgili 40. Maddesi’nin azınlık üyelerine tanıdığı azınlık okullarının yönetim ve denetim haklarının anlam kazanabilmesinin önemli koşullarından biri, Encümen Heyetlerinin bu yetkileri kullanabilecek çalışma şartlarına sahip olmaları ile mümkündür. Bu sebeple Encümen Heyetlerini okul dışına çıkarma kararı ne azınlık okul statüsüne ne de Lozan Antlaşması’nın ruhuna uygundur.

1923’ten sonra eğitim özerkliğimize uygun olarak köylerde azınlık okullarının idaresinde yetkiyi velilerden oluşan heyetler, şehirlerde ise vakıf yönetim kurulları kullanmıştır. Öğretmenlerle yapılan anlaşmaları ve maaşların ödemesi gibi hayati konuları yönetmişlerdir.

Celal Bayar Lisesinin kuruluşu ile ilgili KHK’da ilk defa okul, Encümen Heyeti tarafından yönetilir ifadesini görüyoruz. Tüm azınlık okullarını kapsayacak şekilde Encümen Heyetlerinin kaç kişiden ve kimlerden oluşacağından bahseden ilk hukuki belge 3064/1954 sayılı KHK’dır.

Cunta yönetimi tarafından Lozan Antlaşması’na uygun hükümleri 1109/1972 sayılı KHK ile iptal edilirken bile Encümen Heyetlerinin yasal kimliği kabul edilmiştir. Bu hukuki belgeden sonra Encümen Heyetleri ile ilgili en detaylı hükümler 694/1977 sayılı yasada yer almıştır. Heyetlerin üç kişiden oluşacağı, görev sürelerinin üç yıl olacağı, seçimle belirlenen 5 ile 15 kişilik listeden üç kişinin vali tarafından görevlendirileceği ve Eğitim Bakanlığı tarafından görev ve yetkilerinin düzenleneceği belirtilmiştir. Bunun üzerine Eğitim Bakanlığı 70464/ 1978 Sayılı Bakanlık Kararını yayınlayarak, Encümen Heyetlerinin görev ve yetkilerini detaylandırmıştır.

Yine 2002 yılında Bakanlık Kararı (62092/2002) ile hem seçim yönetmeliği hem de görevleri belirlenen Encümen Heyetleri, azınlık okullarındaki (müfredat veya öğretmenlerle ilgili karar mekanizmalarında söz sahibi olmak gibi) eğitimin niteliği ve içeriği ile alakalı konular yerine daha çok okulların fiziki ve kırtasiye ihtiyaçlarıyla ilgili konularla sorumlu tutulmuşlardır. Bu bağlamda, diğer bazı görevlerin yanında belediyeler tarafından öğrenci başına verilen paraları okulun ihtiyaçlarında kullanmak, sözleşmeli öğretmenlerin maaşlarını ve sigortalarını ödemek, devlet kasasından para alınmasını kararlaştırmak gibi yetkiler verilmiştir. Aynı bakanlık kararı hangi görevin hangi encümen üyesi tarafından yerine getirileceğini de detaylandırmıştır. Günümüzde Encümen Heyetleri bu bakanlık kararı çerçevesinde görevlerini yapmaktadırlar.

Lozan Antlaşması ile emanet olarak bırakıldığımız günden bugüne Yunanistan hem inanç hem de eğitim alanındaki özerkliğimizi sonlandırabilmek için elinden geleni yapmış ve yapmaya devam etmektedir. Bu süreç içinde çıkarttığı her yeni kanun hükmünde kararname, yasa ve bakanlık kararı bizim haklarımızdan bir parça alıp götürmüştür. Hak gaspının en önemli halkalarından biri de Encümen Heyetlerinin yetkilerini sonlandırmaktır. Encümen Heyetlerinin rolünü azınlık eğitimi içinden aldığınızda özerk azınlık eğitiminden bahsedemezsiniz. Öğretmenini bulan, sözleşme yapabilen, ücretini ödeyen, okul ihtiyaçlarını karşılayan, okuldaki öğretmeni ve eğitimi denetleyen Encümen Heyetinden okula sokulmayan Encümen Heyetine geldik. Hak gaspının izahatında kelimeler maalesef kifayetsiz kalıyor.

GÜNDEM: Bu sorunlarla ilgili olarak mesajınız nedir?

Aydın AHMET:
Yunanistan hiçbir zaman azınlık hakları bağlamında Lozan Antlaşması’na sadık kalmamıştır. İstanbul Rum Azınlığı ve diğer ülkelerdeki azınlıkları için geniş haklar talep ederken, kendi sınırları içindeki azınlıkların demokratik haklarını kısıtlamıştır. Uluslararası tanınmışlığına ve uluslararası bir antlaşma ile hakları tescil edilmiş olmasına rağmen Batı Trakya Türk Azınlığının haklarını gıdım gıdım kuşa çevirmiştir. Sürekli çıkardığı yeni yasa ve yönetmeliklerle başta azınlık eğitimi olmak üzere inanç özerkliğimizi ve vakıflarımız üzerindeki idari yetkilerimizi bitirme noktasına getirmiştir. Oysa mütekabilimiz olan gayrimüslim Rum Azınlığı için her alanda bayram havası esiyor. Elinden alınan her hakkı için karalar bağlayan Batı Trakya Türk Azınlığı ise ağıtlar yakıyor.

BATI TRAKYA AZINLIK OKULLARI ENCÜMENLER BİRLİĞİ BAŞKANI MEHMET DUBAN

GÜNDEM: Encümen Heyeti olarak yıllardır okulun yasal yöneticiliğini yürütüyorsunuz. Ancak şimdi, yöneticisi olduğunuz okullara girişlerinizde sorunlar yaşanıyor. Ya girişinize izin verilmiyor ya da çeşitli zorluklar çıkarılıyor. Bu durum, başkanlığını yaptığınız Encümenler Birliği’ne üye okullarda da görülüyor. Bu uygulamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Mehmet DUBAN:
2023 yılında yapılan Encümen Heyetleri seçimlerinin ardından bu önemli görevi bir önceki değerli yönetimden büyük bir umutla devraldık. Göreve yeni gelen ve halen görevini sürdüren çok kıymetli Encümen üyeleriyle tanışma fırsatı bulduk. Ancak ne yazık ki seçimlerden sonra kendimizi oldukça zor bir dönemin içinde bulduk. Hiç beklemediğimiz ve daha önce tecrübe etmediğimiz durumlarla karşı karşıya kaldık.

Encümen Heyetlerinin görevli oldukları okullara girişlerinin engellenmesi ya da kısıtlanması, hem hukuki hem de toplumsal açıdan son derece dikkat çekici ve endişe verici bir gelişmedir.

Hukuki açıdan baktığımızda, Batı Trakya’daki azınlık okulları Lozan Antlaşması’nın 40. ve 41. maddeleriyle güvence altına alınmış eğitim ve yönetim haklarına sahiptir. Bu okulların yönetiminde yer alan Encümen Heyetleri, yasal olarak tanınmış organlardır ve yıllardır bu okulların idari ve mali işlerinden sorumludur. Dolayısıyla, bu heyetlerin okullara girişlerinin engellenmesi ya da zorluk çıkarılması, mevcut yasal düzenin ihlalidir.

İdari açıdan ise Encümen Heyetleri, okulların işleyişine dair karar alma ve denetim yetkisine sahiptir. Okul yönetiminden fiilen dışlanmaları, bu kurumların işlevsizleştirilmesi ve azınlık eğitiminin denetimden çıkarılması anlamına gelmektedir. Bu da azınlığımızın kendi kurumları üzerindeki meşru denetim hakkını maalesef zayıflatmaktadır.

Toplumsal ve siyasi açıdan da bu tür uygulamalar, azınlık toplumunda güvensizlik, dışlanmışlık ve haklarının ihlal edildiği duygusunu pekiştirmektedir. Aynı zamanda, devletin azınlığımızın haklarına yönelik tutumunda da bir gerileme olarak algılanmaktadır. Bu durum sadece eğitim alanında değil, toplumsal uyum ve vatandaşlık bilinci açısından da olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.

Vatandaşı olduğumuz ülke Yunanistan’da bu tür sorunlarla karşılaşmak bizleri derinden üzmektedir. Yaşananlar, azınlık eğitimine ve Lozan Antlaşması’nın ruhuna aykırı adımlardır. Bu sorunun çözümü, hukuk çerçevesinde, diyalog ve karşılıklı saygı temelinde aranmalıdır.

Encümen Heyetlerinin yasal statüsü ve tarihsel rolü göz önünde bulundurularak, bu tür engellemelerin kaldırılması, azınlığımızın haklarının korunması açısından çok önemlidir. Bizler, azınlığımızın bu tarz engellemelerle bezdirilmesinden ve azınlık okullarından uzaklaştırılmasından yana değiliz.

GÜNDEM: Sizce bu karar azınlık okullarının statüsüne ve Lozan Antlaşması’nın ruhuna uygun mu? Encümenlerle ilgili yasalara uygun mu? Bu durumun Batı Trakya’daki azınlık eğitimi açısından ne tür bir mesaj taşıdığını düşünüyorsunuz?

Mehmet DUBAN:
Aslında yaşanan bu sorunlar, meselenin özünü çok net bir biçimde ortaya koyuyor. Bu uygulama ne Lozan Antlaşması’nın ruhuna ne de hükümlerine kesinlikle uygun. Lozan Antlaşması’nın maddelerini değerlendirirken unutmamamız gereken temel nokta, bu maddelerin azınlığımıza hem dini hem hukuki hem de eğitim alanında özerklik hakkı tanıdığı gerçeğidir. Azınlığımızın kendi okullarını kurma, yönetme ve denetleme hakkı bu antlaşmayla açıkça güvence altına alınmıştır.

Encümen Heyetleri, bu hakkın uygulamadaki teminatı olarak, onlarca yıldır azınlık okullarımızın yasal yöneticisi sıfatıyla görev yapmışlar ve halen yapmaktadırlar. Dolayısıyla bu heyetlerimizin okullara girişinin engellenmesi ya da zorluk çıkarılması, azınlığımızın kendi eğitim kurumları üzerindeki idari özerkliğini zedelemekte ve Lozan’ın öngördüğü eşit vatandaşlık ve eğitim hakkı dengesini bozmaktadır. Bu tür uygulamalar, Lozan’ın “azınlık haklarını koruma” amacına açıkça ters düşmektedir.

Bir hukukçu olmamakla birlikte, gerek tecrübelerime gerekse mevcut yasal düzenlemelere dayanarak söyleyebilirim ki, Yunanistan’da yürürlükte olan mevzuat da Encümen Heyetlerini azınlık okullarının resmi ve yasal yönetim organı olarak tanımaktadır. Encümen üyeleri seçimle belirlenir ve okulun mülki, mali ve idari işlerinden sorumludur. Dolayısıyla yöneticisi oldukları okul binalarına giremeyen Encümen Heyetlerinin durumu, yasanın uygulanmaması veya idari yetkinin keyfi biçimde sınırlandırılması anlamına gelir. Bu, hem idari hukuk açısından hem de azınlık haklarının korunmasına dair uluslararası yükümlülükler açısından ciddi bir tutarsızlıktır.

Azınlık eğitimi açısından bu durumun taşıdığı mesaj ise kesinlikle olumsuzdur.“Eğitim kurumlarınız üzerindeki denetim hakkınız artık sorgulanıyor.” “Yasal konumunuz fiilen tanınmıyor.” “Eğitim alanında özerklik daraltılıyor.”

Son zamanlarda bir çok insanımızın zihninde maalesef bu düşünceler h âkim. Bu da toplumda güvensizlik, dışlanmışlık ve hayal kırıklığı duygularını güçlendiriyor. Ayrıca azınlık gençlerinin kendi kimliklerine olan güvenlerini ve toplumsal uyumu da olumsuz yönde etkiliyor.

Ben bu karar veya uygulamanın ne Lozan Barış Antlaşması’nın ruhuna, ne Encümenlerin yasal statüsüne, ne de demokratik hukuk devleti ilkelerine uygun olduğunu düşünüyorum. Azınlığımızın eğitimi, ülkemizin azınlık politikasının en hassas göstergesidir. Encümenlerin dışlanması sadece idari bir mesele değil, aynı zamanda azınlık haklarımıza bakışın yön değiştirdiğinin de açık bir işaretidir.

Yarınlara umutla bakabilmek için azınlığımızın eğitiminde kısıtlamalara değil, özgürlükleri ve eşitliği pekiştiren reformlara ihtiyaç vardır. Bizler, bize yasal olarak verilen hakların sonuna kadar takipçisi olacağımızı ve haklı mücadelemizi her şeyden önce birer veli olarak devam ettireceğimizi beyan etmekteyiz. Kimse bu hayatta bizleri evlatlarımızla ve onların geleceği ile sınayamaz ve sınanmamalıdır.

Tüm bu zorluklara rağmen, 2026 yılının sonuna kadar süren görevimizi gönüllülük esasıyla yürütmeye devam edeceğimizi ve azınlığımızın eğitim haklarının korunması için kararlılıkla çalışacağımızı toplumumuzun tüm fertlerine bir kez daha ifade etmek istiyoruz.

Haberler


Mehmet Hatipoğlu’nu kaybettik

Azınlık eğitimi temsilcileri konuşuyor: “Kapılar bize kapalı, haklarımız gasbediliyor”

Celal Bayar Azınlık Lisesinde “Öğrenci Pazarı” etkinliği

Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği eski Başkanı Sami Toraman vefat etti

’OHİ’ bayramı törenlerle kutlandı

OPEKEPE yolsuzluk davasında tutuklama zinciri büyüyor

ABTTF, İtalya’da düzenlenen FUEN Kongresi’ne katıldı

Gümülcine Müftülüğünden “Çocuğunu Al, Sabah Namazına Gel” etkinliği

Batı Trakyalı gençler Atina’da Yunan Parlamentosunda

Sakellion ve Batı Trakya’daki kimlik meselesi

Batı Trakya Türk Azınlık eğitiminde ikili hak gaspı dönemi (mi)?

İnsanın yüklendiği emanet