Anasayfa


11-12-2017
Cumhurbaşkanı Erdoğan To Vima gazetesine konuştu
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, To Vima gazetesine verdiği mülakatta, Yunanistan-Türkiye ilişkileri, Avrupa Birliği (AB) ile ilişkiler, Batı Trakya Türk azınlığı, Lozan ve Kıbrıs sorununa ilişkin açıklamalarda bulundu.
11 Aralık 2017 Pazartesi

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Batı Trakya Türk azınlığına ilişkin uluslararası anlaşmalar ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) doğrultusunda hak ve özgürlüklerin sağlanmasını talep ettiklerini kaydederek, "Bugün Türk azınlığı maalesef etnik kimliğinin tanınması, eğitim, dini özgürlükler gibi alanlarda sıkıntı çekiyor. Ülkemizin beklentisi de bu sorunların hallolarak, ikili ilişkiler gündeminden düşürülmesidir." diye konuştu.

Başbakanlığı döneminde Türkiye'deki Rum azınlığın hak ve özgürlükleri anlamında pek çok açılımın gerçekleştirildiğini hatırlatan Erdoğan şunları kaydetti:

"Bu konudaki beklentimizi Atina’da Cumhurbaşkanı Sayın Pavlopulos ve Başbakan Sayın Çipras’a da ilettim. Batı Trakya Türk azınlığının, etnik, dini ve kültürel kimliğini koruyarak Yunanistan’ın refahına katkıda bulunmaya devam etmesi yönündeki mesajımı, bu ziyaret vesilesiyle hem Atina’da hem Batı Trakya’da yineledim."

EKONOMİK İLİŞKİLER
Yunanistan ziyareti kapsamında Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopulos ve Başbakanı Aleksis Çipras ile ekonomik ilişkiler konusunda da görüşmeler yaptığını anımsatan Erdoğan, ikili ticaret hacminin ülkelerin potansiyelini yansıtmaktan uzak olduğunu ve bunu 10 milyar dolara yükseltmeyi hedeflediklerini ifade etti.

Erdoğan, iki ülke arasındaki ulaştırma projelerine önem verdiklerine işaret ederek "Bu bağlamda, İstanbul-Selanik hızlı tren hattı, İzmir-Selanik feribot hattı ve İpsala-Kipi sınır bölgesinde ikinci bir köprü inşası, iki ülke makamlarının üzerinde çalıştığı projeler arasındadır." dedi.

Güney Gaz Koridoru’nu hayata geçirmek için iki ülkenin birlikte çalıştığına değinen Erdoğan, Kıbrıs'ın etrafındaki enerji kaynaklarına ilişkin, "Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının üretim ve kullanımına ilişkin bazı görüş ayrılıklarımızın bulunduğu ortadadır. Ancak ortak amacımız, bölgeye kalıcı barış getirmek ve bölgedeki herkesin refahını artırmaktır." değerlendirmesinde bulundu.

“TÜRKİYE, LOZAN’A DA BAĞLIDIR VE SAYGILIDIR”

Erdoğan, Ege ve Akdeniz'deki meselelerde tek sorunun deniz yetki alanlarının belirlenmesi olmadığına dikkati çekerek, "Varılacak çözümün de kapsamlı, ayrıca her iki taraf için de hakkaniyete uygun olması gerekir. Ancak böyle bir çözüm sürdürülebilir ve kalıcı olabilir. Bu hususları tabiatıyla Cumhurbaşkanı Sayın Pavlopulos ve Başbakan Sayın Çipras’la ele alıyoruz. Kışkırtıcı mahiyetteki bazı eylemleri engelleyecek adımların atılmasını önemsiyoruz. Nitekim bu tür adımlar ve olumlu söylem hem ortamın yumuşamasına, hem de mevcut diyalog kanallarının açık tutulmasına katkı sağlayacaktır." diye konuştu.

Lozan Anlaşması'nın Türkiye'nin Yunanistan ve diğer bazı ülkelerle ilişkilerini belirleyen temel anlaşma olduğunu belirten Erdoğan şunları kaydetti:

"Türkiye, diğer tüm anlaşmalarına ve yükümlülüklerine olduğu gibi Lozan’a da bağlıdır ve saygılıdır. Başta azınlıklar olmak üzere de bugüne kadar anlaşmayı hassasiyetle uygulamıştır. Öte yandan, zaman zaman gerek ikili anlamda gerek diğer meselelerde sıkıntılarla, sorunlarla ve uygulama yanlışlarıyla karşılaşabiliyoruz."

Erdoğan, bugünün ve 94 yıl öncesinin şartları ve çözüm yolları arasında farklılık bulunduğunu, zamanın şartlarına iyi adapte olunması gerektiğini ifade ederek, "İyi niyet ve samimiyet korunduğu müddetçe, aşılamayacak hiçbir sorunumuz olmadığına inanıyorum. Ege konusu ve diğer meselelerde diplomatik kanalların işliyor olması bu bakımdan memnuniyet vericidir. Bu çerçevede dostluğumuzu ve iş birliğimizi Lozan gibi bir temel anlaşmanın ruhuna ve lafzına uygun şekilde inşa etmek istiyoruz." şeklinde konuştu.

“RUMLARIN BU HAYALLERİ ASLA GERÇEKLEŞMEYECEKTİR”

Kıbrıs sorununda yarım asırdır devam eden müzakerelerde Kıbrıslı Rumların yeni ortaklık devletinde güç paylaşımı açısından ciddi sorunlar yaşadıklarını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Onlar, Kıbrıs’ı halen bir 'Elen Adası' olarak görmeye devam ediyorlar. Zaten 1960 Cumhuriyeti’nin sadece üç yıl içinde çökmesinin nedeni de buydu. Açıkça söylemek isterim ki Rumların bu hayalleri asla gerçekleşmeyecektir. Kıbrıslı Türkler, ortak sahibi oldukları Ada’da asla Kıbrıslı Rumların arzu ettiği şekilde bir 'azınlık' konumuna indirgenmeyecektir. Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini temel alan bir zihniyet değişikliği olmadığı sürece, çözüme yönelik müzakereler de sonuçsuz kalmaya mahkumdur."

Erdoğan, Kıbrıslı Türklerin Annan Planı'na büyük bir çoğunlukla olumlu oy verdiğini hatırlatarak, "Rumlar ise birkaç ay önce Crans-Montana’da yaptıkları gibi, o dönemde de çözümden kaçtılar. Halihazırda BM Genel Sekreteri’nin taraflara çağrısı doğrultusunda değerlendirme süreci içindeyiz. Ada’da iki tarafta 2018 yılı başında yapılacak seçimlerin ardından Kıbrıs konusunda nelerin konuşulabileceği de daha net ortaya çıkacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

“AB İLE ‘ÖZEL ORTAKLIK’ SENARYOSUNUN BİZİM İÇİN HİÇBİR GEÇERLİLİĞİ YOK”

Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğinin her zaman stratejik hedefi olduğunun altını çizen Erdoğan, "Bu bağlamda, ‘özel ortaklık’ senaryosunun bizim için hiçbir geçerliliği yoktur. AB tarafının bütün çifte standartlarına rağmen biz hala iyi niyet ve gayretle üyelik yolunda çalışmaya devam ediyoruz. Yapıcı eleştiri fasıl blokajıyla değil, fasıl açmakla olur." dedi.

“ULUSLARARASI TOPLUM VE AVRUPA GEREKEN İRADEYİ GÖSTERMEKTE ZAYIF KALDI”

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'deki savaşın 7 yıldır devam ettiğini anımsatarak, "Bu konuda gerek uluslararası toplumun gerek Avrupa'nın gereken iradeyi göstermekte zayıf kaldığını hep birlikte gördük. Türkiye, liderlik göstererek sorunun çözümü için iradesini ortaya koydu." dedi.

Suriye'nin kuzeyinde "Türkiye'nin federal bir Suriye'de Kürt özerkliğini" kabul edip etmeyeceğine ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, "Toprak bütünlüğü ve siyasi birliğin korunması ilkeleri dahilinde ülkenin nasıl yönetileceğine elbette Suriyeli kardeşlerimiz karar verecektir. Bununla birlikte Suriyeli kardeşlerimizin, PKK'nın Suriye uzantısı PYD/YPG gibi terör örgütlerinin bölücü amaçlarını gerçekleştirmesine izin vermeyeceğinden eminiz. PYD/YPG ile Suriyeli Kürtleri aynı kefeye koymak doğru olmaz. Hiçbir terör örgütü belli bir halkın temsilcisi addedilemez." ifadesini kullandı.

Erdoğan, "Türkiye olarak arzumuz, komşumuz Suriye’yi gelecekte, siyasi birliği ve toprak bütünlüğünü muhafaza etmiş; istikrarlı, müreffeh ve halkının meşru talepleri doğrultusunda yönetilen demokratik bir ülke olarak görmektir." dedi.

Erdoğan, Astana sürecinin gerilimi azaltma bölgeleri ile ateşkesin sağlanmasına katkıda bulunduğunu vurgulayarak, "Komşularımızın toprak bütünlüğü, siyasi birliği ve egemenliğini destekliyoruz. Hiçbir ayrım yapmadan tüm terör örgütleriyle mücadelede kararlıyız. Müttefiklerimiz ve ortaklarımız için güçlü, güvenilir ve kararlı bir dostuz." değerlendirmesinde bulundu.

Aynı tavrı müttefiklerinden de beklediklerini belirten Erdoğan, şunları söyledi:

"Türkiye'nin çıkarlarının ve güvenlik kaygılarının ihlal edilmesine sesiz kalamayız. Ülkemize verilen sözlerin tutulmasını beklemek kadar daha tabii ne olabilir. Türkiye güçlü, güvenilir, refah ve istikrar kaynağı bir ülkedir. 15 Temmuz 2016’da ülkemizde hain bir darbe girişimi yaşandı. FETÖ terör örgütünün bu girişimine tüm halkımız, partilerimiz ve basınımız karşı durdu. Halkımız liderine, ülkesine, devletine sahip çıktı. Bundan daha büyük onur ve gurur olamaz. Dostumuz ülkelerin de bunun farkında olmalarını bekliyoruz. Halkımın benim liderliğime güçlü bir teveccüh göstermesi işte bu saydığım sebeplerden dolayıdır."

Erdoğan, 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi öncesinde örgüte ve mali kaynaklarına karşı harekete geçildiğini anlatarak, "Kısaca darbe teşebbüsü, örgütün Türkiye'de ayakta kalabilmesi için son şansıydı. Yapılan tahkikatlar sonucunda, FETÖ mensubu sivillerin, 15 Temmuz gecesi, darbe teşebbüsünün operasyon merkezi konumundaki Akıncılar Hava Üssü'nde bulundukları ve üsteki üst düzey subaylara emir verdikleri saptanmıştır. Buna ilaveten, binlerce subayın ve astsubayın FETÖ ile irtibatlı olduklarını itiraf ettikleri ifadeleri, video kayıtları ve darbeciler arasındaki muhabere mevcuttur." şeklinde konuştu.

OHAL uygulamasına getirilen eleştirilere ilişkin bir soru üzerine, bu uygulamaya birçok demokratik ülke tarafından başvurulduğuna işaret eden Erdoğan, "Ancak çoğu zaman burada bir bilgi kirliliği yaşandığını görüyoruz. Türkiye'de gazetecilik faaliyetinden dolayı tutuklanan hiç kimse yoktur. Ancak kendilerini gazeteci olarak niteleyen ama farklı suçlara bulaşan kişiler vardır. Adi suçlara bulaşmış; gasp, hırsızlık, terör, şiddet gibi suçları işlemiş şahıslar bile maalesef gazeteci olarak yansıtılıyor. Bu, haksızlıktır." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) çerçevesinde alınan tedbirler için gözden geçirme mekanizmaları oluşturduklarını dile getirerek, "Yapılan değerlendirmeler sonucu yaklaşık 38 bin kamu görevlisini tekrar vazifelerine iade ettik. 350 civarında kurum, vakıf ve dernek yeniden açıldı." bilgilerini paylaştı.

Haberler


ABTTF Mihaloliakos’un tahliye kararına tepki gösterdi

GTGB olağan genel kurula gidiyor

DEB Partisinden Mihaloliakos’un serbest bırakılma kararına tepki

Dolu yağışı ekili alanlara zarar verdi

Yassıköy Belediyesinde yangınla mücadele toplantısı

Dedeağaç’daki FSRU’nun ticari kullanımı erteleniyor

İskeçe Azınlık Ortaokulu – Lisesinin bina sorununun çözümü için başbakana mektup

Mihaloliakos’un tahliyesine tepkiler

AP milletvekili Daly: ‘Ursula von der Leyen ve AB’nin eylemleri (Gazze’deki) soykırımı mümkün kıldı’

İskeçe Azınlık Ortaokulu - Lisesi Encümen Heyetinden milletvekili Baran’a ziyaret

Son 15 yılın en sıcak nisan ayı

Polis UCLA kampüsüne takviye güçlerle müdahale ediyor