30-03-2015
BAKEŞ çift dilli eğitim ve anadilin önemi konulu konferans düzenledi
Batı Trakya Azınlığı Kültür ve Eğitim Şirketi (BAKEŞ) 27 Mart Cuma günü, 'Okul öncesi eğitimde çift dilli eğitim uygulamaları ve anadilin önemi’ konulu bir konferans düzenledi.
Gümülcine'deki Chris Eve otelinde düzenlenen konferansa konuşmacı olarak Türkiye'den Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim üyelerinden Doç.Dr. Binnur Genç İlter ve Doç. Dr. Zeliha Yazıcı katıldı.
Ayrıca konferansa katılanlar arasında Türkiye'nin Gümülcine Başkonsolosluğu'ndan Muavin Konsolos Murat Ertaş, Rodop Milletvekili Mustafa Mustafa, İskeçe Milletvekili Hüseyin Zeybek, Doğu Makedonya Trakya Eyalet Başkan Yardımcısı Mustafa Katrancı, Eyalet Meclis Üyesi Hüseyin Mehmet Usta, BAKEŞ Başkanı Galip Galip, BAKEŞ Genel Müdürü Pervin Hayrullah, BTAYTD Başkanı Ahmet Kara, Azınlık Encümen Heyeti Başkanı ve Kozlukebir Belediyesi Danışmanı Sali Ali, SÖPA Derneği Başkanı Mehmet Şerif, Gümülcine Belediye Başkan Yardımcısı Sibel Mustafaoğlu, BİHLİMDER Başkanı mehmet Emin Ahmet, BTTÖB Başkanı Sami Toraman, BTMMMMC Başkanı Asım Çavuşoğlu, GTGB Başkanı Koray Hasan, Kurcalı Kadınlar Derneği Başkanı Dilek Adalı Osman ve çok sayıda izleyici katıldı.
Konferansın açılış konuşmasını BAKEŞ Genel Başkanı Galip Galip yaptı. Azınlık eğitimi konusunda Batı Trakya Türk azınlığının çok özel bir durumu olduğunu belirten Galip, Lozan antlaşmasına göre azınlık eğitiminin özerk olduğunu vurguladı. Fakat bu durumun zamanla günümüze kadar yok edildiğini kaydeden Galip, azınlık eğitimine büyük darbe vurulduğunu dile getirdi.
"BİZLER İKİ HATTA DAHA FAZLA DİL BİLEN ÇOCUKLARIMIZIN YETİŞMESİNİ İSTİYORUZ"
Rodop Milletvekili Mustafa Mustafa da konuşmasında iki dilli eğitime vurgu yaparak şunları söyledi: "İki dilli bir konumda oluşumuz nedeniyle, bu durumun bizim için bir eziyete dönüşmesini istiyoruz. Bu durum bizim için bir dezavantaj değil, avantaj olmalıdır. Bizler ilkokullarımızdan mezun olacak çocuklarımızın iki hatta daha fazla dil bilen çocukların yetişmesini istiyoruz. Hedefimizin bu olması gerekir. Diğer taraftan ulusal kimliğimizi kolay kolay kaybetmeyiz. Bizden çok daha kötü koşullarda yaşayan toplumlar dillerini bilmedikleri ırklarının savunuculuğu için mücadele veriyorlar. Dolayısıyla benim bu konuda fazla bir endişem yok. Ancak Avrupa Birliği içerisinde bir yaşayan bir azınlık olarak çocuklarımızı gerçekten güzel bir sistem çerçevesinde ilkokuldan daha çocuklarımızı üç dil temelinde yetiştirebiliriz. BAKEŞ'i bu konferansı düzenlediği için kutluyorum."
"SON DÖNEMDE AZINLIK EÄžİTİMİNDE YAPILAN DÜZENLEMELER EÄžİTİMİMİZİ BALTALADI"
Sözlerine BAKEŞ'in çok önemli bir organizasyona imza attığını belirterek başlayan İskeçe Milletvekili Hüseyin Zeybek, bu çalışmalarından dolayı tebrik etti. Eğitim konusunun azınlık sorunlarının başında geldiğini vurgulayan Zeybek, eğitimi olmayan bir toplumun geleceğinin de olamayacağını belirtti. Son dönemde azınlık eğitimine reform adı altında yapılan düzenlemelerin azınlık eğitimini baltaladığını kaydeden Milletvekili Zeybek sözlerine şöyle devam etti: "Sorunlarımız çok büyük. Azınlık eğitimine yapılan düzenlemeler eğitimimizi baltalamıştır. Demokrasinin beşiği bir ülkede eğitim fakültesini bitiriyorsunuz. Hatta yurt dışında bitirdiyseniz diplomanızın denkliğini de veriyorsunuz. Böyle azınlık okullarına atanmayı bekliyorsunuz. Ama Yunan okullarına Yunanca öğretmen olarak atanıyorsunuz. Böyle bir saçmalık olamaz. Burada amaç, eğitimi düzeltmek değil, baltalamaktır. Bunun yanında azınlık okullarını devlet okullarıyla birlikte rekabete koyarak Türkçe okullarımızı kapatmaktır. Bizler bunun engellemek istiyoruz. Yeni hükümetin inanıyorum ki bu konuda değişik bir yaklaşımı olacaktır."
Son olarak anadilin önemine vurgu yapan Zeybek sözlerini, "Bizler her şeye rağmen azınlık eğitiminde ısrar ediyoruz. Bir toplum diniyle, diliyle ve kültürüyle ayakta kalır. Eğer siz dilinizi ve kültürünüzü kaybederseniz, bir toplumdan bahsedemezsiniz. Bizler madem ki bu ülkenin birer vatandaşlarıyız, bizler de hak ettiğimiz eğitimi almak istiyoruz" diyerek tamamladı.
"ANADİL VE ÇİFT DİLLİ EÄžİTİM BATI TRAKYA'DA YAŞANAN BİR SORUNDUR"
Türkiye'nin Gümülcine Başkonsolosluğu'ndan Muavin Konsolos Murat Ertaş BAKEŞ'e davetlerinden dolayı ve bu programı düzenledikleri için teşekkür etti. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Gümülcine Başkonsolosu Ali Rıza Akıncı ve eşi Hülya Akıncı'nın katılımcılara selamlarını ileten Muavin Konsolos Ertaş, "Anadil ve çift dilli eğitim, Batı Trakya'da hepimizin bizzat yaşadığı ve yaşamakta olduğu bir sorundur. Böyle bir konuda ne kadar bilgi edinebilirsek ve ne kadar tecrübemiz artarsa o kadar iyi olacağını düşünmekteyim. Bu konuları her defada dinlemenin insanlara farklı faydaların olacağını düşünüyorum" diye konuştu.
"ANADİLİNİ ÖÄžRENEMEYEN ÇOCUKLAR, SOSYAL VE AKADEMİK HAYATTA BAŞARILI OLAMAZLAR"
Daha sonra ilk konuşmacı Akdeniz Üniversitesi'nden Öğretim Görevlisi Doç.Dr. Binnur Genç İlter söz aldı. Konuşmasının ilk bölümünde anadili eğitiminin öneminin altını çizen Genç İlter sözlerine şöyle devam etti: "Öncelikle anadilini herkesin çok iyi bilmesi gerekir. Anadilini iyi bilmeyen bir kişi başka bir dili öğrenemez. Kullandığımız dilimizin sınırları ne kadar geniş olursa, dünyamızın sınırları da o kadar geniş olacaktır. Kültürümüzün oluşması ve diğer kuşaklara aktarılması anadil ile mümkündür. Kültürlerarası etkileşimde anadil eğitimine gereksinim vardır. Anadilini öğrenemeyen çocuklar, sosyal ve akademik hayatta başarılı olamazlar."
Konuşmasının son bölümünde bir kişinin kaç dili bilirse bilsin, yalnız kaldığında kişinin kendi anadilinde düşündüğünü, kendi anadilinde hayal kurduğunu kaydeden Genç İlter sözlerini, "Sağlam temellere oturtulmuş bir anadili yapısıyla, çocuklar ikinci ya da üçüncü dili çok daha iyi ve kolay öğrenebilir. Anadili eğitimi süreci biten bir süreç değildir. Anadili eğitimi her zaman devam eden bir süreçtir" diyerek tamamladı.
"İKİ DİL KULLANIMI ÇOCUÄžUN ALGILAMA KAPASİTESİNİ ARTTIRMAKTADIR"
Son olarak Akdeniz Üniversitesi'nden Öğretim Görevlisi Doç.Dr. Zeliha Yazıcı söz alarak, erken çocuklukta iki dilli eğitim konusunda bir sunum gerçekleştirdi. Küçük yaşlarda çift dilli eğitimin mümkün olduğunu anlatan Yazıcı, bunun kaliteli bir eğitimden geçtiğini söyledi. Bebeğin anne karnında 4. aydan itibaren anneyle iletişime geçtiğini kaydeden Yazıcı sözlerine şöyle devam etti: "Bir anne karnındaki çocuğuyla 4. aydan itibaren iletişime geçebilir. Çocuk dünyaya geldikten sonra jest ve mimik hareketleriyle iletişime geçer. Çocuk dünyaya geldikten sonra ilk bir haftada anne çocuğun dilini, çocuk da annenin dilini anlamaya başlar. Çocuk annesiyle ağlayarak iletişime geçer. Yani çocuk acıktığında farklı bir tonda ağlar, altını ıslattığında farklı bir tonda ağlar, canı yandığında farklı bir tonda ağlar. Dolayısıyla çocuk da burda karşılanan ihtiyaçlarına göre bu ağlama ve ses tonlarını düzenler. Bir süre sonra bu ses tonlarıyla birlikte çocuk konuşma seslerini yaratır."
"DİL BİR AÄžAÇ GİBİDİR"
Konuşmasının son bölümünde iki dilliliğin de tek bir dilden farkı olmadığını vurgulayan Yazıcı sözlerini, "İki dil kullanımı çocuğun algılama kapasitesini arttırmaktadır. Anadili sağlam olduğu sürece çocuğun ikinci dili öğrenmesi halinde bile çocuk anadilini unutmaz. Dolayısıyla dil bir ağaç gibidir. Biz bunu ne kadar çok beslersek yetişkinliğe de geldiğinde bunu karşılığı alınır" diyerek tamamladı.