23-01-2025
Mustafa Trampa’dan Miraç Kandili mesajı
İskeçe Müftüsü Mustafa Trampa, Miraç Kandili nedeniyle bir mesaj yayımladı.
İskeçe Müftüsü Mustafa Trampa, Miraç Kandili nedeniyle bir mesaj yayımladı. Müftü Trampa mesajında 29 Ocak 1988 Milli Direniş gününe de değindi. 29 Ocak tarihinin önemine vurgu yapan Müftü Trampa, “Bugün de o günkü 29 Ocak ruhuyla hareket ederek mücadelemize sımsıkı bir şekilde devam etmeli, bu milli direniş günümüzü unutmamalı ve unutturmamalıyız. Bu vesileyle bize bu onurlu günümüzü kazandıran büyüklerimizi rahmet ve minnetle anar, Allah’tan makamların yüce, mekânlarının cennet olmasını niyaz ederim. 29 Ocak Milli Direniş Günümüz kutlu olsun.” ifadelerini kullandı.
Müftü Trampa’nın açıklaması şöyle:
Değerli Müslüman Türk Kardeşlerim!
İçinde bulunduğumuz mübarek üç aylara önem ve anlam kazandıran gecelerden biri de Mi’rac gecesidir. Recep Ayının 27’nci gecesi olan Mirac Kandilini, 26 Ocak 2025 Pazar akşamı idrak edeceğiz. Bizi bu mübarek geceye ulaştıran Rabbimize hamdolsun der, Miracınızı tebrik ederim.
Bu gece, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in en büyük mucizelerinden birisi İsrâ ve Mirac hadisesi meydana gelmiştir. Hicretten bir yıl kadar önce bir gece Cebrâil (a.s.) Hz. Peygamber (s.a.s.)’i "Burak" adı verilen ve mâhiyeti bilinmeyen binek üzerinde, Mekke’deki Mescid-i Haram’dan alıp, Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’ya götürdü. Peygamber Efendimiz’e yaptırılan bu yolculuğun Kudüs’e kadar olan bölümü ki, buna "İsrâ" denir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılmaktadır:
"Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu Mescid-i Haram’dan, çevresini mübârek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah’ın şânı yücedir. O, gerçekten işitendir, görendir." (İsrâ s. (17), âyet: 1)
İsradan sonraki Mirac yolculuğunun Mescid-i Aksa’dan itibaren olan kısmı ile ilgili bilgileri Hz. Peygamber’in hadislerinden öğreniyoruz.
Aziz Kardeşlerim!
Dünya imtihanının bir gereği olarak herkes bir kısım sıkıntılarla karşı karşıya kalır. Bize örnek olması için Peygamber Efendimiz de bir takım sıkıntılarla karşılaşmış, fakat hepsine göğüs germiştir. Bunlardan iki tanesi onu derinden üzmüş ve bu olayların yaşandığı yıla “hüzün yılı” denilmesine neden olmuştur. Peygamberimizin en büyük destekçisi olan eşi Hazret-i Hatice ve onu koruyan amcası Ebu Talib’in kısa süre içerisinde vefat etmeleri efendimizi son derece üzmüştür. Peygamberimizin yeni bir umutla gittiği Taif’ten umduğunu bulamaması ve oranın halkı tarafından büyük hakaretlere maruz kalması da onun sabrını zorlayan olaylardan biri olmuştur. İşte böyle sıkıntılarla dolu bir dönemden sonra Yüce Allah (c.c.) Peygamberini adeta teselli edercesine Mi’rac mucizesi ile onurlandırmıştır. Peygamberimiz (s.a.v)’in, Yüce Allah’ın huzuruna yükseldiği en manalı ve en büyük mucizelerden biri olan Mi’rac, Rasûlullah’ın şahsında insanlığın önüne açılmış sınırsız bir yükseliş ufkudur. Bu yükseliş, İslâm dininin temel direği ve mü’minlere bir Mi’rac hediyesi olarak sunulan namazla gerçekleşir. Onun içindir ki namaz, mü’minin mi’racı olmuştur.
Mirac’ın ikinci önemli sonucu, Bakara Sûresinin son iki âyetinin nazil oluşudur. "Amenerrasûlü" diye anılan ve genellikle yatsı namazlarından sonra mihrabiye olarak da okunan bu mübarek ayetlerle mü’minlerin inançlarındaki sadakatleri ifade edilmektedir.
Mir’ac’ın üçüncü önemli sonucu ise, Hz. Peygamber’in ümmetinden, Allah’a şirk koşanlar dışındakilerin affedilebileceklerinin va’dedilmiş olmasıdır.
Değerli Kardeşlerim,
Yüce Allah, bu büyük hâdiseden bahseden İsrâ Sûresinde, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in şahsında bütün insanlığa ahlâk ve fazilet prensiplerini bildirmiştir ki, bu esaslar, fert ve toplumun huzuru için son derece önemlidir. Hele hele bu dönemde dünyamızı saran savaşlardan insanların kurtuluşu bakımından daha da büyük önem kazanmaktadır. Bu prensipler dikkatle incelendiğinde dinimizin insana ve bütün canlılara ne kadar önem verdiği daha iyi anlaşılacaktır.
Bu âyetlerde bildirilen hakikatleri şöyle özetleyebiliriz: Yalnız Allah’a ibâdet etmeli, O’na hiçbir şeyi ortak koşmamalıyız. Anne-babaya itaat etmeli, hısım akrabaya, fakir ve yoksullara, yolculara, gurbette kalmış kimselere yardım etmeliyiz. İsraf ve cimrilikten sakınarak kazancı yerinde harcamalıyız. Çocukları öldürmemeli, onlara gereken değeri, terbiyeyi vermeli ve en iyi bir şekilde yetiştirmeliyiz. Toplumu ve aileyi temelinden sarsan zinaya ve ona teşvik eden sebeplere yaklaşmamalıyız. İnsan hayatına saygı gösterilmeli, haksız yere canlılara kıymamalıyız. Yetimlere iyi davranarak, onların haklarını korumalıyız. Verilen sözde mutlaka durmalıyız, emanetlere riayet etmeliyiz. Ölçü ve tartıda asla hile yapmamalıyız. Her söz ve davranışımızda doğruluğa dikkat etmeli, kesinlikle yalandan sakınmalıyız. Bilinmeyen bir şeyin ardına düşüp körü körüne onun peşinden gitmemeli, üzerimize aldığımız işleri sorumluluk bilinci içersinde en iyi bir şekilde yapmalıyız. Yeryüzünde kibir ve gururla yürümemeliyiz, çünkü Allah kibirli ve gurura kapılanları asla sevmez.
Mirac Kandilinin aydınlığını fırsat bilerek çeşitli sebeplerle lekelenen kalplerimizi önce tövbe ve istiğfar ile temizlemeli, sonra da Allah sevgisi ile doldurarak iyi bir kul, olgun bir mü’min olmaya gayret göstermeliyiz. Fitne, fesat, gıybet ve iftira gibi, bizi birbirimize düşüren kötülüklerden uzak durmalı, dargınlık ve kırgınlıkları ortadan kaldırarak kucaklaşmalıyız. “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olanıdır” prensibinden hareket ederek yaşadığımız çevrede topluma karşı olan görevlerimizin bilincinde olarak üzerimize düşeni yapmaya gayret göstermeliyiz.
Değerli Kardeşlerim,
İhya edeceğimiz Mirac Kandilinde önümüzdeki Çarşamba günü 37. Sene-i devriyesini anacağımız Batı Trakya Müslüman Türk tarihinde altın harfler kaydedilen 29 Ocak 1988 Milli Direniş günümüzü anmadan geçemeyiz. Hak ve hukuk ihlallerinin, baskı altında yaşamanın ne olduğunu biz Batı Trakya Müslüman Türkleri çok iyi biliyoruz. Azınlık olarak bırakıldığımız 1923 Lozan Antlaşmasıyla yıllar içinde aşamalı olarak haklarımız ihlal edildi. 1980’li yıllardan sonra da milli ve dini kimliğimiz olan Türklük ve Müslümanlığımıza da el atıldı. Türklüğümüz mahkeme kararıyla inkara gidildi. Vakıf mallarımız talan edildi. Eğitim haklarımız kısıtlandı. Bütün bunlar bizi 29 Ocaklara götürmüştür. İşte 29 Ocak 1988 bütün engellemelere rağmen Batı Trakya’nın her yerinden onbinlerce Batı Trakya Türk’ü olarak
kimliğimizin inkârına karşı hep bir ağızdan “Biz Türk’üz” diye haykırdığımız tarihtir.
Bugün de o günkü 29 Ocak ruhuyla hareket ederek mücadelemize sımsıkı bir şekilde devam etmeli, bu milli direniş günümüzü unutmamalı ve unutturmamalıyız. Bu vesileyle bize bu onurlu günümüzü kazandıran büyüklerimizi rahmet ve minnetle anar, Allah’tan makamların yüce, mekânlarının cennet olmasını niyaz ederim. 29 Ocak Milli Direniş Günümüz kutlu olsun.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizin Mi’rac Kandili’ni tebrik ediyor, sağlık ve afiyet içerisinde daha nice kandillere bizi ulaştırması için Yüce Rabbime niyaz ediyorum.