04-11-2016
Yeni bir toplumsal sorun: İNTİHAR!..
GÜNDEM, Rodop ilinde iki günde üç intihar olayının yaşanmasıyla ortaya çıkan büyük bir sosyal soruna ışık tutmaya çalıştı. Son dönemde Batı Trakya'da yaşanan intihar olaylarını psikolog Seval Osmanoğlu ve Şerike Şerif ile değerlendirdik.
Konuştuğumuz psikologlar, sorunun son yıllarda ailelerin sorunu olmaktan çıkıp tüm toplumun meselesi haline geldiğini ifade ederek, bununla mücadele etmenin de yine tüm toplumu ilgilendirdiğini vurguladılar.
PSİKOLOG SEVAL OSMANOÄžLU
İskeçeli psikolog Seval Osmanoğlu, son dönemde artan sosyal sorunlar ve intihar olaylarıyla ilgili olarak toplumun harekete geçmesi gerektiğini, bu sorunlarla mücadele konusunda paylaşma, yardımlaşma ve dayanışmanın büyük öneme sahip olduğunu vurguladı.
İntihar olaylarının günümüz toplumunun en önemli sorunlarından biri olduğunu belirten Osmanoğlu, Batı Trakya'da artan intihar vakalarının sebeplerinin araştırılması ve mutlaka önlem alınması gereken çok ciddi bir olay olduğunu söyledi.
İntihar olaylarıyla ilgili bir proje çalışmasının olduğunu söyleyen psikolog Osmanoğlu, intiharların aile içi anlaşmazlıklar ve sorunlar, çeşitli sebeplerden dolayı ayrılıklar ve bunun yanında ekonomik sebeplerden dolayı olduğunu belirtti.
"UMUTSUZLUK İNTİHARI TETİKLİYOR
Psikolog olarak intihar olaylarıyla çok yakından ilgilendiğini ve bunun ciddi bir toplumsal sorun haline geldiğini söyleyen Osmanoğlu şunları söyledi: "Bu konuda bana da gelen çok sayıda vakalar var. Evvela hangi insanların daha çok risk altında olduğuna bakacak olursak çoğunlukta birinci faktör ailesel problemleri olan kişileri görebiliriz. Daha sonra intihar olayında ikinci faktör olarak sosyal problemler yaşayan kişiler geliyor. Örneğin işsizlik, göç olayları ve bunların beraberinde getirdiği bazı zorunlu ayrılıklar nedeniyle yaşamları olumsuz etkilenen ve bununla mücadele edemeyen insanlarda intihar vakalarına rastlayabiliyoruz. Bazen manevi yoksulluk da insanı bu tip çaresizliklere itebiliyor. Üçüncü faktör ise kişilerin çeşitli sebeplerden dolayı depresyon yaşamasıdır. Depresyonu bazen çoğumuz yaşayabiliriz ve farkında olmayabiliriz. Bunu biz psikologlar tanımlanmamış depresyon olarak niteliyoruz. Çünkü çoğu kişi bazen depresyonda olabiliyor. Örneğin bir insan ne zaman her şeyden elini ayağını çekiyor, ya da bir şeyi veya bir derdini anlatmak istiyor ama bunda geç kalıyor, bu durumda bu kişi yalnızlaşıyor. Ve depresyon kaçınılmaz oluyor. Bu durumlarda karşımıza intihar vakaları çıkabiliyor. Bu noktada insanlara sorunları çözme becerisi kazandırmamız gerekir. Bu noktada da uzmanlar ve uzmanların verebileceği yardım çok önemli. Ne yazık ki bizim toplumumuzda bu konuyu hala tabu olarak görenler var. Halbuki buna alışmamız ve bunu benimsememiz lazım. Uzmanların, psikologların, psikiyatristlerin verebileceği çok önemli hizmetler var. Ama bunun yanında belediyeler ve diğer sivil toplum kuruluşlarının yapabileceği faaliyetler ve çalışmalar var. Sosyal sorumluluk bilinci içinde bunu bugüne kadar yapabilirdik. Toplum olarak, azınlık olarak ne yazık ki bu konuda geride kaldık. Daha geç olmadan, daha çok canımız yanmadan bunu ciddi biçimde düşünmek ve bu yardım ve dayanışma konularını harekere geçirmek zorundayız. Bugüne kadar maalesef bu konuları gerektiği gibi ve ciddi biçimde destekleyen hiç bir kurum olmadı, inşallah bundan sonra olur."
"İNTİHAR OLAYLARINI ÖNLEMEK AMACIYLA ÖZEL BİRİMLER KURULABİLİR"
"İnsanların yaşam tarzları, yaşadıkları bazı olumsuzluklar, iş hayatında başarısızlık ya da çok yoğun çalışıp da depresyona giren kişiler veya işsiz kalarak ciddi ekonomik çıkmaza giren insanlarda da intihar olaylarına rastlamak mümkün" diyen Osmanoğlu, intihar vakalarının azalmasına ilişkin belediyelerde ya da farklı kurumlarda özel birimlerin kurulması gerektiğinin altını çizdi. Batı Trakya'da son dönemde intihar olaylarının artışıyla ilgili olarak Seval Osmanoğlu şöyle konuştu: "Evvela şunu tespit edelim; son dönemde insanlar her şeyin mükkemmel olmasını istiyor. Rahat bir yaşam istiyor. Yakın döneme kadar Yunanistan'ın başka bölgelerine göre, bizim bölgemizde yaşam tarzı biraz daha iyi düzeyde idi. Ekonomik durumumuz oldukça iyiydi. Ama ülke olarak büyük bir ekonomik krize girdik. Bu kriz derinleşti ve büyüdü. Bunu kimse inkar edemez. Dolayısıyla bu olumsuz durumdan çok sayıda insan etkilendi. Ve ne yazık ki bu kriz ve çıkmaz içine giren insanlar zaman zaman bu tip yollara başvurabiliyor. Eğer bu intihar olaylarını biraz daha irdeleyecek olursak, çoğunun çok büyük borçlara girdiğini, ya da başka bir şekilde çıkmaza girmiş durumda olduklarını görebiliriz. Böylece insanlar bu çaresizlikleri ve beraberinde gelen iletişimsizlikleri neticesinde intihara başvurabiliyorlar. Yani bu kişiler kendileri için bir ümidin olmadığını ve mutlak bir çıkmazda olduklarını düşünüyorlar ve buna inanıyorlar. Bunun sonucunda da sık sık rastladığımız ve okuduğumuz, okudukça da üzüldüğümüz olaylarla karşı karşıya kalıyoruz."
"İNSANLARIN PROBLEMLERİNİ ÇÖZEBİLMEK İÇİN PAYLAŞMAYI ÖÄžRENMELERİ GEREKİR"
GÜNDEM'in, "Bu riski taşıyan, bu düşünce içerisinde olan insanlara ve en önemlisi de ailelere ne söylemek istersiniz?" sorusuna psikolog Seval Osmanoğlu şu cevabı verdi: "Aslında intihar etmeyi düşünenler veya bunu aklından geçirenler bunun belirtisini ve işaretini de veriyor. Tabii bunu anlamak, yani bu işareti alabilmek önemli. Bir kişi yaşadığı sorunlar ve sıkıntılar nedeniyle ilk önce can sıkıntısı yaşamaya başlar. Bu durum bir süre sonra ya kaybolur ya da sorunu çözme konusunda başarısızlık olursa daha vahim bir hal alır. İşte bu noktada kişinin yakınları ve ailesinin yapacağı çok önemli. Aile bu durumu anlayabilirse harekete geçip yardım edebilir. Bu durumları önceden tespit etmek çok önemlidir. Bu kişiler problemlerini ve dertlerini bir kişiyle mutlaka paylaşmalıdırlar. Dolayısıyla öncelikle insanların problemlerini çözebilmek için paylaşmayı öğrenmeleri gerekir. Bunu atasözümüz de ne güzel anlatıyor: 'Derdini söylemeyen derman bulumazmış'. Çünkü her konuda yalnızlık, insanların başına gelebilecek en büyük kötülüklerden biridir. Bunu hiç kimsenin unutmamazı lazım. Ne demişler; 'Yalnızlık Allah'a mahsustur'. İnsanların çoğu sıkıntılarını kendi içinde çekiyor ve ailesiyle bile bu sıkıntıları paylaşmak istemiyor. Günümüzde, yani modern dünyada insanların çoğu yalnızlaşmayla karşı karşıya. Hep birlikte yaşıyor olabiliriz. Fakat insanların çoğu gerçekte çok yalnız. Yani insanlar sorunlarını, sıkıntılarını ve içinde bulundukları durumu anlatamıyor ve paylaşamıyor. Bunu küçüklük ve ayıp sayıyor. Halbuki yaşadığımız sorunların benzerlerini neredeyse tüm insanlar yaşıyor. Örneğin benim bir vakam vardı. Şöyle özetleyeyim: Babayı işten çıkartıyorlar. Baba bunu 16 yaşındaki oğluna söylemiyor. Bu durumu belli etmemek ve çocuğun isteklerini karşılayabilmek için eşinden, dostundan, tanıdıklarından borç para alıyor. Bir noktadan sonra bu durum tabii ki devam edemiyor. Baba bana geldiğinde bu durumu çocuğa anlattık. Daha sonra çocuk o kadar çok üzüldü ki anlatamam. 'Ben nasıl olur da babamdan bu kadar çok isteklerde bulunuyormuşum' sözlerini sarf etti. Burada paylaşmak çok önemlidir. Bizler paylaşmayı ailenin içinde öğrenemezsek ve uzman bir kişiden de fikir almazsak, bu vakalarla maalesef karşılaşmaya devam ederiz."
"TOPLUM OLARAK BU DURUMLARA MUTLAKA MÜDAHALE ETMELİYİZ"
Psikoloj Seval Osmanoğlu, intihar başta olmak üzere toplumda yaşanan psikolojik ve sosyolojik sorunların son yıllarda çok büyük ölçüde arttığına dikkat çekerek, "Biz meslek olarak durumun vahim bir hal aldığını görüyoruz. Toplumda ve tabii ki bizim Batı Trakya Türk toplumunda bu sorunlar çok arttı. Bunun en önemli nedenlerinden biri de tabii ki yaşanan ekonomik kriz ve onun sonuçları. Fakat tek neden bu değil. Bu gibi sorunların gelecek yıllarda artacağını söylemek durumundayız. Biz toplum olarak, önde gelenlerimiz olarak, azınlığımızın kurumları olarak ve genel olarak toplum olarak bu durumla ve bu sorunla ilgilenmek ve buna müdahale edecek yolları bulmak zorundayız. Bunu yapabilecek güçteyiz. Ben buna inanıyorum." diye konuştu.
PSİKOLOG ŞERİKE ŞERİF
Son dönemde yaşanan intihar olaylarını diğer sosyal bilimler ve akademisyenlerle biraraya gelerek nedenlerinin tespit edilmesi gerektiğini dile getiren Şerike Şerif, intihar olaylarının genelde kişilerin kendilerini yalnızlık, çaresizlik ve umutsuzluk içinde hissettiklerinde yaşandığını belirtti.
"BU SORUN BİR AİLENİN SORUNU DEÄžİL, TOPLUMUN SORUNU OLMAYA BAŞLADI"
"Bu konu sadece psikiyatristlerin ve psikologların değerlendireceği bir şey değil" diyen psikolog Şerif sözlerine şöyle devam etti: "Son dönemde bölgemizde üç intiharın art arda olmasının bir çok nedeni vardır. Eğer bir intihar olsaydı, sadece onun üzerine konuşabilirdik. Bir anda bir çok vaka olduğu için bu durumu sosyal bilim ve halk sağlığı yönünden de görülmesi gerektiğine inanıyorum. Dolayısıyla bu sorun bir ailenin sorunu değil, bütün toplumumuzun bir sorunu olmaya başladı."
"EN ÖNEMLİ SEBEP KİŞİNİN KENDİSİNİ YALNIZLIK, ÇARESİZLİK VE UMUTSUZLUK İÇİNDE HİSSETMESİDİR"
Bütün intihar olaylarının ekonomik sebeplere yüklenemeyeceğini hatırlatann Şerike Şerif, "Bölgemizde yaşanan intiharların sadece ekonomik nedenlere bağlı olduğunu söyleyemeyiz. Öncelikle intihar konusunu ele aldığımızda en önemli sebep kişinin kendisini yalnızlık, çaresizlik ve umutsuzluk içinde hissetmesidir. Bütün bunları dış faktörlere de bağladığımızda (ekonomik kriz ve diğer nedenler) intihara neden olabiliyor." diye konuştu.
Herhangi bir intihar vakasına bakıldığında önceden mutlaka bir belirtinin var olabileceğini söyleyen Şerike Şerif şunları kaydetti: "Kişi biraz bu konu hakkında konuşmuştur. Ağır bir depresyon geçiriyor olabilir. Depresyonlar kesinlikle intihar vakalarıyla bağdaştırılmıştır. Bütün bunları görmeyip de kişiyi yalnız bırakan bir toplum var, bir yakın çevre var. Dolayısıyla bu semptomları görmeyip kişinin bir psikoloğa yönlendirilmemiş olması da toplumumuz için büyük bir soru işareti ve sorundur."
"RUH SAÄžLIÄžI VÜCUT SAÄžLIÄžINA GÖRE ÖNEMSENMİYOR"
İntihar önlenemez diye bir durumun asla sözkonusu olmadığının altını çizen Şerif, "İntiharlar önlenebilir. Bunu herkes çok iyi bilmelidir. Toplumumuz önceden bu semptompları tanımak zorundadır. Bizim toplumumuzda şöyle bir durum var; ruh sağlığı, vücut ya da organ sağlığına göre önemsenmiyor, ya da bu kişiler 'deli' olarak gösterilebilecek korkusuyla psikiyatriste yönlendirilmiyor. Burada şunu demek istiyorum; aileler bu belirtileri gördükleri andan itibaren kesinlikle kişi, zorla da olsa bir psikiyatriste götürülmelidir. Örneğin, yakın komşumuz ya da arkadaşımızın intihar etmeyi düşündüğünü tespit ettiğimizde, bu durumda yapılabilecek tek şey hemen acil uygulamasını aramak ve kişiyi bir sağlık merkezine yönlendirmek olmalıdır. Bir intiharın önlenebilmesi için ilaç tedavisi zorunludur." dedi.
"BU EKONOMİK KRİZ ONURUMUZU VE GURURUMUZU YIKTI"
Azınlık içinde yaşanan intihar olaylarını da değerlendiren psikolog Şerike Şerif, "Eğer düşünürsek bizler aslında çok onurlu ve bunun yanında borcu sevmeyen bir toplumuz. Ayağımızı yorganımıza göre uzatırız. Genel anlamda böyle bir toplumuz. Aslında toplumduk demek belki daha doğru. Yaşanan ekonomik kriz bir çok insanımızı zorunlu olarak borçlandırdı. Geriye dönüp anne babamıza baktığımızda onların hiç bir zaman taksitle bir şey aldığını göremeyiz. Yaşanan bu ekonomik kriz bizlerin onurumuzu ve gururumuzu yıktı. Bu konuda daha çok erkekler kendilerini onurları kırılmış, değersiz hissettikleri için de bunlar yaşanıyor olabilir. Böyle bir tespit yapmak mümkün. Eğer kişiler bu konuları dert edip de hayatlarına son veriyorlarsa, bu vakalardan önce aileler bu konuda kişiye destek olmalıdırlar." görüşlerine yer verdi.
"İNTİHARLA İLGİLİ BÜTÜN SÖZLER VE İMA EDİLEN CÜMLELER CİDDİYE ALINMASI GEREKEN BİR DURUMDUR"
Bekarlarla evliler arasında intihar nedenlerinin çok farklı olduğunu dile getiren Şerif, "İntihar eden kişiler çözümü intihar etmekte görüyor. Bizlerin toplum olarak onlara verebileceğimiz mesaj, önemli olan canına kıymak değil, hayata ve yaşama sarılıp bütün sorunları çözebilmektir. Önemli olan bunu yapabilmektir. Ancak bunu hep birlikte yapabiliriz. Bunu tekrar etmek istiyorum; bu konuda aileye ve yakınlara çok büyük görevler düşüyor. Ayrıca hiç bir şekilde herhangi bir psikoloğa danışmaktan korkmasınlar. Bunun yanında intiharla ilgili bütün sözler ve ima edilen cümleler ciddiye alınması gereken bir durumdur." ifadelerine yer verdi.
"BİZLER YAS TUTMA DÖNEMİNE İLİŞKİN DESTEK VERİYORUZ"
Son olarak ölüm sonrası yas tutma döneminin çok önemli olduğuna dikkat çeken psikolog Şerike Şerif, "Bağımlılığa Karşı Önlem Alma Merkezi" ve "Psikososyal Destek Merkezi"nin bu konuda destek verdiğini söyledi. Şerif sözlerini şöyle tamamladı: "Yas tutma dönemi çok önemli bir dönemdir. Bu durumu yatıştırmak, bunu çözümlemek ve yas tutan kişiye destek vermek için bizler öğretmenler ya da velilere yönelik seminerler yapıyoruz. Eğer halkımızın bizlere ihtiyaçları olursa Bağımlılığa Karşı Önlem Alma Merkezi ve Psikososyal Destek Merkezi'nin destek vermeye hazır olduğunun altını çizmek istiyorum. Bu konuda bizlere ailelerin kendileri de başvurabileceği gibi, okul yöneticileri, belediyeler ve diğer yerel yönetimler de başvurabilir."