Anasayfa
<
01-12-2025

Üretici alarm veriyor
Batı Trakya’da pamuk üreticisinin sesi her yıl biraz daha kısılıyor. Tütünün çöküşü, hayvancılığın hastalıklarla tükenişi darken, elde kalan son güçlü üretim alanı olan pamuk da artık kırmızı alarm veriyor.

Köy kahvelerinde aynı cümle dolaşıyor: “Böyle giderse seneye ekemeyiz.” Bu cümlede sadece ekonomik bir sıkıntı değil, bölgenin geleceğine dair derin bir kaygı saklı.

Bu sayımızda pamuk üreticelerinin sesine kulak verdik. Sorunlarını ilk ağızdan dinledik. Dertleri, beklentileri ortak: Düşen fiyatlar, artan maliyetler, belirsizlik… Kısacası artık bu işin matematiği tutmuyor. Pamuğa harcanan emek, masrafı bile karşılamıyor.

Bu yıl pamuğun fiyatı 35 cent civarında. Bu fiyattan en azından masrafların karşılanabilmesi için dönüm başına 450–500 kilo verim gerekli. Oysa bölgede en iyi şartlarda bile 350 kilo civarında ürün alınabiliyor.

Mazot, gübre, ilaç, sulama, tohum… Her biri ayrı bir yük. Üreticinin bir yıllık emeği daha pazara inmeden zarar hanesine yazılıyor.

Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, üreticinin omuzlarına bir de OPEKEPE skandalının yükü biniyor. Suçlu üretici değil, ama bedelini o ödüyor.

Köylü, ödenecek primlerin, tazminatların ve sürekli geciken ödemelerin yolunu gözlüyor.

Her gecikme ise çiftçinin borcunu biraz daha artırıyor.

Unutmamak gerekir ki, sağlanacak destek bir “yardım” değil, tarımsal döngünün devamı için bir zorunluluk.

Genç pamuk üreticisi Gürkan Hasan, “Ne yazık ki gençlerin tarıma yönelmesini teşvik edici bir durum yok. Fabrika yok, altyapı yok. Lavanta, bayır çayı gibi ürünler eksek de işleme imkanı yok. Gençler için cesaretlendirici bir durum yok.” sözleriyle, genç nesillerin tarımdan umudunu yitirdiğini gözler önüne seriyor.

Bir diğer üretici Ali Süleyman ise bölgenen kaderini bir cümleyle anlatıyor: “Bölgemiz tarım bölgesi, hayvancılık bölgesi deniyor ancak bunların gelişmesi için ciddi bir önlem alınmıyor.”

Fikret Dağlı, “Çiftçinin mart ayıdan bu yana cebine toplu para girmedi. İnsanlar gazını, ilacını, tohumunu, gübresini, her şeyini aldı. Parasını ödedi veya ödeyemeyen borçlandı.” sözleriyle yaşanan ekonomik sıkışmayı dile getiriyor.

Muratlı’dan üretici Erdoğan Arif’in, “25 yıl önce pamuğu 1 euroya satıyorduk, bugün üçte bir fiyatına veriyoruz.” sözünün üzerine ise söz söylemeye gerek yok. Her şey bu cümlede gizli.

Çiftçinin, hayvan besicisinin ortak beklentisi net: Hükümetin bu çöküşe karşı ciddi önlem paketi açıklaması. Ancak görünen o ki, hükümet bu alanda hem yavaş hem yetersiz. Kriz yönetimindeki belirsizlik, üreticinin umutlarını tüketiyor; tarım ve hayvancılığın altını boşaltıyor.

Belirsizlik özellikle gençleri tarımdan uzaklaştırıyor. Sonuç ise ortada: Göç eden gençler, yaşlanan köyler, çölleşen bir bölge.

Tüm bunlar yaşanırken, ülke nüfusunun diğer önemli bir kısmı da artan yaşam maliyetleriyle boğuşuyor. Hükümet ise geciken ve etkisiz önlemlerle krizi yönetmeye çalışıyor; “küresel kriz” söylemiyle sorumluluğu savuşturuyor.

Başbakanın meclisteki, “Ben sihirbaz değilim, Harry Potter değilim.” savunusu, aslında başka bir gerçeği işaret ediyor: Ülkeler sihirle değil, liyakatle, doğru politikalarla ve zamanında alınan kararlı önlemlerle yönetilir.

Batı Trakya’da tütün para etmiyor. Sürüleri itlaf edilen hayvan besicileri perişan durumda. Pamuğun durumu ortada.

Bugün üretici ayakta duramazsa, yarın bölgenin ekonomik dokusu tamamen çöker.

Sorunlar açık, beklentiler net. Tek eksik olan, bu sesi duyan ve harekete geçen bir irade.

1 Aralık 2025 Pazartesi 16:39