22-09-2015
Yine seçim var...
Son sekiz ayda üçüncü kez sandık başına gidiyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanan tıkanmayla 25 Ocak'ta ilan edilen erken seçimler, ülkedeki siyasi istikrarsızlığın önüne geçemedi.
Ekonomik sıkıntıların siyasi hayatta yarattığı çalkantılar, Çipras hükümetinin imzaladığı yeni memorandumla birlikte daha da arttı.
Kreditörlerle yapılan müzakerelerin tıkanması, ülke halkının EVET mi, HAYIR mı kararını vermek için referanduma çağrılması ve sonuçta kaçınılması mümkün olmayan anlaşma masasına oturup, ağır ekonomik koşulların kabul edilmesi 20 Eylül erken seçimini kaçınılmaz kıldı.
25 Ocak'te "Ümit Geliyor" sloganıyla yola çıkan ve zaferi açık ara belli olan SİRİZA'nın önünde bu kez daha zorlu bir seçim var. Yapılan anketler, seçim yarışının iki büyük parti arasında geçeceğini gösteriyor. SİRİZA ve YDP. SİRİZA "geçmişi geride bırakıp, geleceği kazanma" çağrısı yaparken, YDP de SİRİZA'nın yedi aylık icraatlarının cezalandırılmasını istiyor.
Seçimlerden birkaç gün önce yapılan iki anketten birinde SİRİZA, diğerinde ise YDP önde görünüyor. Aradaki fark ise 0.5 ile 0.6 arasında. Yani kıl payı.
Seçim sonucunu oldukça yüksek oranda olan kararsızların belirlemesi bekleniyor. Bu arada sandık başına gitmeyecek, oy kullanmayacak bir kesim de var. Bir kısmı tepkiden, bir kısmı da "oy kullanacağım da ne olacak" türünden ümitsizlik ve bezginliklerden kaynaklı olacak.
Her ne olursa olsun, 20 Eylül akşamı seçim sonuçları açıklanmaya başlandığında bir derbi maçı heyecanı yaşanacağı kesin.
Siyasi tahminler, tansiyonun hayli yüksek geçeceği bu seçimlerden sonra da ülkeyi yeniden bir koalisyon hükümetinin yöneteceği yönünde. SİRİZA mı, yoksa YDP mi koalisyonun büyük ortağı olacak henüz bilinmese de, bilinen tek şey ne seçim sonuçlarının, ne de kurulacak yeni hükümetin şeklinin ekonomik tabloyu değiştirecek güçte olacağı. Nedeni de çok basit. İpler Yunanistan'ın elinde değil.
Durum ülke genelinde böyle... Azınlık açısından seçimlere baktığımızda, 25 Ocak'ta elde edilen başarının altına düşülmemesi gerektiği düşüncesindeyim.
Sekiz ay önce yapılan seçimlerde azınlık Rodop ilinden 2, İskeçe ilinden 1 olmak üzere üç milletvekili seçmeyi başardı. Hatta son seçimler, İskeçe ilinde de iki milletvekili seçilebilme şansının olduğunu bize gösterdi.
20 Eylül seçimlerinde azınlıktan 17 aday seçim yarışına katılıyor. İyi bir sonuç için elimizdeki potansiyeli iyi kullanmak, siyasi hesabımızı iyi yapmak zorundayız. Önemli olan oy gücümüzün heba olmaması, bu potansiyelin sandığa olumlu yansımasıdır. Doğru ve iyi sonuçlara ise ancak doğru hesaplarla ulaşmak mümkündür.
Deyim yerindeyse ekspres bir seçim dönemi yaşıyoruz. Böylesine sıkıştırılmış bir dönemde partilerin söylemleri daha çok ekonomi politikaları ile kısıtlı kalıyor. Ancak ekonomik krizin yarattığı bu girdaba sürüklenmememiz gerekiyor.
Bu ne demek mi? Azınlık olarak kriz tabii ki bizi de fazlasıyla olumsuz etkiliyor. Tabii ki günlük hayat mücadelesinin sırtımızda yarattığı kambur hayli büyük. Ancak azınlık olarak seçim öncesi taleplerimizi dile getirmekten, bu taleplerde ısrarcı olmaktan vazgeçmemeliyiz. Bu nedenle Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği'nin yaptığı çağrıyı önemsiyorum. Azınlık sorunlarını dile getiren bu çağrının takipçisi de olacaklarını umuyorum.
Son mesajıma gelince... Oy gücümüzü en iyi şekilde yönetelim. Bu gücümüzü, alınabilecek en iyi sonuca dönüştürelim...