23-11-2015
"Nefretime sahip olamayacaksınız"
Ankara, Sina, Beyrut ve Paris... Son bir ay içerisinde gözümüzün önünde işlenen insanlık suçlarıyla yüreklerimiz acı doldu.
Terörün hedefini ise masum insanlar oluşturuyor. Sizin, bizim gibi insanlar... Gençler, kadınlar, çocuklar... Yüzlerce masum insanın yaşam hakkı alınıyor elinden. Hiçbir suçu olmayan insanlara yöneltilen silahlar, bombalarla ölüm ve korku saçılıyor etrafa.
Ankara'da 10 Ekim günü gerçekleşen bombalı intihar saldırısında 102 kişi hayatını kaybetti. Cumhuriyet tarihinin bu en kanlı saldırısında 500'in üzerinde kişi de yaralandı.
31 Ekim'de yerleştirilen bir bombanın patlaması sonucu Mısır'ın Sina Yarımadası üzerinde düşen Rus yolcu uçağının 224 yolcu ve mürettebatından kurtulan olmadı.
Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta meydana gelen çifte intihar saldırısında 43 kişi öldü, 200 üzerinde kişi yaralandı.
Ve son olarak Paris'te meydana gelen terör saldırılarıyla 129 kişi hayatını kaybetti, 352 de yaralı var.
Londra merkezli HIS Jane's araştırma kuruluşunun raporuna göre, IŞİD son üç ayda dünya genelinde 1000'in üzerinde saldırı düzenledi, yaklaşık 3 bin kişiyi de bu saldırılarda öldürdü.
Rakamlar büyüyor. Büyüyen rakamlarla birlikte amaç sivil insanlar arasında korku ve paniği arttırmak. Ama bu korkuya boyun eğmeyen, insanı insana, medeniyetleri medeniyetlere düşürmeyi amaçlayan bu kanlı eylemlere boyun eğmeyenler de var.
Paris saldırılarında eşini, hayat arkadaşını, 17 aylık bebeğinin annesini kaybeden Antoine Leiris'in IŞİD'e yazdığı açık mektuba bir kulak verin:
"Cuma aksamı çok özel bir insanın, hayatımın aşkının, oğlumun annesinin hayatını çaldınız, ama nefretime sahip olamayacaksınız. Kim olduğunuzu bilmiyorum, bilmek de istemiyorum, siz ölü ruhlarsınız. Uğruna öldürdüğünüzü söylediğiniz Tanrı insanları kendi suretinde yarattı ise, karımın bedenindeki her mermi O'nun yüreğinde bir yara olmuştur.
Hayır, sizden nefret etme gibi bir hediyem olmayacak size. Bunu çok istediniz, ama nefretinize öfkeyle cevap vermek sizi siz yapan aynı cehaletin içine düşmek olur. Korkmamı, buradaki vatandaşlarıma şüpheyle bakmamı, güvenlik için özgürlüğümü feda etmemi istiyorsunuz. Kaybettiniz.
Onu bu sabah gördüm, beklemekle geçirdiğim günler ve gecelerden sonra. Cuma akşamı gittiğindeki kadar, 12 yıl önce delicesine aşık olduğum günkü kadar güzeldi. Tabii ki acım derin, ama bu küçük zaferiniz kısa süreli olacak. Biliyorum ki o her gün bizimle olacak ve bir gün, sizin hiçbir zaman ulasamayacağınız özgür ruhlar cennetinde birlikte olacağız.
İki kişi kaldık, oğlum ve ben, ama ikimiz tüm ordulardan daha güçlüyüz. Zaten şu anda size daha fazla harcayacak zamanım yok.
Uykusundan uyanan oğlum Melvil'in yanına gitmem gerekiyor. O su anda sadece 17 aylık ve her günkü gibi yemeğini yiyecek. Ve her günkü gibi oynayacağız ve size inat edercesine özgür ve mutlu olacak. Hayır, onun nefretine de sahip olamayacaksınız."
23 Kasım 2015 Pazartesi 14:08