İki kuruluş tarafından 1 Temmuz Çarşamba günü yayımlanan raporda, Yunanistan’daki yeni iltica sisteminin insanlara güvenlik ve koruma sunmaktan ziyade onları sınır dışı etmeye yönelik olarak tasarlandığı, Mayıs ayında yapılan değişikliğin ardından sertleştirilen yeni iltica yasasıyla iltica başvuru hakkının altının oyulduğu kaydediliyor.

Yunanistan’daki yeni iltica sistemi nedeniyle şiddet ve zulümden kaçan insanların adil iltica başvuru prosedüründen faydalanma şanslarının çok az olduğunun not edildiği raporda, çocuklu ailelerin dahi insanlık dışı şartlarda tutulduğu ifade ediliyor. 33 binden fazla sığınmacının Ege Denizi’nde Yunanistan’a ait beş adadaki kamplarda yaşadığının belirtildiği raporda, 70 bin sığınmacının da Yunan ana karasındaki diğer barınma yerlerinde kaldığı, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) aşırı kalabalık mülteci kamplarına ulaşması halinde bu kamplarda yaşayan insanların yıkıcı bir sağlık krizi ile karşı karşıya kalma riskinin büyük olduğunun altı çiziliyor.

Oxfam’ın Avrupa’daki göçmen kampanyasından sorumlu direktörü Evelien van Roemburg, Yunanistan’ın yeni iltica yasasının Avrupa’nın çatışma ve zulümden kaçan insanları korumaya yönelik insani taahhüdüne karşı apaçık bir saldırı olduğunu vurgulayarak, Avrupa Birliği’nin (AB) bu suistimalde suç ortağı olduğunu çünkü yıllardır Yunanistan’ı yeni göç politikaları için bir test alanı olarak kullandığını kaydetti. Van Roemburg, Oxfam’ın Yunanistan’ın iltica sisteminin AB tarafından Avrupa’nın gelecekteki iltica reformu için bir taslak plan olarak kullanılmasından büyük bir endişe duyduğunu da ekledi.