21-06-2015
Olmadı...
Nasıl da başka şeyler yazmak isterdim her hafta şu köşemde. Havaların güzel gittiğinden, en sevdiğim şairden, yazardan, çiçeklerden - böceklerden bahsetmek isterdim. Kafamda hiç bir tasa olmadan, havadan sudan konulara değinmek, hayatla dalgamı geçmeyi arzulardım. Ama bir türlü olmadı...
Yazıların duygularını ölçen bir alet olsa, kaleme aldığım köşe yazılarımın ezici bir çoğunluğunun hayli dramatik bir puan alacağından hiç şüphem yok.
Umutsuzluğun kol gezdiği, başkaldırı ve isyan seslerinin yükseldiği, haksızlığa karşı direncin satırlara döküldüğü yazılardan bahsediyorum. Olumsuzlukların dile getirildiği, şikayetlerin yapıldığı, bazen sinir kat sayısının normalin üzerine çıktığı yazılardan.
Pazar günü Babalar Günü. Babamı, babaları anlatmak için bir yazı kaleme almaktı düşüncem bu hafta için. Ama gel gelelim, çarkları altında bizzat ezildiğim azınlık eğitiminde yaşanan son gelişmeler yine izin vermedi bana.
Kura sistemiyle azınlık ortaokullarına giriş sisteminin çok gerilerde kaldığını düşünüyordum. Yanılmışım. Çağdışı, hakkaniyet yoksunu olarak eleştirdiğimiz bu sistem, görünen o ki yeniden hortlama aşamasında . "Demoklesin kılıcı" misali yürürlükten kaldırılmayan ilgili yasa yıllarca uygulanmadı; ancak anlaşılan o ki yeniden ısıtılıp masaya sürülmesinin zamanı gelmiş.
"Herkes gider düzüne, biz gidelim tersine" misali, var olan sorunları aşmak ve çağdaş bir yolda ilerlemek yerine, eski sorunları su yüzüne çıkartayı tercih ediyoruz.
Azınlık insanını bezdirerek pes ettirmek, sıtkını sıyırıp bıktırmak, yorgun düşürmek mi amaç? Peki bunun kime ne faydası var? Azınlıkla bitmek bilmeyen bu uğraşı neden? Neden bu kadar ötekileştirme, bu kadar dışlama? Anlamak gerçekten mümkün değil.
Çocukluk ve gençlik yıllarım azınlık okullarında geçti. O okullardan öğrencileri uzaklaştırmak için üretilen metodların uygulandığı binlerce azınlık çocuğundan biriydim ben de. Azınlık okulları dönem geldi boşaldı, dönem geldi her türlü zorluğa rağmen doldu, zaman geldi daha refah bir duruma kavuştu. Öğretmensiz kaldı, öğretmenleri oldu. Eğitim üzerindeki dalgalanmalar ve ne yazık ki üzülerek söylüyorum kötü niyetli uygulamalar bitmedi, bitemedi.
Canım babacığım, 11 yıl oldu aramızdan ayrılalı. Sana yine özlemimi dile getiremedim. Sana, bana ve ailem için yaptıklarına teşekkür edemedim. Tüm babaların gününü kutlayacak, onları yüceltecek bir iki kelam edemedim. Ama her babanın en temel kaygısı olan çocuklarının geleceği için dilim döndüğünce, kalemim izin verdiğince bir şeyler söylemeye, yazmaya çalıştım.
Canım babam, ifa etmene yasak konan mesleğinle ilgili sana güzel haberler vermek isterdim. Öğretmenlik yaptığın köylerde, arkadaşlarının çalıştığı okullarda hiç sorun kalmadı müjdesini vermek isterdim. Ne özlemimi, ne de iyi bir haberi uçuruverdim karşı tarafa...
Olmadı, yine olmadı...
21 Haziran 2015 Pazar 15:55