Anasayfa
<
09-11-2015

Uğurlar olsun öğretmenim...
Çocukluk dönemimin bir yıldızı daha kaydı. İlkokul öğretmenim Ahmet Veysel'in vefatını, Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği Başkanı Sami Toraman'ın facebook hesabından yaptığı paylaşımla öğrendim.

Çocukluk dönemimin önemli aktörlerinden birinin ebedi yolculuğa çıkış haberiyle gözlerim doldu... Boğazım kilitlendi... "İlkokul öğretmenim ölmüş" demeye çalıştım etrafımdakilere, diyemedim... Sami Toraman'ın verdiği acı haberin altına bir iki satır yazabildim sadece.

Çocukluk yıllarım canlandı hatıralarımda. İlk öğretmenlerim Ahmet Veysel ve Kiria Vayia. Anne ve baba sıcaklığıyla bizi kucaklayan, ilkokul birinci sınıftan altıncı sınıfa kadar okutan, bilgi yükleyen, hayata hazırlayan bu iki güzel insan gözümün önünde canlandı.
Ahmet Veysel öğretmenimin tatlı sert duruşunu gördüm karşımda. Bazen hüzünle gölgelenen yüzü, ölçülü gülüşü gözümün önünde canlandı. Sakin sesi, anlatımı geldi kulaklarıma.

İlk öğretmenimdi o benim. Anaokula gittim gitmesine. Ama oradan kalan bir öğretmen figürü yok hafızamda.

Nur içinde yat öğretmenim. Biz bugün birşeyler olabildiysek, azınlığımıza bir nebze katkı sağlayabildiysek, insan olmayı becerebildiysek bunda en az ailemiz kadar sizin de katkınız ve emeğiniz var.

Hakkınızı helal edin bize. Emeğinize, çabalarınıza ne kadar teşekkür etsek azdır. Karşılığını veremeyiz.

Sizinle ilgili aklımda kalan tek bir kötü anı yok. Ne bağırdığınızı, ne azarladığınızı, ne bizleri ezdiğinizi hatırlıyorum.
Mutlaka bize kızdığınız anlar olmuştur. Aksi mümkün değil. Ama demek ki kötü iz bırakmamış. Demek ki yer tutmuş. Demek ki haklıymışsınız kızmakta.

Keşke öğretmenim, tüm bunları arkanızdan değil de, karşınıza geçip söyleyebilseydim. Dünya işleriyle uğraşırken, insan yanıbaşındaki değerlere sahip çıkmayı neden ihmal eder ki? Kutsal öğretmenlik mesleğinde böyle bir beklenti de yok değil mi? Öğrencilerini çocukları gibi severken, onlar için kaygılanırken bekledikleri bir karşılık yok.

İnsan 46 yaşına da gelse, ilkokul öğretmeni deyince çocuk gibi oluyor işte. Çocukluk yıllarına dönüyor. O günleri yaşıyor ve belki de o dönemi özlüyor.

Oysa geriye dönüş yok. Geçmişin yıldızları tek tek yok oluyor. Ama hafızalardan, kalplerden silinmiyor.

Ahmet Veysel ve nice Ahmet Veyseller... Azınlık eğitiminin neferleri... Emektarları...

Bir bir yok olsalar da, onlar içimizde yaşıyor. Yaptıklarıylar, verdikleri emekle, mücadeleyle anılıyorlar. Arkalarında bıraktıkları en büyük miras, bugün bu toplumun bireylerini oluşturuyor.

Nur içinde yatın öğretmenim... Huzur içinde uyuyun. Verdiğiniz ışıkla aydınlattığınız biz öğrencileriniz, emin olun ki sizleri unutmayacağız.


9 Kasım 2015 Pazartesi 14:39