Anasayfa
<
21-10-2016

Ekonomide kara tablo
Ülkedeki ekonomik krizin boyutlarının bölgemizdeki yansıması, gazetemizde bu hafta mercek altına aldığımız ana haberi oluşturuyor. Malum, kriz tüm ülkede ciddi yaralar açtı ve açmaya devam ediyor. Halk fakirleşti, sosyal hayatında ciddi değişiklikler oldu. Yunan halkının daha önce pek de tanıdık olmadığı ekmek mücadelesi, çoğunluğun günlük yaşam biçimine dönüştü.
Avrupa Birliği’nin istatistik kurumu Eurostat’ın yayınladığı son rapor, Yunanistan’daki durumun ne kadar vahim olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Yunanistan vatandaşlarından üç kişiden biri fakir sınıfına giriyor ve sosyal dışlanmayla karşı karşıya.
İnsanların ailesini geçindirme çabaları, ekmeğini taştan çıkartma gayretleri ekonomik kriz karşısında ne yazık ki başarısızlıkla sonuçlanıyor . Doğal olarak geçim derdi, insanları zorunlu göçe yönlendiriyor. Aileler parçalanıyor, insanlar hiç bilmedikleri, tanımadıkları, kültürlerine yabancı oldukları coğrafyalarda ekmeklerini kazanma peşine düşüyorlar.
Batı Trakya’daki azınlık insanı, siyasi ve sosyal alanda olduğu gibi ekonomik alanda da hep dışlandı. Bunu kimse inkar edemez. İşte bu dışlanmışlığın da neticesi olarak, ekonomik krizin azınlık insanı üzerindeki etkileri de daha çökertici oldu.
Köyler neredeyse boşaldı. Gençler yurt dışında iş bulma peşinde. Avrupa ve Arap ülkelerinde, çoğunlukla da sağlıksız işlerde hayatla olan mücadelelerini sürdürüyorlar. Köylerde, tek geçim kaynağı olan çiftçilik deyim yerindeyse can çekişiyor. Özellikle de tütün. Bölgenin geleneksel üretimi olan tütüne yönelik politikalarla birlikte eriyen çiftçinin ekonomisi tüm azınlığı bir zehir gibi sarıyor. Çiftçinin fakirleşmesi, azınlık esnafının da çöküşünü beraberinde getiriyor.
Rodop Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu üyesi ve Ticaret Bölümü Başkanı İbrahim Halil Hasan’ın “bölgede ticaretin primlere endekslendiği” tespiti de bunun kanıtı.
Yıllardır esnaf olarak Gümülcine piyasasında faaliyet gösteren İbrahim Halil Hasan, azınlığın önemli bir kısmını oluşturan çiftçi kesiminin alışveriş için destek primlerinin ödenmesini beklediğine dikkat çekiyor.
Evet, Yunanistan’da yaşayan her üç kişiden biri fakir. Ama bu durum bölge ve azınlık açısından daha da vahim bir durumda. İskeçe İnşaat İşçileri Sendikası Başkanı Salih Kahya’nın da söylediği gibi fakirlik sınırı azınlık bireyleri için “sefalet sınırına” dönüşmüş durumda.
Bölgede ticaret hacminin yüzde 70 oranında azalmış olması, ardı sıra kapanan işyerleri, işsiz kalan insanlar…
İskeçe Ticaret ve Sanayi Odası yönetim kurulu üyesi Serkan Hatip’in paylaştığı verilere göre, İskeçe’nin Balkan kolunda son beş yılda 137 işyeri kapandı. Son 7-8 senede İskeçe’de kayıtlı olan 6.500 iş yeri sayısı bugün 5 bin civarına geriledi.
Ekonomideki bu tablo doğal olarak beraberinde umutsuzluğu da getiriyor. Sokakta yürürken gördüğünüz kapalı işyerleri bile insanın canının sıkılması, içinin cızlaması için yeterli.
Yıllarca piyasada yer alan ve ticaret hayatında başarılı bir yol kateden iş adamlarımız bile umutsuzluklarını gizlemiyorlar artık.
Bu hafta gazetemizdeki haberde görüşlerine başvurduğumuz Mehmet Molla Ahmet de bunlardan biri. Karamsarlığının yanı sıra eli kolu bağlı durmaktan yana da değil. Ekonomik çıkmazdan kurtulmak için gerekli yatırımların yapılmasının teşvik edilmesi ve uygun koşulların sağlanması önerisinde bulunuyor.
Milyarlarca euro borçla boğuşan, Avrupa’nın en borçlu ülkesi ünvanını elinde tutan, çalışanın emeğinin karşılığını, emeklinin maaşını her geçen gün biraz daha bir azaltan, vergi üstüne vergi koyan bir ekonomik modelle bu teşviklerin nasıl sağlanacağı koskoca bir soru işareti.
Bu ekonomik tablonun daha da karanlıklarında olan azınlık insanının düze nasıl çıkabileceği ise daha da büyük bir soru işareti.
Umudu olan beri gelsin…


21 Ekim 2016 Cuma 15:13