Anasayfa
<
31-07-2018

“Acı diyorum efendim...”
Derinden Farid Farjad çalıyor. Ayrılık… Boşuna dememişler “Kemanı ağlatan adam” diye… Her notasında hüznüm biraz daha artıyor.

Nasıl artmasın ki… Bugünlerde ülkemin her yerinde hüzün var. Ölüm kokusu var.

Ölümün kötüsü olur mu diyeceksiniz, ama yanarak ölmek … Çocuklar, kadınlar, yaşlılar, erkekler, anneler, babalar… Ateş çemberi altında çaresizlik içinde kalan insanların yaşadığı acıyı düşünmek bile istemiyorum. Çocuklarını o ateş tuzağının içinden çıkaramayan anne babaların çözümsüzlüğünü de…

Hayali olarak kendimi bir ateşin ortasına koymaya çalışıyorum. Tek başımayım. Sevdiklerimden kimseyi hayal bile olsa yanımda görmek istemiyorum. Kaçabileceğim, kurtulabileceğim hiçbir alan yok. Sağa koşuyorum olmuyor, sola koşuyorum olmuyor… Ateş çemberine almış beni; gittikçe daralıyor. Dayanamıyorum, hemen bu düşünceden uzaklaşmaya çalışıyorum. Böyle bir şeyi hayal etmek bile insanı öyle ürkütüyor ki…

Bu nasıl bir acı, nasıl bir felaket Allah’ım. Hayalete dönüşmüş yerleşim yerleri… Hayatın yok olduğu görüntüler bunlar… İnsanları, hayvanları, doğayı yutmuş; evler, araçlar kül olmuş…

Her yerde acı var. Sosyal medyada herkes acısını paylaşmak, felaketin ta ortasında kalan insanların acısına ortak olmak için adeta yarışıyor. Atina yanıyor, Atina’da yanan insanlar, hayvanlar ve doğa ile birlikte herkesin de içi yanıyor.

Derinden Farid Farjad çalmaya devam ediyor.
“Acı diyorum efendim, o da evrensel olmalı; Bir çocuğun eline diken batsa; insanoğlu yanmalı.” diyor ya Farjad.

Eline diken batan çocuğun acısını ilk hisseden, bu acıya ilk ortak olanlardan biri de Türk insanı oluyor. Komşunun acısı, komuşuyu da sarıyor hemen. Tıpkı yıllar önce Marmara ve Atina depremlerinde olduğu gibi..

#Yunanistan hashtag’i bir anda twitterda trend topic oluyor. Türkiye’den Yunanistan’a gelen destek mesajlarıyla, dünyanın en yaygın sosyal medya ağında, dünyanın birinci konusu oluyor Atina’daki yangınlar.

Sadece twitterda değil, diğer sosyal ağlarda da günün konusu Atina’daki yangınlar. Destek mesajları birbirini takip ediyor. Ege’nin öbür kıyısından insanlar birden Yunan dilini de söküyor sanki. Seslerini karşı kıyıya duyurmak için mesajlarında Yunanca da sesleniyorlar komşularına.

Edirne’den bir gazeteci arkadaşım mesaj atıyor. “Geçmiş olsun komşunun Yunancası bu mu, doğru mu?” diye soruyor… Ertesi gün kapı komşusu Edirne’de iki yerel gazete bu manşetle çıkıyor.

Öyle bir yara ki, kapanması çok güç. Bırakacağı izler kuşkusuz çok büyük. Ama acılar paylaşılarak tüketilir; yok olmasa bile yükü azalır. Zaman, herkesin yardıma koşma zamanı. Acı çekenin elinden tutma, yarasını sarmaya, derman olmaya gayret etme zamanı. Herkesin elinden ne geliyorsa yapma zamanı.

Ülkemde ölüm kokusu var… Birbirine sarılarak ölen çocukların, ailelerin, çaresiz insanların ölüm kokusu. Ağlıyor yüreğimiz. İnsan olan herkesin yüreği ağlıyor.

Şair Ahmet Arif’in dediği gibi…

“Nerede bir can ölse, oralı olur yüreğim.Olmalı zaten. Olmazsa insan olmaz yüreğim...!”


31 Temmuz 2018 Salı 12:14