Anasayfa
<
08-04-2021

"Sorun yaratanlar" ve "yalancılar"...
Batı Trakya Azınlık Okulları Encümenler Birliği, encümen seçimlerinin yedinci kez ertelenmesinin ardından 6 Nisan Salı günü eş zamanlı olarak Gümülcine ve İskeçe'de eylem düzenledi.

Encümenler Birliği'nin yanı sıra azınlık milletvekillerinin, belediye başkanlarının, azınlık kurum ve kuruluşlarının ve tabii ki azınlık insanının desteklediği eylemde, ya seçimlerin bir an önce yapılması; ya da pandemi koşullarında bu mümkün görünmüyorsa, encümen heyetlerinin görev sürelerinin yıl sonuna kadar uzatılması isteği bir kez daha dile getirildi.

Encümen heyetlerinin bir an önce belirlenmesi gerekiyor. Çünkü encümen heyetlerinin olmaması, okullarımızda ciddi idari sorunlara neden oluyor.

Burada anlaşılmayacak bir şey yok. Sorun çok açık bir şekilde ortada. Ama nedense bu konu tam bir arapsaçına döndürüldü.

Encümenler Birliği, azınlık milletvekilleriyle birlikte konuyu Doğu Makedonya Trakya Eyalet Eğitim Müdürü Kostas Bantikos'a bizzat iletti.

Ama ne yazık ki sorunu ortadan kaldıracak bir adım henüz atılmadı. Görünen o ki böyle bir niyet de yok.

Azınlık bu konuda bir çözüm beklerken, Eyalet Eğitim Müdürü Kostas Bantikos ilginç bir çıkış yaptı. Yaptığı yazılı açıklamada, azınlıktan "bazı çevreleri" encümen heyeti seçimlerine siyasi hava vermeye çalışmakla, dijital seçim önerisini reddeden azınlık yetkililerini pandemi koşullarında kamu sağlığını hiçe saymakla suçladı. Bantikos, seçimleri süresiz erteleyebileceğinin, ancak bunu yapmadığının da her nedense altını çizdi.

Bantikos'un bu açıklamasını talihsiz bir açıklama olarak nitelendiriyorum. Tıpkı eylem sonrasında Encümenler Birliği'nin yazılı taleplerine verdiği cevabı da böyle nitelendirdiğim gibi.

Peki, azınlık eğitimini siyasi bir konu haline getiren kim? Azınlıkla ilgili devlet politikasının hedef tahtasındaki konulardan birini oluşturmuyor mu azınlık eğitimi? Azınlık eğitimine yönelik çıkarılan yasalara, uygulamalara dönüp şöyle bir baktığınızda kimin eğitim konusunu siyasileştirdiği gün gibi ortada.

Peki, pandeminin ortasında yangından mal kaçırırmışçasına seçim ilan etmek niye?

Kovid-19 salgını sadece ülkemizde değil, tüm dünyada neredeyse yaşamı durdurdu. Herşey tepetaklak oldu. Yunanistan da uzun süredir olağanüstü bir durumdan geçiyor. Hayatımız A'dan Z'ye değişti. Ama bu salgının ortasında bile değişmeyen nadir şeylerden biri de azınlığa yönelik devlet politikaları. Virüs, azınlıkla ilgili ne kararların çıkmasına engel olabiliyor, ne uygulamaların yürürlüğe girmesinin önüne geçebiliyor. Herşey değişebiliyor, erteleniyor, süreler uzatılıyor, ama azınlıkla ilgili olunca bu mümkün olmuyor.

Peki, bölgede eğitim konularından yetkili bir bürokrat, encümen heyetlerinin görevinin sona ermesiyle azınlık okullarında sorunlar yaşanacağını bilmiyor muydu? Seçim ilan etmeden önce bu konuda ne gibi girişimleri oldu ya da girişimleri oldu mu?

Encümen heyeti seçimlerinin ertelenmesinin tek sebebinin pandemi olduğunu söyleyen Eyalet Eğitim Müdürü, seçimleri ilan ederken salgın koşullarında seçim yapılamayacağını bilmiyor muydu?

Bu bir tezat değil mi?

Encümen heyeti seçimlerinde adaylık için tanınan süre sadece on gün ile sınırlıydı. İlanlar, kapalı olan okulların panolarına asıldı. Elektronik posta ile TÜM velilere ulaştıklarını, hatta her zamankinden daha etkin bir haberleşme gerçekleştirildiğini savunan Bantikos'un bu sözleri çok iddialı değil mi?

Dijital alanda bu kadar etkin ve yetkin hale geldik de haberimiz mi yok? En azından benim temasa geçebildiğim öğrenci velileri bu etkin haberleşme yöntemini doğrulayamadı.

Azınlığı kamu sağlığını tehdit etmek ve hiçe saymakla suçlayanlar, salgının ortasında seçim ilan ederken, aday olacakların bürokratik işlemleri tamamlama pahasına sağlıklarını tehlikeye atmış olmadılar mı?

Azınlıktan bazı çevreleri, (encümenler konusunun arkasında duranlar; Encümenler Birliği, azınlık milletvekilleri, belediye başkanları, azınlığın seçilmiş diğer temsilcileri, azınlık kurum ve kuruluşlarından oluşuyor) konuya "siyasi hava vermekle" suçlayan, hatta eylem sonrası cevabi açıklamasında azınlık temsilcilerini "yalancılık"la itham eden Bantikos'un bu yaklaşımından sonra Eğitim Bakanlığının encümenler konusunda çözüm odaklı olduğunu düşünmek mümkün mü?

Ortaya çıkan tablo, ne yazık ki azınlık insanının devletine, devletinin kurumlarına olan güvensizliğini pekiştirmekten, arttırmaktan öteye gidemiyor.

Encümen heyetleri, azınlık okullarının özerk yapısı sonucunda ortaya çıkan bir kurum; adeta bu özerkliğin bir garantisi.

Bu heyetlerden rahatsızlık duyulmuyorsa o zaman yapılacak tek bir şey var. Encümen heyeti seçimleri madem ki pandemi koşullarında yapılamıyor, seçimlerin iptal edilmesi ve bir önceki encümen heyeti seçimlerinin süresinin uzatılmasından başka çıkar yol yok.

Ortaya çıkacak sorunlar, belirsizlikler, tıkanıklıklar bilinerek seçim kararı alındı. Göz göre göre yapılan bir girişimin arkasına, "yasa öyle gerektiriyor" diyerek saklanmak olmaz. Yasalar neticede o ülkede yaşayan insanların hayatını zorlaştırmak için değil, kolaylaştırmak için vardır. Kargaşa yaratmak için değil, düzeni sağlamak için yürürlüktedir.

Hele hele sağlığımız, hayatımızla sınandığımız bu dönemde "olmaz" diye bir şey yoktur. Yeter ki iyi niyet ve niyet olsun...

8 Nisan 2021 Perşembe 21:13