Emekçi kadınların günü bugün. Aslında tüm kadınlar emekçi… Evde, iş yerinde… Eş olarak, anne olarak, birey olarak…

Kadının hayat içerisinde üstlendiği roller o kadar fazla ki. Ama karşılığını alamadığı, feodal düzen içerisinde ötelendiği, itelendiği bir dünyadan bahsediyoruz.

Hiç kimse bana medeniyetten, çağdaşlıktan bahsetmesin. Erkek egemen bir dünyada yaşıyoruz. Şöyle bir etrafımıza bakmak bunu anlamak için yetiyor da artıyor bile. Bürokratlar, siyasetçiler, yöneticiler… Kadının bu mecralardaki varlık oranı ne? Ya da başka bir deyişle, egemen olan yapı kadının bu alanlarda varlığına ne kadar izin veriyor?

Tabii ki bu durumun kadınların yetersizliği, başarısızlığı, donanımsızlığı ile ilgisi yok… Bu, kadınlara eşit olarak katılım imkanı, fırsatı vermeyen, kadını dışlayan genel bir anlayışın sonucu.

İstisnalar değil konuştuğumuz… Genel durumdan bahsediyoruz. Kaidelerden yani.

Daha birkaç gün önce Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in “Cinsiyet eşitliği sağlama hedefi giderek uzaklaşıyor. Mevcut durumda, BM buna yaklaşık 300 yıl sonra ulaşabileceğimizi öngörüyor." sözleri hayli düşündürücü değil mi?

Bu yıl ana konusu teknoloji ve inovasyon alanlarındaki cinsiyet ayrımını kapatmak olan BM Kadının Statüsü Komisyonuna hitap eden Guterres, bilim alanındaki Nobel Ödüllerinin sadece yüzde 3’ünün kadınlara gittiğine de dikkat çekiyor.

BM Kadınlar Biriminin son raporu da dünyanın cinsiyet eşitliğine ulaşması için neredeyse 300 yıla ihtiyaç olduğunu doğruluyor. Rapora göre, pandemi, çatışmalar, iklim değişikliği gibi küresel zorluklar cinsiyet eşitsizliğinde aralığı daha da genişletiyor.

- Dünya üzerinde 380 milyon kadın ve kız çocuğu aşırı yoksulluk altında yaşıyor.
- Neredeyse 3 kadından 1’i güvenli gıdaya ulaşamıyor.
- Dünya üzerinde her 11 dakikada 1 kadın tanıdığı biri tarafından öldürülüyor.
- 15 ila 49 yaşları arasındaki her 10 kadından 1’i cinsel ya da fiziksel şiddete maruz kalıyor.
- Dünya üzerinde 1,2 milyar kadın güvenli kürtaja ulaşamıyor. 102 milyon kadın kürtajın yasal olmadığı ülkelerde yaşıyor.
- Dünyada çatışma bölgelerinde yaşayan kız çocuklarının yüzde 54’ü resmi bir şekilde eğitime ulaşamıyor.

Rapora göre, cinsiyet eşitliğine ulaşmak için 286 yıla, iş yerlerinde eşitliğe ulaşmak için 140 yıla, parlamentolarda eşit temsil için en az 40 yıla ihtiyaç var. Ne üzücü değil mi?

Ülkemiz Yunanistan da kadın – erkek eşitliği konusunda sınıfta kalan ülkeler arasında. Gerek Avrupa Cinsiyet Eşitliği Enstitüsü (EIGE) gerekse Dünya Ekonomi Forumu tarafından hazırlanan Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporunda son sıralarda yer alıyor.

Batı Trakya’daki duruma gelince… Burada yaşayan Türk kadınının omuzlarına ister istemez bir de azınlık olmanın yükü ekleniyor.

2001 yılında kurulan Rodop İli Türk Kadınları Kültür Derneği, ismindeki “Türk” kelimesi nedeniyle 2008 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde açtığı davayı da kazanmasına rağmen resmiyetine kavuşamıyor. İskeçe İli Türk Kadınları Kültür Derneği de benzer bir kaderi paylaşıyor.

Bu da devletin Türk azınlık mensubu kadın vatandaşlarına karşı işlediği ayıp ve haksızlık olarak tarihe geçiyor.

Tüm olumsuzluklara rağmen…. Kadınlar emek vermekten, uğraşmaktan, çalışmaktan, toplum içerisinde hak ettiği konuma ulaşmak için çabalamaktan asla vazgeçmeyecek.

Emekçi Kadınların Günü kutlu olsun!